Bilgin Aybey Yıldırımlı
Emin Yayınları
Bir Rus askeri Albina Halamı atıyla çiğneyip geçmiş, karşıdan gelen de doğrulmaya çalışan halama kılıcını savurarak beline vurmuş. Örgülü saçları kılıcın inişiyle havalara saçılıp, uçuşup düşmüş. Albina Halamın da başı yere düşmüş. Babaannem babamın ağzını kapatıp mağaranın içine çekmiş, içine sokarcasına sıkıca sarılmış bırakmamış, bıraksa babam da Albina Halamla aynı kaderi paylaşacakmış. Babaannemle hıçkıra hıçkıra ağlamışlar.
“Sus oğlum, bu bizim cehennemimiz.” demiş babaannem. “Sus yaşını içine akıt.”
Düşman birliğinin komutanı ayinlerle kutlama yaptırmış, içki ve eğlenceyle sabahlamışlar. Sabah Rus komutanın Abzah köyüne ileri komutuyla kan gölüne çevirdikleri köyden çıkmışlar. Onlar çekildikten sonra babaannemler koşarak mağaradan çıkıp köye inmişler.
Babaannem, “Sağ kimse kalmamıştı, yapılan vahşeti görenin aklının sağlıklı kalması bir mucize olurdu” derdi her zaman…