Lhepakonun biri Düzce’de lokanta açmış. Bir pazartesi günü kollarında manşet iğnesi olan beyaz gömleği, ütülü siyah takım elbisesi ve omuzlarına attığı pardösüsüyle gösterişli bir Abaza girmiş lokantaya…
Abazanın görkeminden tırsan garsonlar hemen hizaya geçmişler, Abaza bir masaya oturmuş, yemiş içmiş. Sonra lokanta sahibini çağırmış. “Beni her gün para işi ile yormayın, bir hesap açın, oraya yazın. Aydan aya ödemeyi alın” demiş. Müşterisinin devamlı geleceğine sevinen lokantacı, hesabı her gün bir deftere yazmaya başlamış.
Abazayı tanıyan bir esnaf komşu içeri girmiş ve lokantacıya “Yahu bu adam şimdi de buraya mı dadandı?” diye sormuş. Lokantacı, “Evet, iyi müşterimizdir” demiş. Komşu esnaf gülerek, “Yahu o para vermez, hep yazdırır sana” demişse de lokantacı inanmak istememiş.
Fakat aradan aylar geçmesine rağmen Abaza hesap ödemiyormuş. Her yemek sonrası kürdan ağzında, “Yaz hesaba” deyip çıkıp gidiyormuş. Duruma sıkılan lokantacı, komşusunun kendisi ile dalga geçmesine de dayanamayarak bir gün “Yaz hesaba” lafına “Yazmayacağım işte” diye hışımla cevap vermiş.
Abaza bir kez daha “Yaz hesaba” demiş. Tüm cesaretini toplayan lokantacı ”Yazmıyorum işte” diye tekrarlamış.
Abaza hiç istifini bozmadan, “Madem yazmıyorsun, o zaman aklında tut” demiş ve çıkıp gitmiş.