Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Gençlerin anavatan ziyaretleri

Bu yaz, Kafkas Dernekleri Federasyonu (KAFFED) gençler için anavatana ziyaretler planladı. İlk gezi 26 Temmuz-5 Ağustos tarihlerinde Abhazya Cumhuriyeti’ne oldu.

Bunu 31 Temmuz-8 Ağustos tarihlerinde Kabardey-Balkar Cumhuriyeti, 8-16 Ağustos’ta da Adigey Cumhuriyeti turu takip etti. Cumhuriyetlerdeki kurumlarla yapılan işbirliğiyle gerçekleşen bu buluşmalara dair izlenimlerini kafilelere eşlik eden grup sorumlularına ve gençlere sorduk…


ABHAZYA

Bir kavuşma ve  ayrılık hikâyesi…

Yağmurla yıkanmış toprakların kokusunu ciğerlerine kadar çekerek nefes alırsın ve gözlerini açtığında sadece hissettiğin o ferahlık kalır aklında…

Bilmediğimiz adreslerin yerini aradık yıllarca haritalarda; fotoğraflarına baktık…

Ve belki bir gün o adresle buluşmayı diledik…

Özlemle, şüpheyle; umutla ve umutsuzca istedik…

Ve ansızın dileklerimiz gerçek oldu…

Bu bir kavuşma ve ayrılık hikâyesinin başlangıcıydı…

Gençler ile buluşup yola koyulduk, herkes aynı heyecanın paydaşıydı, Soçi’de indiğimizde Demografya’da görevli kardeşlerimiz karşıladı bizi, her birimizin elini sıktılar samimiyetle…

Ve 10 dakika sonra Abhazya sınırındaydık, yağmurlarla girdik yurda…

Sabaha karşı Sohum’daydık, ilk gün dinlendik otelimizde…

Gençlerin yolda başlayan tanışma faslı otelde iyice arkadaşlığa dönüştü…

Ve günlerce sürecek misafirperverlik ziyaretleri o gün başladı coşkuyla.

Hiç kimsenin samimiyetini, heyecanını ve güler yüzünü hayatım boyunca unutamam…

Vatan gezisi başladığında ilk aklımıza gelen “Tanrı’nın dünyayı milletler arasında pay etme” hikâyesi oldu.

Ormanlarla kaplı ve aynı zamanda tropikal iklimin hüküm sürdüğü Apsnı; subtropikal iklime sahip, cennetten yeryüzüne inmiş bir köşe…

Ve her şehri yaşayan bir masal gibi; birbirinden farklı… Birbirinden güzel…

Yollarda, gittiğimiz şehirlerde hayatımızda ilk defa gördüğümüz insanlar bize özlemle sarıldılar; samimiyet ve gözyaşlarıyla kucakladılar…

Kimileri aracı durdurdu; kimileri sokakta, alışveriş yaptığımız yerde buldu bizi.

Birbirimizi tanımıyorduk ama kavuşmuştuk ansızın…

Onlar da kendilerinden iz aradılar…

Biz aslında ‘Biz’dik, biliyorduk ama başkalaşmıştık dillerde; haritalarda…

“Benim kardeşim yaşasaydı geri dönerdi vatanına; eğer sülalemizden biri dönerse onu kardeşimin çocuğu; torunu sayın…” diye anlatılan hikâyeleri dinledik gözyaşlarıyla… Acaba bizimkiler nerede oturuyormuş? Neresi bizimmiş?

Sanki bir iz bulacakmış gibi baktık…

Atalarımızla aynı havayı soluduk, aynı toprağı adımladık…

Duygu dolu anlar yaşadık…

Gençler her gece otelde ve gezdiğimiz pek çok yerde ‘oyunlarımızdaki maharetlerini’ sergilediler…

Oyun bizim için bir iletişim ve kaynaşma aracı oldu…

Ve nasıl bittiğini anlamadan sona geldiğimizde gözyaşları içinde ayrıldık birbirimizden ve canımız Abhazya’dan…

Artık kalbimizin bir parçası orda kaldı…

Uzaktan bilmek ile gidip yaşamak birbirinden çok farklı duygularmış…

Öğrendik… Hissettik ve yaşadık…

Tüm toplumların acı, kahramanlık ve hüzün dolu hikâyeleri vardır; herkesin kendisi için büyüktür… Özeldir ve benzersizdir hikâyesi…

Biz Kafkaslar koparıldığımız toprakları saygıyla selamlamayı, ekildiğimiz topraklarda da çiçek açmayı bildik…

Her zaman sahiplenerek, kök salarak yürüdük!

Saygı, vatanperverlik bizim için her zaman kanun kadar kesici oldu.

Yaşadığımız topraklara can ve kan ektik! Sahip çıktık!

