Talal Biltoy’un ailesinin hayatı, yüzyıllar boyunca savaşlar nedeniyle anavatanlarından sürülen Kafkasyalıların göçlerinin bir örneğini teşkil ediyor. Geçen yüzyılda Türkiye’ye, Filistin’e, Suriye’ye ve şimdi de Suriye’den Türkiye ve Avrupa’ya….
Talal Biltoy Suriye Şam’dan bir Çeçen. Büyükbabası 20. yüzyılın başında Çeçenya’yı terk ederek önce Türkiye’ye, ardından Şam’a gitmiş. Babası Suriye’de doğmuş. Annesinin ailesi, Golan Tepeleri’ne taşınmış bir Adige.
1967 savaşından sonra bu bölge İsrail kontrolüne girmiş ve ailesi yeniden Şam’a taşınmak zorunda kalmış. Talal orada doğmuş.
Talal şu anda iki buçuk yıl önce savaş nedeniyle taşındığı, Türkiye’nin güneyindeki Adana şehrinde yaşıyor. Kendisi de mülteci olduğu halde gönüllü olarak diğer mültecilere yardım ediyor.
Talal, “Suriye’de birçok Kafkas yerleşimi yok edildi. Savaş herkesi etkiledi. Mesela bu zaten annemin üçüncü yer değiştirişi. Herkesin savaşla ilgili kendisine ait bir fikri var. Bu konuyla ilgili anlaşmazlıklar Kafkas topluluğu içinde de ortaya çıkıyor. Bazıları halihazırda bölünmüş durumda” diyor.
Suriye’deki savaştan önce Talal yoksulluğun ne olduğunu bilmiyordu. Babası Şam’da emlak işiyle uğraşıyordu ve refah içinde ailesinin geçimini sağlıyordu. “2011 yılında savaş başladığında 18 yaşındaydım. Evlenmeyi planlıyordum. Kendi evim vardı, üniversiteye gitmek istiyordum. Her şey çok iyi gidiyordu” diye anımsıyor.
Talal, Suriye’nin başkentinde çatışmalar başlayınca oradan ayrılmak zorunda kalmış. Suriye ordusunda savaşmamak da nedenlerden biriymiş. Talal, Şam’dan IŞİD kontrolündeki Rakka dahil diğer bölgelere doğru ilerlemiş.
“Otobüse bıçaklı bir adam geldi ve aramızda asker olup olmadığını sordu. Herkes sus pus olmuştu” diye anlatıyor yolculuğunu…
“IŞİD kendileriyle aynı fikirde olmayan herkesi yok ediyordu. Müslüman ya da Hıristiyan olmanızın bir önemi yok. Ya onları destekleyeceksin, ya da seni öldürecekler” diyerek Humus şehrindeki harabeleri hatırlayan Talal, böyle bir şeyi ancak Hollywood filmlerinde gördüğünü söylüyor.
Talal, 6 yaşındaki Heba’nın ailesi gibi mültecilerin barınma masraflarını karşılamanın bir yolunu bulmayı başarıyor. Bir yıl boyunca teneke çatılı bir odada yaşayan aile, sonunda Adana’nın eteklerinde normal bir apartman dairesinde yaşamaya başlamış.
Heba, 9 ameliyat geçirmiş. Halep’te odasına bir top mermisi isabet etmiş. Ailesi onu kelimenin tam anlamıyla alevlerin kucağından kurtarmış. Kızın babası Muhammed Sajir, evlerinin sivillerin yaşadığı bir bölgede olduğunu, yakınlarda herhangi bir askeri tesisin bulunmadığını, sadece bir okul ve marketin bulunduğunu söylüyor. Aile son 2,5 yıldır kendini Heba’yı kurtarmaya adamış. Suriyeli gönüllülere teşekkür ediyorlar ama Suriyelilere yönelik tedavinin ücretsiz olmasına rağmen yeterli kalitede olmamasından şikâyet ediyorlar.
Heba bu yıl okula başlamış ama eğitimine devam edememiş, sınıf arkadaşları onun yara izlerine gülüyormuş.
Talal, yardım ettiği insanlarla içtenlik ve ilgiyle konuşuyor. Herkesin hikâyesini ayrıntılarıyla hatırlıyor ve hemşerilerinin çektiği çileleri acıyla anlatıyor: “Tüm ailesini kaybetmiş küçük bir çocuk gördüm. Onu gördüğümde küçük kardeşime ne kadar benzediğini düşündüm. Kardeşlerimi en son üç yıl önce görmüştüm ve onları çok özlemiştim. Yardım ettiğim insanlarda ailemi görüyorum.”
Talal’ın ailesi Türkiye’ye yerleşmeyi denemiş ancak ebeveynleri iş bulmakta zorlanmış. Suriye daha güvenli hale gelince Şam’a dönmüşler. İlk başta Adana’daki Kafkas diasporası sayesinde tutunmuşlar.
Talal, “Suriye’de her şeyimizi kaybettik ama Türkiye’de kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Abim Avrupa’ya gitmek istiyordu. İzmir üzerinden deniz yoluyla Yunanistan’a, oradan da Almanya’ya ulaştı” diyor. Abisi, kaçakçılara Türkiye’de zar zor kazandığı on bin doları vermiş. Bazı mültecilerin daha fazla para ödediğini söylüyor.
Talal, 24 yaşındayken artık hayal kurmayı bırakmıştı. Anne ve babasını görmek istiyor ancak ailesinin güvende olduğunu bilmek onun için çok daha önemli. Bir gönüllünün başkalarına yardım edebileceğini ancak kendi ailesi için çok az şey yapabileceğini fark etmesi çok zor bir durum… (kavkaz-uzel)
Çeviri: Serap Canbek