Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Kalmık Betal’in anıları üzerine notlar

Bugüne kadar ev ve oda değişikliğinden temizliğe kadar birçok nedenle defalarca elden geçirdiğim kütüphanede daha önce dikkatimi çekmeyen bir kitapla karşılaştım. Daha önce gördüğümde bir şey ifade etmeyecek kitap, tam da kafamı Kalmık Betal’e takmışken algıda seçicilik örneği olarak karşıma çıkıverdi.  

Kitaba dair bilgiler şöyle… Adı: Kabartay Balkar’da Devrim Mücadelesi, Nıbceğu Yayınları Çeviri Dizisi: 1, Basım Tarihi: Şubat 1980 

Kalmık Betal, Bolşevik İhtilali’nin Kabardey-Balkar bölgesindeki liderlerinden biridir. Bu kitap, Kalmık Betal’in, 21 Kasım 1921’de toplanan Kabardey Özerk Bölgesi Kurucu Kongresi’ne sunulmak üzere hazırladığı kitapçığın çevirisidir. Kitapçıkta 1903 yılından 1921 Kasım’ına kadar bölgede ve yakın çevresinde Bolşevik rejimin kurulması için yapılan silahlı mücadele ve sonrasında bölgenin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlanması sürecinde yapılan kongreler ve alınan kararlar anlatılmaktadır. 

Kitabı okuyan herkes Kalmık Betal ve o dönemde yaşananlar hakkında kendi bakış açısına göre farklı değerlendirmeler yapabilir. Nıbceğu dergisinin, onun mücadelesini ve temsil ettiği rejimi yüceltmeyi amaçladığı bu kitap, benim için, Kalmık Betal hakkındaki görüşlerimin teyidi açısından çok yararlı oldu.  

Bana göre Kalmık Betal, kitabın 52. sayfasında kendisinin de şu cümlelerle itiraf ettiği gibi, Kabardey bölgesinin 1864 sürgününden sonraki en büyük yıkımının başaktörüdür: “Karmehable Köyü civarında yapılan çarpışmada çeteler imha edildi. 1.500 haydut, Kuban sınırı dolaylarında imha edildi. Urısbiy Köyü yanında 400 haydut yok edildi. Karasu yakınlarında 200, Osetya sınırında 300 haydut ve daha başkaları imha edildi.” (Kitabın 66. sayfasında açıklayıcı notlarda “1917 sıralarında Kabardey Adigeleri 130.000, Balkar halkı 25.000 nüfuslu idi” diye belirtildiğine göre, üstünlüğü ele geçirdikten hemen sonraki bu dönemde çeviriye göre haydut olarak adlandırdığı Bolşevizm karşıtı 2.400 kişi yok edilmiş.) Elbette bu dönemde öldürülenler ‘haydutlarla’ sınırlı kalmadı, yaşlılar, çocuklar, kadınlar da öldürüldü. Bolşevizm karşıtlarından kimseye o bölgede yaşam şansı verilmedi, ölümden kurtulanlardan bir kısmı sürüldü, bir kısmı komşu bölgelere kaçarak, kendilerini gizleyerek, kimliklerini yok ederek yaşama tutunmaya çalıştı. İhtilalin üzerinden yıllar geçtikten sonra bile kimliği deşifre olanların öldürüldüğüne dair örnekleri biliyoruz. 

Beğenmesek de, bir gerçeği kabul etmek gerekir ki, her toplumda maddi zenginliklerin sahipleri, estetik değerlerin, kültürel zenginliklerin de en güçlü temsilcileridir. Komünizm elbette sınıfsal ayrımları yok etmeyi hedeflemişti, ancak pşı, vork gibi sınıflara mensup ’sivil’ insanların bile yok edilmesi, özellikle geleneklerin en aktif aktarıcıları yaşlıların ve kadınların bile toplumda varlığını sürdürmesine izin verilmemesi, toplumun kültürel değerlerinin kuşaklara aktarılmasında büyük bir kopuşa neden oldu.  

Kalmık Betal’in, kitabın 55. sayfasında, Kabardey-Balkar bölgesinin DSSC’den (78. sayfada Çeçen-İnguş, Kuzey Osetya, Karaçay-Çerkes ve Kabartay-Balkar bölgelerinin tamamını kapsayan Dağlı Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak açıklanıyor) ayrılıp RSFSC’ye (SSCB’yi oluşturan 15 birlik cumhuriyetinden biri olan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti) bağlanmasını “Dağlıların geleneksel yaşamında kalmış eskimiş özelliklerinin henüz yok edilememiş bulunduğu olgusu” ile açıklaması, zaten gelenekleri ve kültürel değerleri yok edilmesi gereken alışkanlıklar olarak gören bakışını anlatıyor.  

Kitabın 53. sayfasında Kalmık Betal bize “Çetelerle çarpışan birliklerimizin başında sürekli olarak yoldaş Tkaçenko bulunuyordu. Yoldaş Tkaçenko, Sovyet iktidarının kurulduğu günden başlayarak yerel birimlerimizde bulunan ve başka yerlerden gelen haydutlarla etkin mücadele eden biridir” diye kıyımın baş uygulayıcılarından birini tanıtıyor. Tkaçenko’nun yaptığı kıyımın 1920 yılı 2. Çevre Kongresi’nde yürütme komitesi prezidyumuna Kalmık Betal ile birlikte seçilerek ödüllendirildiğini anlıyoruz. Böylece kendi adıma, sonunu merak ettiğim, araştırılmak üzere kaydettiğim, toplumum adına iyi dileklerle anmayacağım bir ismi daha kitap sayesinde öğrenmiş oldum.  