Ve kendimiz için sadece biraz anlaşılmayı bekledik…

Evet… Bunlar o tarihte yaşandı denmesini…

Onurluca bir davranıştır insanın ve toplumların yaptığını kabul etmesi…

Teşekkürler Abhazya! Teşekkürler KAFFED! Teşekkürler Demografya…

Bir nefes atalarımızın topraklarında soluduğumuz; onlarla aynı yerde adım atma şansını bulduğumuz için…

Bizler şanslı olanlarız; biliyoruz ve her zaman bileceğiz…

Saygıyla… Selamla… Abzıyaraz…

Bir gün bir yerde buluştuk! Yine buluşacağız…

Aydzüpha Neslihan Can Kafile Başkanı


Ecenaz Çoklar: Öncelikle bizi anavatanımıza davet ettikleri için arkadaşlarım adına da teşekkür etmek istiyorum. Bizler için de çok güzel bir deneyim oldu, aynı soydan geldiğimiz akrabalarımızla tanışma fırsatı bulduk, ayrıca gezdiğimiz yerlerin güzelliği hakkında konuşacak olursak kelimeler yetmez, her şey çok güzeldi, çok güzel ilgilenildi bizlerle. Siz büyüklerimiz; Ömer Abi, Neslihan Abla, Yasemin Abla, Sabahat Hala, Berkan Abi ve bütün bunların dışında bizleri bir saniye bile yalnız bırakmayan İnal Abime çok teşekkür ediyorum; sabah akşam dinlemeden bizlere yardımcı oldunuz, bu iyiliğinizi hiçbir zaman unutmayacağız, emin olun, her şey için çok teşekkür ederiz, en yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle…

Berrin Özkan: Bu 10 günlük sürede yanımızda olan, bizi yalnız bırakmayan, emeği geçen herkese teşekkür ederim. İlk olarak bu kadar kısa bir sürede bir sürü güzel arkadaşlıklar edinip güzel anılar biriktirdim, anavatanımı görmemi sağladıkları için çok şanslı olduğumu biliyorum, umarım herkes bu deneyimi yaşar, umarım biz de tekrar anavatanımızı görme imkânı elde edebiliriz, tekrar bir araya gelebiliriz.

Ömer Berkan: Abhazya gayet güzeldi, benim için değişik bir deneyim oldu, bunu bize sağlayan herkese ve başımızda durduğunuz için hepinize çok teşekkürler, burada yeni insanlarla tanışmak ve memleketimi gezip vatandaşlık almak harikaydı, umarım tekrar gitme şansım olur. Tekrardan bunu sağlayan ve bize yardımcı olan herkese teşekkür ederim.

Berkan Yılmaz: Abhazya’yı gelip görüp toprağına bastığım için çok mutluyum. Hep beraber güzel bir 10 gün geçirdik. Bu organizasyonda emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Tekrar görüşme dileğiyle…

Hiranur Aslan: Her şey için hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Dönerken çok üzüldük, özleceğiz orayı, orada tanıştığımız insanları. Kendi adıma çok mutluyum.

Oktar Kuban Yılmaz: Şöyle söyleyebilirim; 10 gün boyunca hem tarihimi ve anavatanımı tanımış hem de yeni arkadaşlar edinmiş oldum. Abhazya’nın nasıl kurulduğunu ve bunun için ne tür mücadeleler verildiğini öğrenmiş oldum. Abhazya’nın turistik yerlerini ve bu yerlerin neden bu kadar ilgi gördüğünü de öğrenmiş oldum.

Kenan Ay: Güzel bir deneyim oldu. Anavatanımızı, ata topraklarımızı, o coğrafyayı görmek çok güzeldi. İnşallah bu gezideki arkadaşlarımızın Kafkasya ile teması devam eder ve burada ufak bir anı olarak kalmaz.

Bartu Can: Abhazya harika bir yerdi; özellikle Ritsa cennet gibi bir yerdi… Orada farklı insanlarla tanışmak; tarihimizi ve atalarımızın yaşadığı yere ayak basmak eşsiz bir fırsattı… Bize bu fırsatı sunan tüm büyüklerime çok teşekkür ederim.

Ela Tekir: Öncelikle bu güzel 10 günü geçirmemize ve anavatanımızı görme imkânı sunan büyüklerimize çok teşekkür ediyorum. Bu süreç boyunca her şeyde yanımızda bulunan abi ve ablalarım, size ne kadar teşekkür etsek az, herkesle tanıştığıma çok memnun oldum, tekrardan görüşmek dileğiyle sağlıcakla kalın.

Deniz Erişen: Anavatan gezimiz çok güzel geçti. Abhazya’yı çok sevdim. İnsanları, doğası, tarihiyle… Anavatanda olmak çok güzeldi. Mutlaka ailemle tekrar gideceğim. Abhazya devletine, KAFFED’e ve bu organizasyonda bize yardımcı olan herkese çok teşekkürler.

Yusuf Özbek: Abhazya tatili benim için çok iyi geçti, yeni insanlarla tanışmak, yeni yerler görmek, oranın kültürünü görmek benim için çok iyi bir deneyimdi. Bu tatil için emeği geçen herkese teşekkürler ederim.

İbrahim Berkan Yılmaz: Bu harika gezi için bize imkân veren Abhazya Cumhuriyeti’ne ve bu gezide yanımızda bulunan büyüklerimize teşekkür ediyorum. Böyle harika insanlarla tanıştığım için çok mutluyum ve arkadaşlıkları için herkese teşekkür ediyorum.

Fotoğraflar: Neslihan Can


KABARDEY-BALKAR

Nalçik yaz kampı; Gunes* grubu anavatanda!

