‘Gupse’den Restoran’

0
782

Gupse Berrin Çakar, Susurluk’un Demirkapı Mahallesi’nde dedelerinden kalma 150 yıllık konağı, ailesi ve arkadaşlarıyla restore edip butik restorana dönüştürerek geçen yıl temmuzda hizmete açtı

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nden mezun olan ve İspanya’nın San Sebastian kentinde bir otelin mutfağında aşçı olarak çalışan 29 yaşındaki Gupse Berrin Çakar, 5 yıl önce Türkiye’ye döndü.

Hem Balıkesir mutfağına hem de ailesinin kökeninden dolayı Çerkes yemeklerine hâkim olan Çakar, “Gupse’den Restoran” adlı işletmesini kurmak için babası Ahmet ve annesi Melek Çakar ile hazırlık yaptı.

Çakar, Susurluk’un kırsal Demirkapı Mahallesi’nde dedelerinden kalma 150 yıllık konağı, ailesi ve arkadaşlarıyla restore edip butik restorana dönüştürerek geçen yıl temmuzda hizmete açtı.

Zengin menü

Kahvaltı hizmeti de veren Çakar, annesi, babası ve 2 çalışanıyla birlikte Çerkes mutfağından haluj, şıpsı, metaz, Çerkes peyniri, haku haluj, gelin lokması, Balıkesir’e özgü tirit, keşkek, şıngıllı mantı, höşmerim, Balıkesir kaymaklısı, keçi ayağı gibi lezzetleri müşterileriyle buluşturuyor.

Yemeğe ilgisinin ailesinden geldiğini belirten Çakar, “Babamın eli lezzetlidir, yemek yapmayı sever ama yetenek geliştirilebilir bir şeydir. Benim gelişmemi sağlayan da annemdir. Çocukken kırıp dökmeme, saçmama, artakalan yemekleri değerlendirmeme hep izin verdi” dedi.

Yurtdışında kazandığı deneyimin kendisi için çok önemli olduğunu vurgulayan Çakar, “Orada 100 kişi çalışıyorduk. Kendi sistemimi kurmak için ülkeme dönmek istedim. Yararlı olmak istediğim de kendi köyümdü ve direkt köyüme döndüm” ifadelerini kullandı.

“İsraftan kaçınmak adına rezervasyonla çalışıyoruz”

Çakar, butik restoranın mimarisini, Kafkasya’dan bölgeye gelen atalarının yöntemlerini ve bugünün mimarisini harmanlayarak tasarladıklarını bildirdi.

İnşaat sürecinin 9 ayda tamamlandığını aktaran Çakar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burayı tasarlarken amacım şuydu, 150 yıl önce Kafkasya’dan buraya atalarımız geldiğinde nasıl yemek yapıyordu, onu düşündüm. O zamanlar doğalgaz, tüp olmadığını, ateşle yemek yapıldığını düşünerek burayı tasarladım.

Kuzine yaptık, uzun süre et suyu pişirmek istediğimde altına bir odun atıyorum, bütün gece mum ateşi dediğimiz ısıda o et suyunu pişirebiliyorum. İsraftan kaçınmak adına rezervasyonla çalışıyoruz. Menüyü tasarlarken kapalı gruplar için bir hafta önceden hazırlık yaptığımız ürünleri Burhaniye pazarındaki köylülerden ve belirlediğimiz taze et satan kasap ve balıkçılardan temin ediyoruz. Bazen de babamın avladığı balıkları pişirip servis ediyoruz.”

Baba Ahmet Çakar da kızının hayallerini gerçekleştirmek ve ona destek olmak için restoranı açtıklarını belirtti. Kızının aşçılık mesleğine âşık olduğu için üniversitede ziraat mühendisliği eğitimini bırakıp gastronomiye geçtiğini anlatan Çakar, “Yine hayali gerçekleşsin diye yurtdışına gönderdik. Yurtdışında teklifler aldığı halde bıraktı. Burasını, köyünü tercih etti” değerlendirmesinde bulundu.

Anne Melek Çakar ise kızını çocukluğunda aşçılığa merakı olduğundan yemek yaptığı malzemeleri döküp saçsa da kısıtlamadığını ifade etti. Onun, küçücük boyuyla sandalyenin üzerine çıkarak tezgâhta bir şeyler yaptığını kaydeden Çakar, “Pilav, badem, kuru üzüm gibi birçok değişik şeyi birleştirirdi.

İlk önce farklı şeyler, sonra bambaşka lezzetler ortaya çıkmaya başladı. O süreçte onu hep motive ettim. Sanırım o dönemde özgüveni oturdu” diye konuştu. (Anayurt Gazetesi)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz