Londra Merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün (IEP) yaptığı bir araştırmaya göre 2050 yılına kadar dünya genelindeki bir milyardan fazla insanın yaşam alanı tehdit altında.
Ekolojik tehlikelerin değerlendirildiği rapora göre Sahra Altı Afrika, Orta Asya ve Orta Doğu gibi tehlike altındaki bölgelerde yaşayan yaklaşık 1 milyar insan 2050 yılına kadar göç etmek zorunda kalabilir. 2019 yılında çevre olayları ve çatışmalardan dolayı 30 milyon civarında kişi evlerini terk etmek zorunda kalmıştı.
IEP’nin kurucusu Steve Killelea, “Bunun yalnızca gelişmekte olan ülkeler için değil, gelişmiş ülkeler için de devasa sosyal ve siyasi etkileri olacak. Kitlesel göç sonucunda gelişmiş ülkelerin çoğuna mülteci akını olacak” dedi. Killelea, dünyanın 50 yıl öncesine kıyasla yüzde 60 daha az tatlı suya sahip olduğunu ve gelecek 30 yılda gıdaya olan talebin yüzde 50 artmasının tahmin edildiğini, bunun da çoğunlukla Asya’daki orta sınıfın büyümesinden kaynaklandığını ifade etti.
Raporda, dünyayı tehdit eden etmenleri iki ana kategoriye ayrıldı. İlki gıda güvensizliği, su kıtlığı ve nüfus artışı. İkincisi ise seller, kuraklık, kasırgalar, deniz seviyesinin yükselmesi ve artan ısı gibi doğal afetler.
Hindistan ve Çin’in de bulunduğu bazı ülkelerin 2050’ye kadar yoğun su kıtlığı tehdidine maruz kalacağı belirtilen raporda Pakistan, İran, Mozambik, Kenya ve Madagaskar gibi ülkelerin ise birçok unsurun bir araya geldiği, mücadelesi zor karmaşık tehlikelerle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.