Temmuz ayının son günü, 20 genç ile tanıştım. Bir sıcak yaz ayını, tatil-kamp seçeneğini, anavatanlarını tanımak üzerine tercih yapmış; çoğu daha önce karşılaşmamış 10 kız, 10 erkek öğrenci. KAFFED’in, ilk kez, anavatana karayolu ile gönderdiği şahane gençler… Yolun uzun olmasından duyduğum tedirginlik, Gunes grubunu (WhatsApp yazışmalarımızda, grup isminin Gunes olmasına karar verilmişti) tanıyınca yitti. Kısa zamanda kaynaşmış, gup-grup olmuşlardı. Uzun, düzensiz pasaport kontrol kuyruğundaydık (Sarp Sınır Kapısı). Isı en az 40 derece. Tepemizdeki kocaman, tozlu vantilatör, ‘tık’ demeyi çooktan bırakmış. Gunes, görevini yapmayan bu alet üzerine binbir espri yaparak havayı serinletmeyi başarmıştı.

Yol, anavatana yaklaştırırken heyecan artmış, ‘Ne kadar kaldı?’ soruları çoğalmıştı. Bu, ‘Ne kadar kaldı?’ sorusu üzerinden de espri yapıldı tabii; az kaldı şirinler, iyi çocuklar olduğunuz için… Ve iki gün iki gece süren yolculuktan sonra; Nalçik! Anavatan toprakları! Yolun tozunu, yorgunluğunu yıkayıveren bir ışıltılı yağmur; ohh!

İlk günümüzün öğleden sonrasında, “FIKEBLAĞE-Hoş geldiniz” ziyaretini, KBC Halklararası İlişkiler Bakanı Kuraşın Anzor ve DÇB Başkanı Hauti Sokhrokov yapıyor. Kısa bilgiler, iyi dilek ve temenniler… Vatanımızda olacağımız her gün programlanmıştı. Dil ve kültürün korunması için yapılan çalışmalar, otelin konferans salonunda, konunun uzmanları tarafından sunulmak üzere programa yerleştirilmişti.

Kaldığımız otelde düzenlenen programlardan biri de, etkin katılım sağlanan “argen-hasır” atölyesi oldu. Çerkes el sanatları arasında özel bir yeri olan argenin, yaşamın tüm aşamalarında nasıl yer aldığını anlatan Agnesa’nın gençlere yaklaşımı; onların her birini, atölyesine etkin katılımcı kılması, üretme zevkini tattırması harikuladeydi. Yanında getirdiği küçük tezgâhta, Gunes grubunun her bir üyesinin, birkaç ilmek atarak dokuduğu küçük hasır parçası, kesilip bir ürün halini alınca, herkesin sevinci büyüdü. Üretilenin kime verileceğine gelince, ‘En uzun Çerkesçe cümleyi kim kurarsa, o alsın!’ önerisi kabul gördü ve Kebişe Gupse, argenin sahibi oldu.

Mavi Göl, Sosurukoe Restoran, Şegem Şelaleleri’ne ziyaret… Müze, moda evi ve OŞHAMAHO-ELBRUZ! Her biri, sayfalarca anlatılmayı hak eden değerler. Her biri, farklı özellik ve güzellikleriyle anavatanın eşsiz zenginlikleri.

Mavi Göl! Rengiyle, havasıyla mest edip, pes ettiriyor! Bu kadar mavi ve yeşil; ve de bu kadar büyüleyici olunmaz ki! Bu kısıtlı zamanda, bu kadar hayranıyla kuşatılmışken; neresine bakayım! Birkaç gözüm daha olsa! Tüm dostlar burada olsa, saatlerce baksak; her bir yanına. Benzer duygular, Şegem Şelaleleri’nde buldu beni! Suyun geldiği en yüksek noktaya bakmaya çalışıyorum! Sesi, serinliği sarıyor. Sağlı sollu bakınarak boğazda ilerlerken kalabalık, cümbüş artıyor. Kafe ve lokantalara girip çıkanlar… Boğazının her iki yanında Balkar kadınları, el emeği ürünlerini satmak için sıralanmış. Şegem Şelaleleri’ni en son gördüğüm hali aklıma geliyor. Keşke burada, yalnızca doğayla baş başa kalınabilseydi.

Kabardey-Balkar Devlet Müzesi ziyaretimizde, güzel Adığebzesi ile Nehuş Larise rehberlik ediyor. Müzedeki her bir objeyi, belgeyi, kıyafeti özenle anlatan Larise’ye grup, alkışlarla teşekkür ediyor. Sonrasında bu müzede açılan, ressam-heykeltıraş Soku Hamid’in sergisine geçiyoruz. Büyüleyici tabloların yer aldığı sergide, hangi resme bakacağını şaşırıyor insan. Bir de bizimle, aynı zamanda gezen oldukça kalabalık gruplar var. Yetmez ki, birkaç gün! Her bir resimle baş başa kalmak gerekir; saatlerce. Hamid’e, wpsew! Sağlıkla, bin yaşa! Madina Saralp’ın Müze Evi için de durum farklı değildi. Müze olarak düzenlenmiş giriş katındaki her bir kıyafete, aksesuara ve de fotoğrafa bak bakabildiğince. Yüzlerce güzellik, ulusal değer. Yaratıcısına binlerce teşekkür, az gelir!

