Epeydir okumuyordum, gözlerim yakını görmemeye başladığından beri bahanem buydu, oysa bal gibi görüyordu yakını…
Yakını görmesi yetmiyordu, ayrıca hissediyordu… Yakında ne olacak içine doğuyordu, o yüzden okumayı azaltmış, böylece hissiyatının da azalacağına inanmıştı…
Bir gözü mavi diğer gözü yeşildi, zaman zaman mavi ile yeşil yer değiştiriyordu…
Denizde mavi, dağda yeşil…
Kulakları bu değişime uyum sağlasa bile, burnundan kan geldiği olmuştu…
Gözüne kan oturması çok olmuştu, ama ne maviliği ne de yeşilliği kaybolmamıştı…
Dinlerdi sessizce mavinin derinliği ile yeşilin sessizliği arasında kaybolurdu…
Göğsünde bir çift ses kaybolurdu, derin nefes alıp verirken kalbi o sesleri dinlerdi…
Hiç hissetmediği kadar güven duymuştu demek, uyuyabilmişti…
Kalbinin sesini, kulaklarıyla dinlerken çok zorlanmadı…
Ritmi yakaladı, bir davul sesi gibi aksak ritmi duydu, damardan akan kanın sesi dalga sesi gibiydi…
Dolunayda damarda kan kaynıyordu, uyutmuyordu ama kalbin sesi kaybolmuyordu…
Kalbi hiç uyumuyordu; mavi göz, yeşil göz, kapanıyordu gecenin karanlığında üstelik kimse görmeden…
Bir yudum su için gece gözünü açtığında kalbinin sesini duyuyordu, hissediyordu yakını…
Akan kan sıcaktı, denizin tuzu dolunayda kanı aydınlatıyordu…
Sular çekildiğinde kum kanla kaplıydı; mavi göz, yeşil göz kanlı ıslak kumu gördü…