Kadınların ücretli, ücretsiz emek deneyim, talep ve direnişlerini dile getirmek için hak haberciliği yapan Kadınİşçi, “Sendikalarda kadın ve LGBTİ+’ların temsili ve örgütlenmesi” başlığıyla düzenleyecekleri foruma katılım için şu çağrıyı yaptı:
“8 Mart ve 1 Mayıs alanlarında sendika üyesi kadınları son dönemlerde daha kitlesel olarak görmeye başladık. Flormar’dan Özak Tekstil’e, oradan Agrobay’a kadın işçiler direnişlerde başı çekiyor. Onların varlığı direnişin içeriğini ve taleplerini değiştirip şekillendiriyor ancak kazanımla sonuçlanan grev ve direnişlerden sonra erkekler başkan, şube başkanı, baş temsilci vs. olurken süreçte yer alan kadınları sendika yönetimlerinde göremiyoruz. Ayrıca farklı cinsel kimlik ve yönelime sahip olan sendika üyeleri de yönetimlerin kapısına kadar bile gelemiyorlar.
Kadınlar sendikal alanlara eskisinden daha fazla katılırken, bu durum, bir türlü temsiliyet düzeylerini artırmıyor. Özellikle profesyonel erkekler tarafından yönetilen işçi sendikalarında farklı toplumsal cinsiyet gruplarına sahip olanlar en fazla temsilciliğe kadar gelebiliyorlar.
Erkek sendikacılar “mesleklerini” daha çok da bu mesleğin kendilerine sağladığı itibarı, maddi ve ideolojik çıkarları, kadın ve LGBTİ+’larla paylaşmak istemiyorlar. O nedenle ister devrimci isterse sağcı olsun sendika yönetimlerindeki erkek egemenliğini parçalamak atomu parçalamaktan çok daha zor… Fakat yine de bir şeyler yapılabilir.
Sendika içi kadın çalışmaları ile bir miktar yol alınabildi. Bu tür çalışmalar erkek egemenliğini bir nebze geriletebildi, sendikal konuları çeşitlendirdi. Türkiye sendikalarının büyük bir bölümünde maalesef kadın komisyonları göstermelik olarak bulunuyor. Görevleri özel günlerde yapılan etkinlikleri organize etmekle sınırlı. Bir sendikanın genel politikalarına katkıda bulunan, toplumsal cinsiyet temelli hak ihlallerini merkezine koyarak bu alanda sürekliliği olan politikalar üreten bir kadın komisyonu anlayışı maalesef hiçbir sendikada yok.
Yönetimlerin çizdiği sınırlar dahilinde yürütülen bu çalışmaların varlığı, sürekliliğinin ve kadın ve LGBTİ+’ların sendikal yönetimlerde söz sahibi olmasının tek garantisi ülkedeki kapsayıcı, bağımsız bir feminist harekettir. Dışarıda ne kadar güçlü olursak erkek egemen sendikaları zorlama kapasitemiz o kadar artar.
Türkiye’de güçlü bir feminist hareket var. Gerek kadın işçilerin sendikal eyleme ve süreçlere katılımının artması gerekse de ücretli emek alanına feministlerin giderek daha fazla önem vermesi sendika ve meslek örgütlerinde kadın ve LGBTİ+’ların temsilini ve iç örgütlenmelerini konuşmamız için bize çok elverişli bir zemin sunuyor.
O nedenle 1 Mayıs haftasında sendikalarda erkek egemenliğini bir parça da olsa geriletebilecek temsil sorunlarını ve bunu artırmanın yolları ve mekanizmalarını, ana akım sendikacılık anlayışı dışında olan sendika ve kurum temsilcileriyle konuşalım istedik.
Temsiliyet nedir, kadınlar ve LGBTİ+’lar açısından ne anlama geliyor? Sendikalarda bu grupların çıkarlarının daha çok ele alınması mıdır? Yoksa her türlü karar mekanizmasında daha fazla görev almak mıdır? Yoksa her ikisi birden midir? Kadınların ve LGBTİ+’ların sendikal mekanizmalar içinde yer almasını engelleyen nedenler nelerdir? Toplumsal cinsiyet temelli çıkar ve talepleri savunarak yönetimlerde yer almak, karar mekanizmalarına gelebilmek mümkün müdür? Kadın ve LGBTİ+ işçilerin toplumsal cinsiyet temelli çıkarlarından vazgeçmeden yönetimlerde yer almasını sağlayabilecek yeni bir sendikal anlayış mümkün müdür? Tüm bunları tartışmak için kadınların bağımsız ücretli, ücretsiz emek mücadelesini destekleyen tüm feministleri ve LGBTİ+’ları tartışmaya davet ediyoruz…”
Tarih ve saat: 5 Mayıs 2024 Pazar, 14.00-17.00
Mekân: DİSK Enerji Sen, Cumhuriyet Cad. No: 63 Sibel Apt. D: 8 İstanbul (Taksim Divan Otel çaprazı)
Katılım formunu 4 Mayıs’a kadar doldurunuz. https://forms.gle/RRTQVr9mLE4VrbmB6