Şağdi At Çiftliği’ndeki gezimize gelince… Gunes grubunun her bir üyesinin zevkli at gezintisini ve havuçla atları beslerkenki keyiflerini bir kenara bırakırsam… Çiftliğin kurucusu Foç’ışe İrina’nın nezaketi, atlara dair bilgisini aktarışı takdire değerdi. Çiftliğindeki hemen her bir attan (Çerkes, İngiliz, Arap atları) bahsetti. Çerkes atının farklılıklarını aktardı, sorularımızı yanıtladı. Kapanan bir sirkten Şağdi’ye getirilen beyaz, oyuncu midilli ise işe eğlence kattı. Havuç ikramından sonra verilen komutla sergilediği marifet görülesiydi.

Burada kurulan düğünde, gençlerimizin Çerkes danslarındaki ustalıklarını, çitlerle çevrili geniş alanından, arada şaha kalkarak, bence dansa katılarak, izleyen doru at ise Şağdi’nin akılda kalanlarındandı.

Oşhamaho; mutluluk-iyilik dağı! Kadim zamanlardan, tanrıların (Tha) olduğu yer olarak aktarılan; Nart Mitolojisi’nde adı sık geçen, büyülü dağ! Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nin ve de Avrupa’nın en yüksek dağı. Nalçik’ten hareketle, yaklaşık iki saatte ulaştığımız, Adığebze ile adı mutluluk anlamına gelen; diğer adı Elbruz olan dağ. Yazın ortasında yamaçları karla kaplı, iki zirveli, güzelliği ve görkeminin anlatılması kolay olmayan dağ! Dünyanın her bölgesinden ziyaretçilerini ağırlasa da; yalnız çocukları geldiğinde ferahlayan, binbir sırlarıyla duran, masalsı dağ! Gunes grubu, teleferikle, üçüncü kademesine kadar çıktı. Çıkışta da inişte de büyülenmeden bakınmak mümkün değil.

Anavatan gezimizin son gününün akşamı, otelde yapılacak uğurlama programına hazırlanırken, ziyaretimize gelen eş dostumuzu ağırlıyoruz. Son günün hüznünü dağıtabilen, wnekoşlerimin gelişlerini uzun anlatacak değilim. Karadzuk Mursebi’nin getirdiği gülleri kucağıma sığdıramayıp, sonsuz bir sevinç ile neye, nereye koyacağımı bilemeden gezdirdiğimi; nihayetinde, sabah uzun bir yola çıkacağımı, onları yanıma almamam gerektiğini kavrayıp, gül demetinden aldığım güllerden, otelde bize emeği geçenlere takdim ediyorum.


Ve konferans salonundaki son program… Programın sunucusu, Çehumahoe Fatime; Şocencuk Ali Tiyatrosu sanatçısı. Zarafeti ve ustalığıyla göz dolduruyor. Kuraşın Anzor’un yaptığı kısa konuşmadan sonra sözü, DÇB’yi temsilen Nana Lera alıyor. Geldiğimiz için teşekkür ederken, her zaman ve hep beklediklerini iletiyor. Gösteri, Kabardinka Dans Topluluğu’nun dört üyesinin yaptığı work kafe ile başlıyor. Ardından şarkılarıyla ve danslarıyla büyüleyen sanatçılar… Bir daha Kabardinka; kamaları ile tek kişinin yaptığı dev gösteri. Final, wored ile tamamlanırken, worede, sahnede, danslarıyla eşlik eden; bizim gençlik!

31 Temmuz’da başlayıp, 8 Ağustos’ta noktalanan 2024 Nalçik Gençlik Kampı’na emeği geçen, KAFFED yönetiminden Hapaşe Hülya’ya, Zepışe Turhan’a, L’epşıko Öner’e, Mamreş Ömer’e, ve de grup sorumlusu Bırs Ferit’e; fıpso; fıthaju! Sağlıkla, anavatan ve diaspora arasında nice köprüler kurmanız dileğiyle…

Ve Gunes grubu… KAFFED ve DÇB işbirliğiyle düzenlenen kampa katılarak, hayatlarına çok güzel, özel ve anlamlı anlar kattılar. Dilerim, Adığebze’yi öğrenme ve vatana dönük olma isteğiniz, artarak devam eder. Sizleri özleyeceğim.

*Gunes: Hoşa giden, sevilen

Karadzuk İlkay Karaduman Grup sorumlusu


Ahmet Berkuk Akbay: Merhabalar, Nalçik gezisine katılan gençlerden biriyim. Şapsığım ve Thağuşelerdenim. Gezimizin iyi geçtiğini ve çok güzel anlar yaşadığımızı düşünüyorum, çok güzel yerler gezme, çok güzel insanlar tanıma fırsatımız oldu. Kültürümüzü ve geleneklerimizi tanıma açısından çok güzel bir gezi olduğunu düşünüyorum. Yeni arkadaşlıklar, yeni ve eşsiz yerler, kültür ve gelenek açısından aydınlatıcı bir gezi olduğu kanaatindeyim. Orada yaşadıklarım ve anılarımı kesinlikle unutmayacağım ve imkân olursa da yeniden gitmeye çalışacağım.

Цlыпlынэ Aslı Sena Zabun: Öncelikle bu seyahati herhangi bir gezi olarak değil anavatana ziyaret olarak görüyorum. Haliyle deneyimlerimi de bir turist olarak değil de diasporada yaşayan bir kişinin gözüyle aktaracağım.

