Adigelerde ‘Şible’ ritüeli

0
1244

Yıldırım tanrısı Şible, Adige mitiolojisinin en değer verilen karakterlerinden biridir. Şible’nin gökyüzünde atını zıplatarak gezdiğine ve yıldırımın bu tanrısal at sürücüsünün sesleri olduğuna inanılırdı. Hıristiyanlığın Kafkasya’ya gelişiyle Şible’nin adı değişerek St. İlya oldu.
Yıldırım tanrısının çok büyük bir otoritesi vardı. 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Rus biliminsanlarından K.F. Stal, Çerkeslerin yaygın bir tabirini kayda geçirmiştir: “Eğer tanrı Şible kızgınsa büyük tanrı Thaşho bile saklanacak yer bulamaz.”
Yıldırımın düştüğü yere saygı gösterilir ve insanlar kurban kesip yağmur yağmasını dilerlerdi. Eğer yıldırım bir eve düşmüşse, içinde yaşayan ailenin masrafları bir yıl boyunca toplum tarafından karşılanırdı.
Çerkesler hem Şible’ye hem de yıldırım nedeniyle ölen her varlığa (insan, hayvan, bitki) büyük saygı duyardı. Yıldırım çarpmış biri aziz kabul edilirdi, ardından yas tutulmazdı çünkü Şible tarafından seçildiği için şanslı olduğu düşünülürdü. Yıldırım düşen ağaçlardan şikepşine yapılırdı.
Gök gürlemesinin ardından iki kadın köyü gezer ve yıldırım tanrısının köylüleri davet ettiğini söylerdi. Katılan herkes yıldırımın düştüğü yere bir şişe sütle gelmek zorundaydı. Yıldırımın düştüğü yeri hafifçe kazan katılımcılar çıkan toprağı öbek haline getirir ve ortası hafif çöktürülerek buradan süt dökülürdü. Üzeri ise ot ve çiçeklerle kaplanırdı.
Bu ritüelin ardından bir dans başlatılırdı. Kadın ve erkek katılımcılar yaş sırasına göre dizilirdi. Oluşturulan çemberde saatin ters yönünde hareket edilirdi. Dansçılar el ele tutuşur ve belirli aralıklarda el çırparlardı. Yıldırımın düştüğü yerin etrafında üç kere dönerler ve bu esnada Şiblewored’i (yıldırım şarkısı) söylerlerdi. Şarkıda daha önce yıldırım çarpmış insanların, hayvanların ya da objelerin isimleri listelenirdi.
Kabardey-Balkar Beşeri Araştırmalar Enstitüsü (KBIGI) arşivlerinde Mozdok Adigelerinin yaşadığı bölgeye 1968’de yapılan bir araştırma gezisine ait kayıtlar var. Görüşülen kişiler Şible ve kurbanı için yapılan ritüelleri ayrıntılı bir şekilde tarif etmiş ve yıldırım çarpması sonucu hayata veda eden insanların, can verdiği yere defnedildiği söylenmiş. Anna (Nyura) Fedorovna Jelokova, “Yıldırım çarpan insan henüz can vermemiş olabilir diye kafası açıkta kalacak şekilde vücudu toprakla kaplanırdı. Eğer can vermişse defnedilirdi. Üç gün boyunca mezarının etrafında Şıble ritüeli (dans ve şarkı) gerçekleştirilirdi. Çiftler halinde bir çember oluşturur ve şarkı söyleyerek mezarın etrafında üç kez dönerdik. Buna Şıbleuj (Şıble dansı) denirdi” diyor.
Yıldırım çarpmasından bir süre sonra ölen kişi ise mezarlığa defnedilirmiş.
Bu ritüellerde yapılan figürlerin tek bir tarifinin olmadığını, hangi mevsimde gerçekleştiği gibi coğrafi şartlara bağlı olarak çeşitli varyasyonları olduğunu belirtmekte de yarar var. (www.adygi.ru)

Çeviri: Serap Canbek

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz