Değerli okurlarımız,
Ahmet Cevat Benk’in hazırladığı bu araştırma dosyasında; Türkiye’de yaşayan Çerkeslerin yerleşimleri, tarihçeleri, nüfusları, ekonomileri, asimilasyon karşısındaki kayıpları gibi bilgiler paylaşılıyor.
Köyde yaşayan sülaleler başlığı, tek başına halen yaşamakta olan sülaleleri içermemektedir. Köyün kuruluşundan bu yana, tespit edilebilmiş olan bütün sülalelerdir. Yasal düzenlemeler sonucu bir kısım köyler mahalle yapılmıştır. Biz köy olarak ifade etmeye devam ettik.
Sizler de yaşadığınız bölgelerden ya da başka illerden bu konuyla ilgili arşiv bilgilerini ulaştırarak katkıda bulunabilirsiniz.
ahmetcevatbenk@gmail.com
Ordu ili, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndedir. Doğusunda Giresun, batısında Samsun, güneyinde Sivas, güneybatısında Tokat illeri vardır. Doğu Karadeniz otoyolunun üzerinde olup karayolu ulaşımı sorunu bulunmamaktadır. Şehrin Giresun ili ile birlikte kullandığı 19 km mesafede sivil bir havaalanı vardır. Sahil şeridinde bulunduğundan denizyolu ulaşımı da mevcuttur. Doğusundaki Giresun kent merkezine 48 km, batısındaki Samsun iline ise 150 km’dir.
Kent, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, zaman zaman Trabzon Vilayeti’ne bağlı liva, zaman zaman Giresun Sancağı’na bağlı kaza olmuştur. Ordu ve Giresun arasında uzun yıllar süren liva ve il olma mücadelesi geçmiştir. Nihayet 4 Nisan 1921 tarihinde TBMM’de çıkan kanunla Ordu ve Giresun ayrı birer il olmuşlardır.
Ordu ili 1860’lı yılların başında küçük bir yerleşkedir. İsmini, buraya yerleştirilen küçük bir askeri birlikten almıştır.
Bölgede kent statüsünde olan yerleşke Ünye ilçesiydi. İlçe, barındırdığı ticari limanla bölgenin önemli bir şehri olmuş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Trabzon Vilayeti’ne bağlı Canik Sancağı’nın merkezliğini de yapmıştır. Sancağa bağlı dört kaza bulunmaktadır. Bunlar Ünye, Çarşamba, Samsun ve Bafra kazalarıdır.
Ünye ilçesi Çerkes sürgününün yaşandığı dönemde önemli tevzi merkezlerinden birisi olmuştur. Hem Ünye Limanı hem de hemen yakınındaki Vona (Perşembe ilçesi) Limanı’ndan Çerkes sevkıyatı yapılmıştır. Tokat ve Amasya bölgesine iskân edilen Çerkeslerin bir bölümü ile sonradan Biga bölgesine izinsiz gidip yerleşen Çerkesler bu bölgeden denize çıkmışlardır. Yine Trabzon Limanı’ndan çıkan birçok Çerkes muhacir de bu yolu kullanarak sevk olmuştur.
Osmanlı devletinin iskân politikası gereği bu bölgeye çok sayıda Çerkes gelmesine rağmen bölgeye çok az Çerkes iskân edilmiştir. Osmanlı arşivlerindeki kayıtlara göre Ünye bölgesine önce toplu iskân yapılmıştır. İskân şimdiki Ünye Çimento Fabrikası’nın bulunduğu bölgeye yapılmıştır. Bölgede sıtmaya bağlı yoğun ölümlerin yaşanmasından sonra yüksek yerlere ve kurulu köylerdeki Hazine-i Hassa arazilerine yerleştirilmişlerdir. Bölgeye yapılan iskânların tamamı 1859’da başlayan genel sürgünün öncesindedir.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Osmanlı’nın ilk defa nüfusunun büyük bölümü Türk ve Müslüman toprakları olan Kırım’ı kaybetmesinden sonra yapılan Küçük Kaynarca Antlaşması, Rusların bölgedeki mutlak hâkimiyetini sağlamıştı. Ruslar 1800’lü yılların ilk çeyreğinde doğu bölgesinde yaşayan Kabardey Çerkeslerini Kuban bölgesine göçe zorlamıştı. Halkı çarlığa tabi olmaya zorlayan Ruslar, Çerkeslerin bunu kabul etmemesi üzerine, Kuban tarafına sürgün etmeye başlamış, sürgünler sırasında bazı gruplar kaçarak Anapa’daki Osmanlı paşasına başvurarak Osmanlı’ya sığınma talep etmişlerdir. Bu gruplara Rusların Ubıh, Sohum ve Şapsığ bölgesinde kurmaya başladığı garnizonların yerlerinde yaşayan yerli halkın göçe zorlanması eklenince Anapa Limanı’nda 400 hanelik bir göçmen birikimi olmuştu. Buradan Canik Sancağı’na sevk edilen göçmenleri Osmanlı devleti uygun yerlere iskân etmişti (1828).
