Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni’nde yaptığı konuşmada “Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, maalesef haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı” ifadelerini kullanması, son dönemde Kürtçe üzerindeki baskıları hatırlattı.
Erdoğan’ın açıklamalarının aksine, yaşamın her alanında Kürtçeye dönük tahammülsüzlük devam ediyor. Son 7 ayda Kürtçe uyarı yazılarının silinmesinden konser yasaklarına, şarkılardan ders vermeye en az 22 engel ve yasak yaşandı.
Van, Mardin, Diyarbakır ve Batman başta olmak üzere birçok kentte, yaya geçitlerine yazılan “Pêşî Peya /Önce Yaya” uyarı yazıları silindi. Siirt başta olmak üzere birçok kentte de Kürtçe müzikler eşliğinde halay çekenler ya gözaltına alındı ya da tutuklandı.
Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (MED-DER) Eşbaşkanı Remzi Azizoğlu, Kürtçe yasaklarını ve Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendirirken, “Cumhuriyetten bu yana insanlar dillerinden ötürü ötekileştiriliyor. Erdoğan’ın bu söylemi doğrudur ama Erdoğan hesabına ne geliyorsa onu söylüyor. Bugün söylediklerinin yarın tersini söylüyor. Kürtçe nedeniyle bizleri geçtiğimiz günlerde gözaltına aldılar, tutukladılar. Dil çalışması yapan kurumlarımıza saldırılar oldu. Kürtçe yazılamalar silindi. Kürtçe isimlere izin vermediler” dedi.
Erdoğan’ın sözlerinin inandırıcılığının kalmadığına işaret eden Azizoğlu, “Erdoğan’ın söylemleri doğrudur ama ona kimse inanmıyor artık. Çünkü söyledikleri ve yaptıkları aynı değildir. İsteği gerçekten oysa anadili kabul etsinler. Kürtçe de resmi dil olsun” dedi. (Artı Gerçek)