Şehre geldiğimiz ilk andan itibaren birbirinden uzak kalmış bizler ve yerel halk arasındaki kültürel farkları istemsiz bir şekilde gözlemledim. Her iki taraf da yıllardır başka milletler, kültürler ile beraber yaşadığı için oluşan kültürleşme Xabze’yi ne kadar etkiledi, neleri bugün hâlâ ortak bir biçimde devam ettiriyoruz, özümüzü koruyor muyuz gibi sorulara yanıtlar aradım. Bugün hâlâ kültürümüzü kolektif bir şekilde yaşadığımızı görmek, bu gezinin amacına vardığımızı hissettirdi.

Ailede ilk gidenlerden biri olarak oradaki akrabalarımla uzun zaman sonra yeniden buluşup, Tsipine Aslan’ın ablası Asiyat ile tanışma fırsatına sahip olduğum için çok mutluyum. Bir hafta boyunca seyahat ettiğimiz yerlerde, katıldığımız konferanslarda, anadilin korunması ve geliştirilmesi temalı eğitimlerde bir çevirmen aracılığıyla dinleyici olmak anadili bilmenin gerekliliğini yüzüme bir kez daha vurmuş oldu. Kültürümüze her zamankinden daha fazla bir hassasiyet ve özveri ile yaklaşacağım.

 

“Ah rüzgârın rüzgâr, yağmurun

Yağmur olduğu ve tayların

Gölgesine sığındığı uzak günler

Yahut bulutların el edercesine

Elbruzlar’a süzülüş anları…”

Ahmet Telli

Başta bize bu imkânı tanıyan KAFFED’e, daha sonrasında değerli hocalarımız İlkay Karaduman ve Ferit Domaniç’e teşekkürlerimi sunuyorum.

Ece Şahin: Bu gezi sayesinde kültürümüzü daha iyi öğrendik, belki büyüklerimizin anlattıklarından daha etkili oldu. Kültürümüzü korumak, dili öğrenmek için motivasyon oldu. Farklı şehirlerdeki Çerkes arkadaşlarımızla çok güzel zamanlar geçirdik. Her şeyiyle çok güzel olan bu etkinlikte önce değerli rehberlerimiz Ferit Domaniç ve İlkay Karaduman’a, sonra da KAFFED ve bu etkinlikte görev alan, aracı olan herkese çok teşekkür ederim.

Gupse Bora: KAFFED’in 31 Temmuz-8 Ağustos 2024 tarihlerinde düzenlediği Nalçik Gençlik Yaz Kampı sayesinde 1 Ağustos Anavatana Dönüş Günü’nde anavatanda olmak benim için çok anlamlıydı. Dünya Çerkesleri için birlik ve dayanışmayı ifade eden bu önemli tarihte farklı ülkelerden gelen Adige gençleriyle tanışma fırsatımız oldu. Kamp boyunca KBR Ulusal Müzesi, Sosruko Anıtı ziyareti gibi kültür sanat faaliyetlerinin yanında at binme, “arjen” yapımı gibi fiziksel becerilerimizi ortaya koyduğumuz çok keyifli etkinliklere katıldık. Hamid Savkuev’in resim ve heykellerinin yer aldığı sergiye katılmak ve Madina Saralp Sanat Merkezi’ni Madina Saralp’ın anlatımıyla deneyimlemek kampın beni en çok heyecanlandıran bölümüydü. Uzaktan işlerini takip ettiğim bu çok değerli iki isimle bir araya gelmek bana çok şanslı olduğumu hissettirdi.

Kamp boyunca konakladığımız şehir olan Nalçik biz Adigeler için tarif edilemez güzelliklere sahip elbette. Ancak yabancı bir gözle bakıldığında bile dünya üzerinde herkesin yaşamak, görmek isteyeceği bir yer. Alışık olmadığım bir şekilde temiz havasıyla, gözünü dinlendiren yeşiliyle, göz kamaştıran dağlarından akan berrak sularıyla herkesi kendine hayran bırakıyor. Fırsat buldukça Nalçik sokaklarında yaptığımız yürüyüşlerde içimde beliren “İşte ait olduğum yerdeyim” duygusu bana vatanın ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu hatırlattı.

Nalçik’te olduğumuz süre boyunca tanıştığımız, karşılaştığımız Adigelerin xabze’ye karşı tutumları ile Türkiye’deki gözlemlerimi karşılaştırdığımda farklılıklar olduğunu gördüm. Bu farklardan en büyüğü -benim gözlemleyebildiğim- xabze’nin hayatlarının her alanına yerleşmiş olması. Biz Türkiye’de derneklere veya Adige topluluklarına girdiğimizde davranışlarımıza, konuştuklarımıza dikkat ediyoruz. Bu topluluklardan ayrıldığımızda ise içinde bulunduğumuz toplumun genelinin benimsediği hayat tarzı vb. sebeplerle xabze’ye olan aynı bağlılığı gösteremiyoruz. Halbuki xabze kendine duyduğun saygının dışarı yansımasıdır. Kişi kendine saygı duyduğu her şartta xabze’ye bağlı kalır. Kendi adıma bunu gerçekleştirmek hayatımın en büyük kazanımlarından olacaktır.

Kamp sürecinde yaşadığım tek büyük pişmanlık anadilimi konuşamamaktı. Aynı kültürü, aynı duyguları paylaştığım insanlarla aynı dili konuşamamak bana kendimi çok eksik hissettirdi ve Ankara’ya döner dönmez ilk hedefim dilimi öğrenmek oldu.

Bana kim olduğumu ve nereye ait olduğumu hatırlatan bu kampı düzenleyen, organizasyonunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Halime Ezer: Merhabalar, Şapsığım ve Abreglerdenim. Öncelikle bu fırsatı bize tanıyan, geziyi organize eden KAFFED’e teşekkür ederim. Anavatanı yakından, bire bir görmek, tanımak paha biçilemez bir duyguydu, orada kendimi hiç yabancı hissetmedim, çok iyi ev sahipliği yaptılar. Nalçik gezisi benim için çok verimli geçti, yeni arkadaşlıklar edindim, bilmediğim yeni oyunlar öğrendim ve en önemlisi bire bir yakından gördüm. Orada yaşadıklarımı ve anılarımı hiç unutmayacağım ve gitmek isteyen herkese bu fırsatı değerlendirmeleri için anlatacağım. Tekrar gitme fırsatı olursa da gitmeye çalışacağım.

Nartkan Güzel: Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’ne yaptığımız bu gezi benim için çok anlamlıydı. Hem anavatanımı hem de milletimden insanları görmek çok mutluluk vericiydi. Dilimi öğrenmek için bana büyük bir motivasyon sağladı. Nalçik doğasıyla, nezih, temiz şehir merkeziyle gerçekten çok güzeldi. Özellikle Elbruz’a çıkışımız emsalsiz bir anı olarak aklımda kalacak. Yediğimiz yemekler, lezzeti ve doğallığıyla mükemmeldi. Kafileden birçok insanla tanıştım, yeni arkadaşlıklarım oldu. Kesin bir şekilde 9 gün boyunca her yönüyle keyif aldım.

Bu geziyi düzenleyen herkese teşekkür ederim. Kesinlikle uzun ve yorucu yola rağmen değdi. Bu tür gezilerin her zaman devam etmesi dileğiyle…

Gönebjey Öykü: Merhabalar, benim için unutulmaz bir deneyim olan 2024 Nalçik Yaz Kampı’ndan birazcık bahsetmek istiyorum. Türkiye’nin farklı illerinden gelen büyük bir ekip olarak yola çıktık, yol uzun ama keyifliydi, en zor kısmı gümrükte geçen zamandı (benzer yaş aralıklarında ilk defa tanışan bir ekipteyseniz bu iyi bir şey) ama bu sayede tanışmak için çok zamanımız oldu. Herkes birbirini ilk defa görüyor ama yıllardır tanıyordu sanki, kültürün insanları bu kadar yakın tutmasına çok şaşırmıştık; aynı zevkler, aynı etik, aynı geleneklere sahiptik.

Nalçik’e vardığımızda beni şehir planlaması çok şaşırtmıştı, doğanın içinde bir şehirdi; dağlar, şelaleler, ırmaklar… Kartpostal gibiydi. Elbruz’a da çıktık. Rakım yüksek, karlı, haliyle soğuktu. Tepeye çıkana kadar teleferikte şarkılar söyledik durduk.

Ormanda gördüğümüz atlar ise çok tanıdık hissettirdi, kulakta şelalenin şırıltısı yıllardır esaret altında kalmış gibi patikada özgür koşuşu uzun zamandır içimde olan zincirleri oynattı. Evet dedim, burası kesinlikle orası: Anavatan…

Yemekleri, giyim tarzları, müzikleri yabancı değildi. Gezdiğimiz yerler, oradaki insanlar, yerel halk, akranlarımız, herkes çok anlayışıydı, hepimiz Adigabze bilmese de hepimizle konuşmaya çalıştılar. Seminerlere gelen sunucular her soruya iyisiyle kötüsüyle asıl cevabını verdi. Hocalarımız ise her konuda arkamızdaydı. Adigabzeyle ilgili girişimleri olan akranlarımızla da tanıştık, bu bizi benzer projelerin Türkiye’den de çıkması için motive etti. Türkiye’ye gelir gelmez Adigabze öğrenme çalışmalarına başladık.

Her akşam ceuglar yaptık, bir saniye oturmadık orada, anavatanda birbirimizle bulmuşken belki de son kez aynı insanlarla bulunmayı, bir şeyler paylaşmayı, gülmeyi, ağlamayı her saniyesine kadar kullandık. Kültürümüzü yaşatmaya dört kolla sarıldık. Bizimle aynı zamanda orada olan Ukraynalı arkadaşlarımız da oldu; kültürümüzü, özellikle dans ve müziklerimizi çok sevdiler. Kültürel etkileşimler akranlar arasında daha kolay olsa da her şey için öncelikle barış ortamı olması gerektiğine inanıyoruz.

