Muhalif blog yazarı ve Ukrayna’da Şeyh Mansur’un adını taşıyan Çeçen gönüllü taburunun basın sekreteri İslam Belokiev, Kavkaz.Realii ile yaptığı röportajda Çeçenya’daki baskılardan, Kadirovculardan (Kadirov yanlısı Çeçen milisleri) ve Kafkasya’yı işgalden kurtarma planlarından bahsetti.
Çeçenlerin kurduğu birkaç gönüllü oluşum, Ukrayna’yı savunmak için savaşıyor. Birkaç hafta önce bu taburlardan biri, Çeçenya’da bir yeraltı direniş örgütünün kurulduğunu duyurdu. Amacı, cumhuriyeti işgal edenleri bertaraf etmek… Bu haberi ilk olarak, muhalif blog yazarı ve Ukrayna’da Şeyh Mansur’un adını taşıyan Çeçen gönüllü taburunun sözcüsü İslam Belokiev verdi, ardından da tanınmayan İçkerya’nın eski cumhurbaşkanının oğlu Anzor Maskhadov. Belokiev’e göre, direnişin içinde birkaç grup yer alıyor.
Belokiev ve Maskhadov’un açıklamalarından sonra internette yüzü kapalı iki kişinin Çeçenya bayrağını yaktığını ve iki savaş sırasında ebeveynlerinin federal birliklerin elinde ölümü nedeniyle eski cumhurbaşkanı Ahmet Kadirov’u suçladıklarını gösteren bir video yayımlandı. Şeyh Mansur taburu, videoda Kadirov’a savaş açan kişilerle hiçbir ilgilerinin bulunmadığını açıkladı.
İslam Belokiev, Kavkaz.Realii ile yaptığı röportajda Çeçenya’daki baskılardan, Kadirovcuların (Kadirov yanlısı Çeçen milisi) eğitim seviyesinden ve Kafkasya’yı işgalden kurtarma planlarından bahsetti.
-Herkese açık bir Telegram ve bir YouTube kanalı yönettiniz, muhalif bir blogcuydunuz. Nasıl oldu da üç ay önce Ukrayna’daki savaşta ortaya çıktınız ve Şeyh Mansur Taburu’nun basın sekreteri oldunuz?
-Savaşın ikinci aşaması başladı ve ben taburun yanına geldim. Basın sekreteri olmadan önce bir blog yazarı olarak onlarla birlikte yaklaşık bir-iki ay yaşadım. Sonrasında ortak çalışmamızın siyasi faydalar sağlayacağını gördüm.
-Neyi kastediyorsunuz?
-Yüzümü gizlemeden açık konuşabilirim. Birileri savaşıyor ama benim uzmanlığım farklı, mesela iletişim. Taburun yüzü ve sesi olan bir kişinin ortaya çıkmasının çok iyi olacağını düşündük.
“Taburun çoğunluğu elbette Çeçen ama Ukraynalılar, Gürcüler, İnguşlar da var… Gayrimüslimler dahil”
-Gönüllü taburlara nasıl girilir? Şeyh Mansur taburunda sadece etnik Çeçenler mi var?
-Deyim yerindeyse, iyi özellikler barındıran herkes bize gelebilir. Herkes araştırılır; “Kim, nereden geldi, ne işler yaptı, kim tanır, onu kim tavsiye edebilir” gibi ayrıntılar. Buraya Rus özel servisleri ya da Kadirovcular tarafından insanların gönderilebileceğini de biliyoruz.
Taburun çoğunluğu elbette Çeçen ama Ukraynalılar, Gürcüler, İnguşlar da var… Gayrimüslimler dahil.
-Ukrayna savunmasındaki üç Çeçen birimi (Cahar Dudayev’in adını taşıyan tabur, “Mad Pack” müfrezesi ve yeni oluşturulan OBON), Ukrayna’nın silahlı kuvvetlerinin bir parçası haline geldi.
Şeyh Mansur’un adını taşıyan müfreze neden “gönüllü” olarak kaldı?
