Kadınların kendi bedenleri ile ilgili kararlar alma hakkı

0
593

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), “2023 Dünya Nüfus Durumu Raporu”nu yayımladı.

UNFPA İcra Direktörü Dr. Natalia Kanem, “Kadınların bedenleri, nüfus hedeflerinin esiri olmamalı. Nüfus büyüklüğünden bağımsız olarak gelişen ve kapsayıcı toplumlar inşa etmek için nüfus dinamikleri hakkında nasıl konuştuğumuzu ve nüfus değişikliklerine ilişkin planlarımızı tamamıyla yeniden düşünmeliyiz” değerlendirmesini yaptı.

Doğurganlık oranlarını etkilemeye yönelik politikaların etkisiz kaldığı ve bu durumun kadın haklarına da ciddi şekilde zarar verdiği belirtilen UNFPA raporunda, “Kadınların bedenleri, nüfus hedeflerinin esiri olmamalı” vurgusu yapılıyor.

UNFPA Türkiye’nin yıllık Dünya Nüfus Durumu (SWOP) 2023 Raporu’na göre, doğurganlık oranlarını etkilemeye yönelik politikalar etkisiz kaldığı gibi kadın haklarına da ciddi şekilde zarar veriyor.

Raporda, “Aslında sormamız gereken soru, gezegendeki insan sayısının azlığı ya da çokluğu ile ilgili değil, tüm bireylerin cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları dahil olmak üzere temel insan haklarına erişiminin olup olmadığı ile ilgili olmalı. Mevcut durumda, insanlığın yalnızca bir kısmı bu haklara erişebiliyor” deniliyor.

Rapor ne söylüyor?

Bu yılki Dünya Nüfus Durumu Raporu’na veri sunan 68 ülkede, kadınların ve kız çocuklarının yüzde 44’ü cinsellik, gebelik önleyici yöntem kullanımı ve sağlık hizmeti alma konularında bedenleri ile ilgili bilinçli kararlar alma hakkına sahip değil. Yüzde 24’ü cinsel ilişkiye ‘hayır’ diyemiyor ve yüzde 11’i gebelik önleyici yöntem kullanımı ile ilgili kendi kararlarını alamıyor. Dünya çapında yaklaşık 257 milyon kadının güvenli ve güvenilir aile planlaması ihtiyacı var.

Tarih, doğum oranlarını artırmak veya azaltmak için tasarlanan doğurganlık politikalarının genellikle etkisiz olduğunu ve kadın haklarına zarar verebildiğini gösteriyor. Birçok ülke, kadınlara ve eşlerine mali teşvikler ve ödüller sunarak daha büyük aileler oluşturmak için programlar başlattı, ancak doğum oranları kadın başına iki çocuğun altında kalmaya devam ediyor.

Zorla kısırlaştırma ve zorlayıcı doğum kontrolü yoluyla nüfus artışını yavaşlatma çabaları da insan haklarını ciddi şekilde ihlal ediyor.

Rapor, hükümetlere doğum izni programları, çocuk vergi indirimi, işyerlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik eden politikalar ve cinsel sağlık ve üreme sağlığı ve haklarına evrensel erişim gibi toplumsal cinsiyet eşitliği ve haklarını temel alan politikalar oluşturmaları için çağrıda bulunuyor. Ayrıca, bu politikaların, ekonomik olarak büyüyen ve nüfuslar nasıl değişirse değişsin dirençli toplumların gelişmesini sağlayacak kanıtlanmış bir başarı formülü olduğunu vurguluyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz