Afganistanlı kadınların hayal kırıklığı

0
344

Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinin üzerinden bir yıl geçti. Kız çocuklarının okula gitmesine ve kadınların sokağa çıkmasına izin verilmiyor. Afgan kadınlar, kendilerine verilen sözlerden sonra büyük bir hayal kırıklığı içinde. 

Afganistan’ın başkenti Kabil’de yaklaşık 40 kadın, Eğitim Bakanlığı’nın önünde gösteri yaptı. Talepleri “ekmek, iş ve özgürlük”tü. 

Taliban’ın bu eyleme tepkisi sert oldu. Silahlı muhafızlar, kalabalığın üzerine rastgele ateş açtı, kaçan kadınları tüfek dipçikleriyle dövdü. Muhafızlar, olay yerinde haber yapan gazetecilere de şiddet uyguladı. 

Shikiba Babori

“Batı’nın oyuncağı kadınlar” 

Gazeteci ve etnolog Shikiba Babori bu duruma şaşırmıyor.

Babori, Deutsche Welle’ye (DW) verdiği röportajda “Afganistan’daki pek çok erkek, muhatabını ikna etmek için argüman kullanmak yerine hedeflerine ulaşmada silahlı güç kullanmaktan başka bir şey öğrenmemiş” diyor ve ekliyor: “Seslerini yükselten kadınlar korkutuluyor, tehdit ediliyor veya öldürülüyor.” 

Babori, kısa süre önce çıkan “Afgan Kadınları: Siyasetin Oyuncağı” adlı kitabında da dikkat çektiği gibi, Batı’nın da Afgan kadınları oyuncak ve piyon olarak kullandığını savunuyor. Bunun en bariz örneğinin 2001 yılında Afganistan’ın işgalinden önce yaşandığını belirten Babori, “Dönemin ABD hükümeti, yürüttüğü savaş kampanyasında Afgan kadınlarını özgürleştirmek istediğini iddia etmiş, Amerikalı feministler de bunu alkışlamıştı” diyor. 

Batı’nın 2021’de Kabil’den alelacele çekilmesinin ardından bu “kurtuluşun” boş bir vaat olduğunun ortaya çıktığını ve Afganistan’daki kadınların yine kendi başlarının çaresine bakmak zorunda bırakıldığını vurgulayan Babori, daha önce işgali alkışlayan ABD’deki feministlerin, Afgan hemcinslerinin dramı konusunda sessiz kaldığını ifade ediyor. 

Afganistan’ın çalkantılı tarihi 

Sessiz kalmayan az sayıdaki Batılı politikacıdan biri ise Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock. Taliban yönetimi altında kadınların ve kız çocuklarının durumunun dayanılmaz olduğunu dile getiren Baerbock, kız çocukları ve kadınların eğitime erişim haklarının engellendiğini ve erkek akrabaları olmadan özgürce hareket edemedikleri için “hapishanede gibi bir hayat” sürdüklerini vurguladı. 

Shikiba Babori, Almanya Dışişleri Bakanı’nın “acı gerçek” olarak adlandırdığı bu durumun, son 20 yılda pek çok Afgan kadını için “gayet normal” olduğunu söylüyor: 

Almanya’ya 1970’li yıllarda göç etmiş olan, Kabil doğumlu Babori, kitabında 1920’lerden bu yana Afganistan’ın tarihsel gelişimine dair aydınlatıcı bir genel bakış sunuyor ve şehirler ile kırsal bölgeler arasındaki farklılıklara dikkat çekerek, “Büyük şehirlerin dışında yaşayan Afgan kadınlarının makûs talihine bakarsanız, son 20 yılda sunulan birkaç fırsattan gerçekten yararlanabilen kadın sayısının ne kadar az olduğunu görürsünüz” diyor. 

Waslat Hasrat-Nazimi

Yeni iç savaş tehlikesi 

Afgan kökenli DW editörü Waslat Hasrat-Nazimi ise “Afganistan’ın Dişi Aslanları” adlı kitabında, bu fırsatlardan yararlanabilen kadınların bile kendilerini Batı tarafından ortada bırakılmış hissettiğini belirtiyor. Genç yazara göre kadınlar, kendilerine verilen özgürlük sözünün tutulmamasından dolayı hayal kırıklığına uğradı. Diğer yandan bazıları da savaşın şimdilik sona ermiş olmasından dolayı rahatlamış durumda. Ancak Hasrat-Nazimi bu sükûnetin muhtemelen uzun sürmeyeceğini söylüyor ve “İşlerin daha da kötüye gideceğini, farklı Taliban grupları arasındaki silahlı çatışmaların artacağını ve IŞİD’in yeniden güç kazanacağını tahmin ediyorum“ diyor. 

Bu öngörüyü destekleyen Shikiba Babori, Afganistan’daki en büyük korkunun, Batı’nın ülkeye olan ilgisini kaybedip başka yönlere odaklanması olduğunu kaydediyor. Tıpkı 1989’da Sovyetler Birliği’nin çekilmesinden sonra olduğu gibi. Bilindiği üzere Sovyet işgalini, Afganistan’da vahim bir iç savaş izlemişti. 

  

Feminist dış politika 

Babori’ye göre Annalena Baerbock’un feminist dış politika yaklaşımı bir umut ışığı. Babori, NATO ülkelerinin Afgan halkına karşı, özellikle de ülkedeki felaket boyutundaki insani kriz noktasında sorumlu olduğunu şu sözlerle hatırlatıyor: 

“Kadınlar kapıdan dışarı çıkamıyor, kızların okula gitmesine izin verilmiyor. İnsanlar para kazanmak için organlarını satıyor. Ebeveynler çocuklarını satıyor. Evde bir boğaz eksilsin diye çocuklarından vazgeçiyorlar. Batı bu konuları sadece belirli olayların yıldönümlerinde gündeme getirmemeli.” 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz