Çerkesler ve siyaset kurumu
Siyaset kurumu insanlık tarihi kadar eskidir. Zira insan toplulukları arasında gerekli ilişkilerin kurulması, geliştirilmesi ve sonuca dair davranış biçimlerini belirlemenin adıdır siyaset. En ilkel çağlardan itibaren, tarih boyunca, toplumlar arasında karşılıklı çıkarlar ve tehlikeler karşısında, diyalog ve diplomasi siyasetin yolu olmuştur.
Devletler, toplumlar ve kurumlar arasında, siyasi diyalog ve diplomatik ilişkilerin bozulması, siyasetin işlevsiz hale gelmesi, silahların ve kaba kuvvetin devreye girmesi ile sonuçlanmaktadır. Sonuçta haklı olan değil güçlü olan galip gelir, haklı taraf haksızlığa maruz kalır ve ezilir. Tarihte ve günümüzde örnekleri çoktur.
Demokratik sistemin sağlıklı işlediği devletlerin ve toplumların yönetiminde siyaset kurumu işlevseldir ve belirleyicidir. Devleti veya toplumu yönetmeye talip olan siyasi partiler veya kurumsal yapılar, programlarında ve vaatlerinde, ülke ve toplum çıkarlarının yanı sıra, demokrasi, kültür ve insan haklarını, dolayısı ile halkının refah ve huzurunu ön planda tutarlar.
Ancak, TC Devleti’nde olduğu gibi demokrasinin ve insan haklarının yeterince gelişmediği ülkelerde, azınlık konumunda yaşayan farklı kültür ve etnik yapıdaki halkların hak ve çıkarları pek önemsenmez. Zira, algılanan ve uygulanan yerleşik demokrasi anlayışına göre seçimle iktidara gelmek, devletin ve ülkenin tüm güç ve kaynaklarını keyfince kullanmak için yeterli ve meşrudur. Yasal zeminler buna göre ayarlanmıştır.
Durum böyle olunca, genelde çıkar gruplarının kontrolünde olan siyasi partilerin tek amacı, seçim bariyerini aşıp iktidarı ele geçirmektir. Dolayısı ile seçim dönemlerinde, özellikle oy potansiyeli olan gruplara ve kurumsal yapılara her türlü tavizi vermeye hazırdırlar. İktidarı bir defa ele geçiren siyasi parti veya grup, devletin güç ve imkanlarını kullanarak, gittikçe daha fazla güçlenir, iktidar sürecini uzattıkça uzatır. Ta ki kendisini taşıyamaz hale gelinceye kadar.
İktidar olamasalar bile, mecliste muhalefet gücünü elde eden siyasi partilerin de bazı avantajları ve gelecek ümitleri vardır. Diğer ufak tefek partiler ise sadece seçim dönemlerinde farklı ideolojilerini duyurmak ve aday listelerini göstermekle yetinirler ve bu amaçla partilerini ayakta tutabilmek için ciddi paralar harcarlar.
Böyle bir ortamda, biz Çerkesler bu ülkenin sakin ve sadık vatandaşları olarak, toplumsal hak ve çıkarlarımız için siyaset kurumu karşısında ne durumdayız ve ne yapabiliriz? Bu kocaman soruyu cevaplamak pek kolay değil. Ama, önce mevcut halimizi maddeler halinde sıralayıp, yapılması gerekenleri ve yapılabilecekleri tespit etmeye çalışalım.
Ne durumdayız?
- Çerkes insanı (Kuzey Kafkasyalılar) yapısal karakterleri itibariyle genelde siyaset kurumunda, özellikle Türkiye’nin siyasi partilerinde yer almaya, çalışmaya yatkın değiller. Zira mevcut siyasi partilerde aktif Çerkes sayısının çok az olduğunu biliyoruz.
- Bu yüzden TBMM’de ve yerel yönetim meclislerinde yer alan Çerkes sayısının da yok denecek kadar az olduğu ortada. Olanlar da tesadüfen veya bürokraside öne çıkan konumları nedeniyle siyasi partiler tarafından transfer edilenlerdir.