-İçkerya kanadını temsil ettiğimiz için ve paralı asker olduğumuzu kimsenin söylememesi adına, gönüllü kalmamız bizim için önemlidir. Burada hiç para kazanmıyoruz, bize maaş vermiyorlar, her şeyi gönüllülerden, Ukrayna’nın sıradan sakinlerinden alıyoruz. Ve bizim için bu çok önemli.
-Röportajlarınızdan birinde, bu statü nedeniyle taburun silah satın almaya zorlandığını söylediniz. Neden?
-Silahlarımızın bir kısmı ganimet, bir kısmı da diğer gönüllü müfrezeler tarafından bize verildi ya da Çeçen diasporasından ve gönüllülerden sağlanan kendi paramızla satın alındı. Mümkün olan yerlerden yasal olarak silah satın alıyoruz.
“Senin için bir ödül ilan etseler de etmeseler de ölebilirsin”
-Çeçenya Cumhurbaşkanı Ramzan Kadirov’un sosyal ağlarına bakılırsa, Çeçen taburlarının üyelerini kişisel düşman olarak algılıyor ve hatta komutanların başlarına bir ödül koyuyor. Bu tehditler, taburunuzda nasıl algılanıyor?
-Kadirov’u azıcık eleştirenler ve Rus ordusuna karşı savaşmayanlar için bile ödüller konuldu, insanlara zulmedildi ve akrabaları kaçırıldı.
Tabii ki bazı önlemler alıyoruz, neler olduğunu söyleyemem ama bunun dışında hayat her zamanki gibi devam ediyor. Sığınaktayken kimse saklanmıyor ya da kurşungeçirmez yeleklerle dolaşmıyor. Bunlar ne işe yarar ki? Düşman böyledir, senin için bir ödül ilan etseler de etmeseler de ölebilirsin. Aslında, yaşam tehdidi zaten hep vardı ve öyle de devam edecek.
“Bizler burada sadece Ukrayna için değil, aynı zamanda İçkerya ve tüm Kuzey Kafkasya için de savaşıyoruz”
-Tehdit dolu bu mesajlar, Ukrayna savunmasındaki Çeçen taburlarının önemli hedeflerden biri olduğu izlenimini doğuruyor.
-Bunlar sadece Kadirovcular tarafından değil Kremlin tarafından da yapılıyor. Ukraynalılar ülkeleri için savaşıyorlar, bu anlaşılabilir bir durum. Bizler burada sadece Ukrayna için değil, aynı zamanda İçkerya ve tüm Kuzey Kafkasya için de savaşıyoruz. Bu nedenle doğal olarak, buradaki varlığımız Rus hükümetinin boğazını tıkayan bir kemik. Biz bağımsızlığın yaşayan sesiyiz, o kıvılcım her an büyük bir aleve dönüşebilir, bu yüzden bizi yok etmek için mümkün olan her şeyi yapacaklar. Bunun farkındayız, ancak bu durum hayatımızı değiştirmiyor.
“Düşmanın cinayet, işkence, adam kaçırma, uydurma ceza davaları gibi suçlarına karşı topraklarımızı savunmaya hazırlanıyoruz”
-Siz ve tanınmayan İçkerya’nın diğer birçok tanınmış üyesi, Ukrayna’nın savaştaki zaferinden sonra Çeçenya’yı yeniden ele geçirme planından bahsetti. Bu konuyu detaylandırabilir misiniz?
-Ukrayna kazanırsa tabi ki bizim için çok daha kolay olacak, ancak Çeçenya’nın ele geçirilmesi bununla doğrudan ilgili değil.
Çeçenya ile sınırlı değiliz ve Kuzey Kafkasya’nın diğer cumhuriyetlerinden kardeşlerimizle işbirliği yapıyoruz. Bir grup İnguş var; Dağıstan’da, Kabardey-Balkar’da, Karaçay-Çerkesya’da, Osetya’da gruplar var. Hepsi bizimle çalışıyor.
-Planınız nedir?
-Burada zor bir şey yok. Kimin nerede çalıştığı, hangi birliklerin nerede konuşlandığı, Çeçenya’daki üsleri, hangi silahlara sahip oldukları, kaç kişiden oluştukları hakkında bilgi topluyoruz. Doğal olarak, tüm verileri açıklayamam. Bize bilgi veren insanlar var.
