Alexander Sokurov’un film atölyesinden mezun olan, 1992 doğumlu Malika Museva’nın Çeçenlerle ilgili “Kafesini Arayan Kuş” adlı filminin prömiyeri, Cannes Film Festivali’nde yapılacaktı, ama seçici kurul, filmin programa alınmasını hiçbir açıklama yapmadan reddetti.
Etokavkaz haber sitesine açıklama yapan Malika Musaeva, ilk uzun metrajlı filmi “Kafesini Arayan Kuş”u anlattı:
“Çeçenlerle ilgili film çekme fikri, Almanya’da Hamburg Medya Okulu’nda eğitim görürken oluşmuştu. Fon için başvurdum ama bir sonuç çıkmadı. Almanya’da auteur* sinema ile ilgili bir sorun var. Almanya’da genellikle sizi düşünmeye sevk etmeyen, vasat ve yüzeysel filmler finanse ediliyor.
6 ay boyunca mücadele ettim çekimlere başlamak için. 2018’de savaş başladığında yaşadığım Çeçen köyü Aldi’ye Nikolai Yankin ile gittik. Çekimleri orada yapmak istiyordum ama yaklaşık bir saat sonra bunun mümkün olmadığını anladık. İnsanlar korkuyordu, arabamızda neden St. Petersburg plakası olduğunu soruyorlardı. Kabardey-Balkar’ı düşündüm, Balkar köyü Bezengi’yi beğendim ama en sonunda İnguşetya’da karar kıldım. Önce izin verdiler, sonra yasaklandık. İnguşetya Kültür Bakanı ve yardımcısının desteği olmasaydı bu filmi asla çekemezdim, bundan eminim.
Çekimleri İnguşetya’nın Çeçenya sınırındaki Arştı Köyü’nde yaptık, bu küçük köyde Çeçenler yaşıyordu. Oyuncularımızın tümü köy sakinleriydi. Onlarla çalışmak müthişti, her şeyi anında kavrıyorlardı. Sanki hepsi oyunculuk eğitimi almış gibiydi. Çok ilginçtir, filmin ana karakterinin kız kardeşini oynayan genç kız, senaryoyu okuduktan sonra ‘Hayatımı mı filme çekiyorsunuz?’ diye sormuştu.
Filmin müzikleri Murat Kabardokov’dan
Atmosfer ve çekim yöntemi açısından Andrea Arnold’un Emily Bronte’nin romanından uyarladığı ‘Uğultulu Tepeler’i örnek aldım, öğrenciyken seyretmiştim. Ayrıca sadelik ve insani özellikleri öne çıkaran İranlı yönetmenlerin çocuk konulu filmlerine de yöneldim. Ve tabii ki örnek olarak İtalyan yönetmen Pier Paolo Pasolini’yi verebileceğim neo-realizmden esinlendim.
Filmin müziklerini Murat Kabardokov yaptı. Onun kadar iyi çok az insanla çalıştım. Murat, incelik ve duruluğu başarıyla harmanlayan, duygulu ve anlayışlı biri… Film kasetini kurgu yaptığım Lenfilm stüdyosunda birlikte izledik. Ulusal folklor hakkında konuştuk. Ben Çeçenlerin kemana benzeyen pondar enstrümanının kullanılmasını istedim ama o ses filme uymuyordu. Çünkü filmin öyküsü dişil ve dokunaklıydı. Murat, flüt önerdi ve her şey bir anda yoluna girdi. Film müziği, St. Petersburg’daki bir belgesel stüdyosunda dörtlü bir grupla kaydedildi. Bu sürece bire bir şahit olduğum için şanslıyım.
Sokurov’un yorumu
Filmi Alexander Sokurov’a sormamak olmazdı. İletişimi hiç koparmamıştık, film fikrini ve senaryoyu tartışmıştık. Filmi ona yolladım, onun fikrini gerçekten çok önemsiyordum. Ona akıl danışmak, ondan bir şeyler öğrenebilmek büyük bir konfor. Her zaman değerli tavsiyelerde bulunur ama bir şeyleri kendi fikri doğrultusunda değiştirmenizi istemez, mutlak hareket özgürlüğü verir.
Sokurov, ‘Kafesini Arayan Kuş’a yüksek puan verdi ama beni övdüğünde ezilip büzülüyorum. Yaptığım işlerin kötü olduğunu düşünüyorum zaman zaman. Sokurov, hepimize sıcak davranır, hem mezun ettiklerini hem de öğrencilerini sever. Benim için o, karanlığı aydınlatan ışık gibi yol göstericidir.
Filmin Cannes Film Festivali’ne katılması kararını Sokurov verdi. Seçici kurul üyeleri olumlu yorumlar yaptı, festival programına alınacağından emindik ama resmi bir açıklama yapılmadan reddedildi.
Filmin formatı televizyon için uygun değil. Önümüzde Locarno ve Venedik festivalleri var. Filmimizin bu festivallerin programına dahil edilmesi için uğraşacağız. Bu, filme emek verenler için önemli. Dahası bu film Çeçence ve profesyonel oyuncu yok, seyircinin izlemesini gerçekten çok istiyorum.
Çeçenler hakkında Çeçence filmler çekmeye devam etmeyi planlıyorum, şu anda bir senaryo hazırlıyorum. Çekimlerin Kuzey Kafkasya’da yapılmasını istiyorlar ama bu çok zor olacak, Avrupa’da çekmeyi düşünüyorum.”
*Auteur Kuramı’na göre yönetmen, senaryodan filmin seyirciye sunulduğu her aşamaya kadar tüm süreçlerin belirleyicisidir ve yalnızca teknik becerileri ile değil bireysel kimliğiyle de filmine izini bırakır. Her filminde farklı bir şey anlatsa da benzer bir tat aldığımız, filmlerin kime ait olduğunu çıkarabildiğimiz yönetmenler “auteur” olarak anılır. (etokavkaz.ru)
Yönetmen Malika Musaeva’nın hocası Alexander Sokurov, “Kafesini Arayan Kuş” filminin Cannes Film Festivali programına alınmamasını “Musaeva’nın çalışmasının reddedilmesi, cezai ayrımcılığın bir tezahürüdür” sözleriyle yorumladı ve filmin Venedik Film Festivali programına alınması için her türlü çabayı göstereceğini belirterek, “Umarım bunu başarabiliriz. Bu, olağanüstü bir çalışma. Görkemli bir yeteneğe sahip, eşsiz bir kız” dedi.
Çeviri: Serap Canbek