Kalmık Betal kitabın 22. sayfasında dedem ve kardeşi Muhammedgeri’den “Mısost biraderler” olarak bahsetmiş. “Kongrenin yapıldığı sıralarda tüm Kabartay’da iktidar düşmanların elindeydi. Nalçik karşı-devrimcilerin ocağıydı. Burada tanınmış beyaz orduculardan kurulmuş bir soylu alayı bulunuyordu. Karşı-devrimcilerin en ‘seçkinleri’ alayın başındaydılar. Andzor, Serebriyakov, Şejoko, Malışev, Kılışbiy, Hatokhoşoko, Navrız, Dohuşoko, Astemur, Tavşev biraderler, Karme biraderler, Kotse biraderler, Aciy biraderler, Lafış biraderler, Şakmanov biraderler, Şıpş biraderler, Mısost biraderler, Koğulko biraderler, Yınarıko biraderler, Koğulko biraderler, Kojoko biraderler, Dişek biraderler vb.’’ 

Dedemin Kafkasya’dan ayrılırken bindikleri gemideki arkadaşlarından sadece birinin ailesinin Dişek olduğunu biliyordum, muhtemelen o Dişek, Kalmık Betal’in bahsettiği Dişek biraderlerden biridir diye düşünerek hayallere daldım. Peki, diğer isimlerin sonu ne oldu diye merak ettim.  

Nıbceğu dergisi, toplum tarihimizde (bence olumsuz, başkası tarafından olumlu) yeri olan bir kişiliğin anılarını çevirip yayımlayarak, o dönemi, kazananların bakış açısıyla yorumlamamızı sağlayan yararlı bir iş yapmıştır. Kitabın yayımlanmasına emek verenler, Kalmık Betal’in anıları aracılığıyla inandıkları ideolojiye hizmet ettiklerini düşünmektedirler.  

Ancak Nıbceğu dergisi imzalı önsözde, Kalmık Betal’in SSCB’nin Yüksek Sovyeti Halkvekilliğine kadar yükseldiğinden, karşı-devrimci çeteleri yok etmedeki etkin çalışmaları nedeniyle Kızıl Savaş Bayrağı nişanı ve bölgenin ekonomik kalkınmasındaki büyük hizmetleri nedeniyle Lenin nişanıyla onurlandırıldığından övgüyle bahsedilirken, Stalin’in emriyle asıldığından söz edilmemesi ilginçtir. 

İnandığı rejim uğruna halkının bir bölümünü kıyıma uğratarak iktidar basamaklarında yükselen Kalmık Betal’in, aynı rejimin elinden gelen trajik ve ironik sonu, küçük bir ayrıntı değil, aksine toplumumuz tarafından ders çıkarılacak önemli bir olaydır.  

Önsözde yer almayan bu gerçek, kitabın basıldığı yıllarda Sovyetler Birliği tarihine dair bilgilere ulaşmadaki zorluklar ve haberleşme imkânlarının kısıtlı olmasından dolayı yayıncı tarafından bilinmiyordu ise elbette mazur görülebilir.  

Ancak yayıncı tarafından, inandığı ideolojiye halel getirmemek adına okuyucudan bilinçli olarak gizlenmişse, ideolojik körlüğün aldatmacaya varışının ve toplumu manipüle etme çabasının bugün bile gördüğümüz örneklerinden biri olarak algılanır. 

Kitap, arka kapakta Kalmık Betal fotoğrafının altındaki metinde şöyle tanıtılıyor: 

“Betal Kalmık, Kuzey Kafkasya devrimci halk önderlerindendir. İlk yapıtı olan bu broşüründe Adığe ve Balkar halklarının birlikte verdiği devrimci mücadeleyi anlatmaktadır. Ayrıca ulusal sorunun devrimci çözümünün somut bir uygulama örneği de sunulmaktadır. Köylü sorununa ve ulusal soruna ilişkin somut bilgi edinmek bakımından broşürün önemli olduğu kuşkusuzdur.” 

Yazarın Diğer Yazıları

Kurtuluş Savaşı’nda Çerkeslerin rolü üzerine – 2

Muhittin Ünal’ın çok detaylı ve büyük emek gerektiren bir araştırmanın sonucunda yazdığı ‘Kurtuluş Savaşı’nda Çerkeslerin Rolü’ kitabında, bu süreçte yer alan Çerkes kişilikleri ve...

Kurtuluş Savaşı’nda Çerkeslerin rolü üzerine -1

Benim için Türkiye’de yaşayan Çerkesler hakkında yazılan eserlerin en önemlisi, Muhittin Ünal’ın yazdığı “Kurtuluş Savaşı’nda Çerkeslerin Rolü” kitabıdır. Kitabı okurken, Osmanlı’nın son döneminde ve...

Göçmenler

Bu yıl 21 Mayıs Sürgün ve Soykırım Anma Programları, seçim gündeminin gölgesinde kaldı. Yine bazı siyasetçiler ve yazarlar sosyal medyada anma mesajları yayımladılar. Türk...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img