Orada olduğumuz günler su gibi akıp gitmişti ve gitme vakti gelmişti. Herkes bizi yolculamak için otobüsün önünde hazırdı. Otel çalışanları bile bize veda etmek için oradaydı, gönlümüz buruk, yola çıktık. Ailemizi bırakıp ailemize gidiyorduk, açıkçası en zoru da buydu. Bu kısa sürede o kadar kenetlendik ki birbirimize gözyaşları tutulamadı ama merak etmeyin, sözleştik birbirimizle bir daha görüşmeye. Bu kamp bende özlem, gurur, üzüntü, özgürlük ve en çok da mutluluk hissettirdi. İlk gidişimdi ama son asla değildi. Bir Çerkes olarak insanın ömründe bir kez olsun görmesi gerektiği bir yer olduğunu düşünüyorum. Dilimizi, kültürümüzü koruduğumuz, barış içinde yarınlar dileğiyle…

Ayberk İlhan: 1-8 Ağustos Nalçik Gençlik Kampı’na katılım sağladım. Atalarımın topraklarında, anavatanımda geçirdiğim bu sürede çok şey öğrendim, çok güzel yerler gördüm ve çok iyi insanlarla tanışıp çok eğlendim. Bana bu fırsatı veren KAFFED’e sonsuz teşekkürler.

K’ebişe Metkan Bora: 2024 KAFFED Nalçik Gençlik Yaz Kampı’na katılmak ve anavatanı ziyaret etmek çok eğlenceli ve etkileyiciydi. Anavatandaki Çerkeslerle tanışmak ve oradaki sosyal hayatı deneyimlemek bana çok şey kazandırdı. Çerkes olduğumu her an hissettiğim güzel günler geçirdim. Orada tanıştığım birçok kişiyle bire bir iletişim kuramadığım zamanlarda Çerkesçe bilmememin eksikliğini fazlaca hissettim. Gezi sırasında en güzel bulduğum yer Iуащхьэмахуэ/Elbruz Dağı oldu. Yüksekliği ve iklimine hayran kaldım. Bu güzel anıları kısa zamanda güçlü ve samimi bağlar kurduğum bir grupla paylaşmak da beni ayrıca mutlu etti.

Bize çok güzel deneyimler ve arkadaşlar edinme imkânı sunan herkese teşekkür ediyorum.

Fotoğraflar: Ferit Domaniç


ADİGEY

Anavatanda gençlik programı

8-16 Ağustos tarihleri arasında, ilk 6 günü Maykop’un yaklaşık 35 km dışında bulunan Rufabgo Otel’de, son 2 günü de Maykop şehir merkezinde olmak üzere 8 günlük gençlik programıyla ilgili grup sorumlusu olarak keyifli bir deneyim edindik.

18-21 yaş aralığında farklı coğrafyalardan programa katılmış 100 kişilik gençlik grubunun içinde Türkiye’den sorumluluğumuzda katılan 7 gencimiz de vardı.

Otelde düzenlenen bu programda gençlere Çerkesçe konuşulan bir ortam, Çerkes yemeklerinin de yapıldığı bir mutfak menüsü, Çerkesçe şarkılar dinleyebilecekleri konserler ve kültürümüzden esintiler sunan ekip gösterileri organize edilerek, gençlerin ulusal bilinçlerini artırmak hedeflenmiştir.

Otel programının haricinde Maykop merkezde bulunan Ulusal Müze ve Yewtuk Asiye’nin kişisel müzesini gezmek bize köklü bir geçmişimiz olduğunu ve bununla gurur duymamız gerektiğini hatırlattı.

Programın; gençlerin Çerkesliklerinin farkında olmaları, toplumsal bilincin oluşturulması ve ait olduğu topluma katkıda bulunma isteğinin oluşması adına faydalı olduğuna inanıyorum. Bu tür programlarla farklı coğrafyalarda yaşayan soydaş gençler bir araya geliyor ve gençler arasında uzun süreli dostluklar oluşabiliyor.

Türkiye’den kesin dönüş yapmış olanların Maykop merkezde açmış oldukları kafelerde otururken, yıllar önce anavatana kesin dönüş yapmış olanlarla tanışabileceğiniz gibi hayatını Türkiye’de idame ettirip tatilini geçirmek için anavatana gelmiş olanlarla da sık sık karşılaşırsınız. Sohbetler Çerkesçe ve Türkçe dönmektedir bu kafelerde. Hiç de yabancılık çekmezsiniz Türkiye’den gelmiş bir Çerkes olarak. Üniversite eğitimi için gelen birçok gencimizi duymak, grubumuzdaki gençleri, eğitim hayatlarını anavatanda devam ettirme gibi bir düşünceye de sevk etmektedir.

Bu programın en büyük katkısı; Çerkeslik, anavatan, dil, kültür gibi kavramlar diasporada soyut iken anavatanda bu kavramların görünen, duyulan ve yaşanan olgular olduğu görülerek somutlaştırılması olmuştur.

Şewcen Muhammet Yaşar Arslan

Eğitimci – Grup sorumlusu


J’uda Setenay Çetin: Her ne kadar şehri gezmek için zamanımız kısıtlı olsa da oradaki gençlerle sohbet edip zaman geçirdikçe zaten uzun zamandır oradaymışız gibi hissettik. Biraz dil problemi yaşasak da bir şekilde anlaşmanın yolunu bulup kaynaştık. Türkiye’den gidip oraya yerleşenlerle tanışmak, zaman geçirmek de çok güzeldi, bizi birçok alanda yönlendirdiler. Biz uzun süre dağdaki otelde kalıp orada zaman geçirdik ve ilk gittiğimiz andan itibaren doğaya hayran kaldık. Gerek şelaleleriyle gerek kendine özgü ağaçlarıyla gerekse yıldızlarla dolu gece manzarasıyla büyüleyiciydi. Şehre inince iki tane müze gezme fırsatımız oldu. Müzelerdeki el isçiliği hayranlık uyandırıcıydı ve tarihimizle ilgili daha fazla bilgi edinip tarihin içinden objeleri bizzat görmek duygulandırıcıydı.