Düşmanın cinayet, işkence, adam kaçırma, uydurma ceza davaları gibi suçlarına karşı topraklarımızı savunmaya hazırlanıyoruz.
-Çeçenya’da bir yeraltı örgütü oluşturulmasıyla ilgili açıklamalarınızın, Kadirov’u cumhuriyetin sakinlerine karşı baskıyı yoğunlaştırmaya iteceğinden korkmuyor musunuz?
-Böyle bir görüş var ve hatta Çeçenler arasında bile var. Ama biz zaten kaçırıldık, öldürüldük, işkenceye uğradık. Bize başka ne yapabilirler? Görevimiz, insanları korumak ve aynı zamanda topraklarımızı yeniden elde etmek… Çünkü her şeyi olduğu gibi bırakmak, alev alev yanan bir sobanın üzerine oturup şöyle demek gibidir: “Üzerinde daha uzun süre
-Bölgeleri nasıl “yeniden ele geçirmeyi” planlıyorsunuz?
-Barış içinde bunu kabul edip hemen giderlerse, hepimiz buna varız. Savaşa ihtiyacımız yok, barış içinde yaşamak istiyoruz. Ancak bölgenin kalkınmasıyla kesinlikle ilgilenmeyen Kremlin orada olduğu sürece kölelik ve yoksulluk içinde yaşayacağız. Savaş istemiyoruz ama mecbur kalırsak savaşmaya hazırız.
-Yeraltı direniş örgütü oluşumuyla ilgili açıklamalarınızdan sonra Çeçenya sakinlerinden zulümle ilgili şikâyetler aldınız mı?
-Denetimler yapıldığını biliyoruz ama açıklamalarımız nedeniyle özel bir baskı yapıldığını duymadım. Bazı bölgelerin bloke altına alındığına dair bilgi aldık. Bazı yerlerde Internet ve telefon iletişimini kilitledikleri ya da operatör bazında sınırlandırdıkları bilgisi de ulaştı.
Dahası, bilgilerimize göre, planımızın ilk bölümünün Çeçenya’daki askeri üslerde yayımlanmasından sonra, Rus birliğinin planlanan sevkiyatı askıya alındı.
-Neden?
-Korkuyorlar. Çeçenya’da çok sayıda Rus üssü var. Korkmasalar bu kadar insanı bir cumhuriyetin içinde tutmazlar.
-Milletvekili Oleksiy Goncharenko’nun Ukrayna Parlamentosu’na İçkerya’nın bağımsızlığına ilişkin sunduğu yasa tasarısı kabul edilirse bir etki yaratabilir mi sizce?
-Kabul edilirse işimize yarar: Meşru oluruz. Batılı ülkeler bize hem maddi hem de siyasi olarak destek olabilir. Ancak İçkerya’nın tanınması sadece bizim için gerekli değil, Ukraynalıların kendileri için de hayati önem taşıyor. Çünkü tanınırsak, Rusya buna bir şekilde tepki vermek zorunda kalacak. Birliklerin çoğu o zaman Çeçenya ile meşgul olacak, insanları Ukrayna’ya gönderemeyecekler.
“Bugün sadece yem olarak kullanılıyorlar, yarın paçavra gibi bir kenara atılacaklar”
-Çeçenya’ya bazı önemli askeri kuvvetlerin gönderileceğinden nasıl bu kadar eminsiniz? Orada zaten Kadirovcuların müfrezeleri yok mu?
-Rusya Federasyonu’nun desteği olmadan Kadirovcular bir hiçtir. Rus liderliğinin Çeçenya’da yoğun sayıda askeri birlikler bulundurmak zorunda kalması, Kadirovcuların zaten bağımsız olmadığını kanıtlıyor. Rus ordusu oradan ayrılırsa ve Kremlin de Kadirovculara tamamen güvenirse, Afganistan’da gözlemlediğimiz senaryo yeniden yaşanır: Amerika birliklerinin geri çekilmesinden sonra Taliban’ın ilerlemesi nedeniyle hükümet oluşumlarının pozisyonlarını terk edip aceleyle kaçtığı dönem.