- Çerkes yerleşimleri ülke coğrafyasında çok dağınık. Dolayısı ile, genel ve yerel seçimlerde aday gösterme ve seçilme şansı olan yeterli yoğunluğa sahip seçim bölgeleri ve beldeleri mevcut değil.
- Kendi konumları veya imkanları ile mevcut siyasi partilerde yer alıp seçim kazanan hemşerilerimiz, bazı gönüllü davranışlarda bulunmak isteseler de mensubu oldukları siyasi parti ideolojilerinin dışına pek çıkamazlar.
- Çerkes seçmen kitleleri de genelde çıkarları ve inançları gereği taraftarı oldukları, iktidar veya iktidara aday partilerin bağımlı seçmenleridirler.
- Mevcut örgütlü yapılarımız, özellikle federasyonlarımız arasındaki uyuşmazlıklar nedeniyle, toplumun tümüne hitap edecek ve oy potansiyelini kontrol edebilecek bir kurumsal yapımız mevcut değil.
- Bütün bunlara karşın, 10 yıl evvel kurulan ÇDP (Çoğulcu Demokrasi Partisi) Çerkes etnik tabanına hitap eden ve milyonlarla ifade edilen Çerkes oylarına talip olan bir partidir. Ancak, yukarıda açıklanan gerçekler göz önünde tutulursa, genel seçimlerde iktidara talip olmak veya TBMM’ye üye göndermek gibi bir şansı ve iddiası yok. Yerel seçimler için de durum aynı. 10 yıldır bağımsız adaylarla katıldığı seçim sonuçları ve bu sonuçların olumsuz neticeleri ortada. Bu duruma karşın partimizin yönetimi, bağımsız adaylarla da olsa seçimlere katılarak ve bazı çıkışlar yaparak kamuoyu önünde Çerkeslerin görünür olmasına hizmet ettiği görülmektedir. Ancak yapılan çıkışların ve tanıtım çalışmalarının kendi kamuoyumuz dışında genele yansıyan farklı etkisi olduğunu pek zannetmiyorum. Ayrıca, alınan sonuçları ciddi bir oy potansiyelimizin olmadığı algısını ve kendi aramızdaki dağınıklığı yansıtmaktadır.
Ne yapmak lazım?
Ülkede, milyonlarla ifade edilen üçüncü büyük etnik grup olan Çerkeslerin yok sayılmasını, hakkı olan devlet imkanlarından faydalandırılmamasını kabul etmemek lazım. Bunun için mutlaka devletin kaynak ve imkanlarını kullanan siyasi erke siyaseten ulaşmak, içinde yer almak lazım. Siyaset kurumunun bilinen işleyiş tarzı ortada. Etnik siyasi parti üzerinden bunun mümkün olmadığını ve olamayacağını gördük. Farklı bir yol bulmak lazım.
O halde başarmamız gereken, milyonlarla ifade edilen nüfusumuzun barındırdığı oy potansiyelini konsolide ederek ve seçim zamanları, iktidara aday siyasi partiler üzerinden siyasi erkte söz sahibi olmanın bir çaresini bulmak gerekiyor. Uzun yıllardır bunu başaramadığımız için, siyaset kurumu ve ülke yönetiminde ciddiye alınmıyor, yok sayılıyoruz.
Bu durumda yaşadığımız ülkede siyaset kurumunun işleyişine göre, var olan potansiyel gücümüzü kullanmanın yolu ve çaresi, var olan oy potansiyelini kontrol ve konsolide edebilecek örgütlü yapının gerçekleştirilmesidir. Zor da olsa bunu başarabiliriz ve Çerkes halkına anlatabiliriz. Zira ülkenin savunmasında, bürokraside ve bireysel kahramanlıklardaki başarılarla övünüp durmamız işe yaramıyor.
Bu durumu değiştirmek, toplum olarak yeryüzünde varlığımızı sürdürmek istiyorsak, kanaat önderleri, birikimli aktivistler ve kurumsal yapı liderlerinin birlikte ciddi bir DURUM MUHAKEMESİ yapmak üzere, Jineps’in geçen sayısında Yaşar Güven’in yaptığı çağrının desteklenmesinde büyük fayda vardır.