Vodah Sıla Çetinkaya: Türkiye’den anavatanı ilk defa KAFFED sayesinde ziyaret etmiş biri olarak orada gördüklerimiz inanılmazdı. Bizi büyük bir sıcakkanlılıkla karşıladılar. Başta düzen farklılıkları ve dil bariyeri nedeniyle paniklesek de misafirperverlikleriyle bu süreci kolayca atlattık. Kültürümüze dair çokça yeni bilgi öğrendim. Bu bilgilerin verilirken görsel unsurlarla ve interaktif şekilde desteklenmesi bizler açısından çok faydalı oldu. Etkinlikler yalnızca bilgi verme amaçlı değil, bunun yanı sıra birçok gösteri, dans ve şarkılar eklenmiş; keyifli bir program oluşturulmuştu. Tüm bunlara ek olarak şehrin muhteşem doğası bizi çok etkiledi. Bulunduğumuz otel, bizlere Rufabgo Dağı ve nehrini bire bir gözlemleme şansı verdi. Etkinliğin ardından Maykop şehrinde birkaç gün gezi ayarlandı. Bu sayede Çerkes kültürünü şehir ortamında gördük ve önemli müzeleri gezme şansı yakaladık. Bu yepyeni tecrübeler edindiğimiz güzel program için hem KAFFED’e hem de anavatandaki hemşerilerimize çok teşekkür etmek istiyorum. Daha çok gencin bu şansı edinmesini dilerim.

Habat Can Çiper: Merhabalar… Habat sülalesindenim. Bu benim anavatana ilk ziyaretimdi ve gideceğimi öğrendiğim zaman çok heyecanlanmıştım. Ankara’dan yola çıktıktan sonra 40 saatlik yolculuk sırasında da bu heyecan hiç sönmedi. Giderken gördüğümüz müthiş manzaralar da heyecanımızı kat kat artırıyordu. Vardıktan sonra otelimizde dinlendik ve soydaşlarımızda tanıştık. Dil eksiği olmasına rağmen bir şekilde tanışabilmiş ve kaynaşabilmiştik. Çok sıcakkanlılardı ve bize her konuda yardımcı oldular. Bu kamp boyunca hem dilimiz hem de kültürümüz hakkında kendime çok şey kattığımı, ayrıca bunlar hakkında bilinç kazandığımı düşünüyorum. Tabii bazı küçük problemler yaşadık. Fakat bunun moral olarak bizi etkilememesi için elimizden gerekeni yaptık. Oteldeki bu dolu dolu kamp programı bittikten sonra arkadaşlarımızla vedalaşıp Maykop’a gittik. Orada geçirdiğimiz 2 günde gerek şehir sokakları gerekse gezdiğimiz müzeler kültürümüzü, tarihimizi daha iyi tanımaya yardımcı oldu. Doğrusunu söylemek gerekirse 2 günde doyamadım diyebilirim. Gördüklerimiz ve yaşadıklarımız bize çok tecrübe kattı. Tanıştığımız soydaşlarımızla edindiğimiz arkadaşlıkları uzaktan da olsa devam ettiriyoruz. Bu gezi sayesinde dil ve dans konusunda kendimi geliştirmekte kesin karar kıldım. İlk dansımı anavatanda oynamak da ayrı keyif vericiydi. Umarım birçok defa daha gidip, oraları ve Kafkasya’yı daha iyi tanıyacağım. Bu kamp bende bu duyguları uyandırmama çok katkı sundu. Bunlar için tüm organizatörlere teşekkür ediyorum. Yeniden görüşmek dileğiyle. Тызэрэлъэгъун!

Yazarın Diğer Yazıları

Джылъ Уджэраджэм И Макъ

МахуэлI Беслъэн и тхылъ «Джылъ уджэраджэм и макъ» фIэщыгъэр иIэу къыдэкIащ. МахуэлI Беслъэн Замир и къуэр Дзэлыкъуэ куейм хыхьэ Къамылыкъуэ къуажэм къыщалъхуащ. Къэбэрдей-Балъкъэр къэрал университетым...

Мыгьэрэ Шlэжь Мафэр Самсун щызэхащэщт

КАФФЕД-м иунашьокlэ Черкес Льэпкьньэкlод ыкlи Хэкур Ягьэбгынэным и Шьыгьо Шlэжь Мафэу Жьоныгьуакlэм и 21-рэр мыгьэ кьалэу Самсун щызэхащэщт. Самсун Черкес Културэ Хасэм ильэlу КАФФЕД-м...

«Пщылl»

2021-рэ илъэсым Барыщ Гювен «Хэдзэкlо Нэшъухэр» ыlоу къыдигъэкlыгъэ Тхылъым джыри зы тхылъыкlэ къыкlэлъыкlуагъ. Ащ ыцlэр «Пщылl» Барыщ Гювен, еджакlохэр пщылlыгъэ е шъхьафитныгъэм якlуачlэ зыфэдэр...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img