Rusya liderliğinin orada asker tutmasının nedeni budur: Yerel orduya güvenmiyorlar, daha karmaşık operasyonlarda özel olarak eğitilmiyorlar. Bugün sadece yem olarak kullanılıyorlar, yarın paçavra gibi bir kenara atılacaklar.
“Rusya bugün Ukraynalıları ‘Naziler’ olarak adlandırıyor diye özgürlükleri için savaşmayı mı bırakacaklar?”
-Kadirovcuları, Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden önceki Afganistan’daki orduyla karşılaştırdınız. Kendinizi radikal Taliban ile karşılaştırmaya hazır mısınız peki?
-Afganistan’daki sorun, Taliban’ın hükümet tarafından tanınmamasıydı. Bizim durumumuzda ise tarihsel olarak Rusya’ya karşı savaşıyoruz, kendimizi onun sömürgeciliğine ve emperyalizmine karşı savunuyoruz. Batı’nın bizi radikal falan diye adlandırmayacağını düşünüyorum.
Topraklarımızı geri almak, özgürlüğümüzü yeniden kazanmak bizim için önemli. Biz uygar insanlarız ve ne istediğimizi biliyoruz: Çocuklarımızın eğitim görmesi ve bir geleceklerinin olması için. Ve bugün Rusya’nın yaptığı gibi bize radikal dense de arzumuz değişmeyecek, desinler. Rusya bugün Ukraynalıları “Naziler” olarak adlandırıyor diye özgürlükleri için savaşmayı mı bırakacaklar? Görevimiz, yaşamlarımızı bize yöneltilen suçlama ve tanımlamalar üzerine kurmak değil, uygar bir toplumun parçası olmaktır.
-Ukrayna’daki savaş ile Çeçenya’daki savaşlar arasındaki benzerlik ve farklılıklar nelerdir sizce?
-İşkence, cinayet, sivil hedeflerin gelişigüzel bombalanması: Kirli bir savaş. Ölçekler elbette farklı, çünkü Çeçenya küçük bir ülke, kontrol altında tutmak ve üzerine askeri birlikleri dayatmak daha kolay.
Bunlar Ukrayna’da işe yaramayacak, ayrıca çok büyük maddi ve askeri destek var. Ukraynalı askerler eğitim ya da tedavi için komşu ülkelere gidebiliyor, bizler bu imkânlara sahip değildik.
-Ukrayna’da Kadirov’un adamlarıyla doğrudan çatışma yaşadınız mı?
-Ön cephede değiller. Şubat ayında ileri cephelere gönderildiler ve lime lime edildiler, çünkü saldırıya hazır değiller, böyle bir eğitimleri yok. Halihazırda işgal edilmiş bir bölgeyi denetlemeye daha uygunlar. Bu nedenle doğrudan temas etmemiz çok zor bir ihtimal.
-Çeçenya’dan insanların “gönüllü” olarak zorla savaşa gönderildiğine dair haberler var. Bu tür vakalar hakkında bilginiz var mı?
-Cepheye gitmeye zorlandıklarını söyleyen ve bunun yanlış olduğunu düşünen bazı kişilerin bizim tarafımıza geçmenin yollarını aradıkları konusunda bilgiler aldık. Ama örneğin toplam 500 kişi içinden 20-30 kişi bizim yanımıza geçmek istiyorsa, önce o çevreden çıkmaları gerekir ve bu çok zordur.
-Ama onlara yardım edemez misiniz?
-Her şeyi söyleyemem.
-Taburunuzdaki askerler elbette uzun süredir Çeçenya’da yaşamıyorlar, ancak orada kalan aileleri zulüm görüyor mu?
-Tabur üyelerinin kimliğini eğer bilinmek istemiyorlarsa saklıyoruz.
-Rusya’da aleyhinize ceza davaları açıldı. Aileniz savaşın başlamasından ve Ukrayna’ya gitmenizden sonra tehditlerle karşılaştı mı?
-Akrabalarıma erişim konusunda ikisinin de (Rusya ve Çeçenya yetkilileri) sorunları vardı ve hâlâ da durum değişmedi. (kavkazr.com)
Çeviri: Serap Canbek