İskân yapılan kişilerin büyük bölümü Canik Sancağı’na, sancağın Ünye ve Çarşamba bölümüne yerleştirilmişlerdi. Aynı nedenlere bağlı olarak gelen diğer Doğu Adige Bölgesi (Kabardey) Çerkesleri Samsun’un Ayvacık ve Vezirköprü ilçelerine, grubun Ubıh ve Şapsığ olan bölümü de Kastamonu vilayetine bağlı Sinop ve Gerze bölgelerine yerleştirilmişlerdi. Ünye bölgesine yerleştirilen Çerkesler, Vona (Şimdiki Perşembe ilçesi) Aziziye adıyla kurulan yerleşkeye (Çaka), bir bölümü şimdiki Fatsa ilçesinin Bolaman kasabasının (Eski) hemen yakınındaki Bozdoğan, Gölbaşı (Şimdiki Çerkezler Mah.) ve Medreseönü köylerine iskân edilmişlerdir.
Ayrıca Rusların kıyı boyunda tahkimleri sırasında Abaza ailelerden de bölgeye gelenler olmuştur. Bu ailelerin torunlarına yer değiştirmeleri ve iç göçler nedeniyle ulaşılamamıştır. Ünye-Fatsa bölgesinde sadece Yenicuma Mahallesi’nde yaşayanlardan Abaza olduklarını beyan edenler olmuştur. Bölgede yaşanan demografik değişimler nedeniyle birçok Çerkesin yaşadığı köylerde şu anda 3-5 hane kadar kalmıştır. Bu şekilde Ünye’de oldukça fazla mahalle bulunmaktadır. Bunlara İkizce Çamoluk, Tekkiraz (Abaza), Ağıdere, Sarıcaerik, Tepeköyü ve Çataltepe mahallelerini örnek gösterebiliriz. Fatsa ilçesinde Kabakdağı Köyü’nde de Çerkes olduğunu beyan edenler olmuştur.
Ordu ilinin büyükşehir olması nedeniyle köyler mahalle statüsüne dönüştürülmüştür. Çerkesler arasında “Kırk Gelin Çeşmesi” olarak efsanelendirilen çeşme, Çerkesler Küme Evleri adıyla anılan eski Gölbaşı Köyü, şimdiki Çerkesler Mahallesi’ne 300 metre mesafededir. Çeşmenin olduğu yerde su oluğu bulunduğuna, bölgeye iskân edilen Çerkes kadınların bu suyun başında yerli halk tarafından saldırıya uğradığına, 25 civarında Çerkes kadının yaşamını yitirdiğine ilişkin anlatının öznesi, kaynak kişi olan Janset Nine’nin (takma isim) akrabalarına sorulmuş, ancak Janset Nine’nin yaşı, bölgeye yapılan iskân tarihi ile akrabalarının anlatımları birlikte değerlendirildiğinde anlatı doğrulanamamıştır. Söz konusu suyun başında böyle bir olayın yaşanabileceği muhtemel olmakla birlikte, bu olayın Çerkeslerle ilgili olduğuna dair herhangi bir ipucu yoktur. Ayrıca bölgenin demografik yapısına bakıldığında, yapının sık sık değişmesi (Ermeni ve Rumların gitmesi) Çerkesleri bölgede en eski halk haline getirmiştir. Bu nedene bağlı olarak bölgedeki Çerkesler dilsel ve kültürel asimilasyona uğramış olsalar bile kendilerini her türlü platformda gururla Çerkes olarak ifade etmektedirler. İşyeri olanlar işyerlerine Çerkes ismini koymakta, mezarlarının başlıklarına mutlaka Çerkes yazmaktadırlar. Geçmişte yerli halk tarafından katledilmiş olsalardı, kimliklerini gizlemek zorunda kalırlardı. Bu durum da anlatıyı şüpheli hale getirmektedir. Anlatıda geçen Bolaman beyleri devlet görevlisidir ve Çerkeslerle yaşanmış bir sorunları gözlenmemektedir. Ayrıca Çerkesler, Bolamanlılar tarafından da itibarlı halk olarak görülmektedir. İlçedeki yerel yönetim de aynı şekilde Çerkeslere itibarlı halk olarak bakmaktadır. Bu duruma gösterge olarak ilçeye yakın mesafede olan, bugünlerde “Çerkezler Küme Evleri Mahallesi” olarak adlandırılan mahallenin gidiş yolunda anayoldan ayrılan bölümdeki otobüs durağına büyük harflerle ‘Çerkezler yol sapağı’ yazılmış, mahalleye Çerkesler Mahallesi adı verilmiş, ayrıca yerel yönetim, Fatsa’nın Samsun yolu çıkışına yakın yüksek bir bölgeye yapmış olduğu mesireye “Çerkesler Tepesi Mesire Alanı” adını vermiştir.
Bölgenin arazi yapısının kısıtlı olması, tarım alanlarının bulunmaması bölgeden hem iskân sırasında hem iskândan sonra göçe neden olmuştur. Örneğin iskândan hemen sonra bölgeden ayrılan bir grup Çerkes, izinsiz iskânsız Çanakkale’nin Biga bölgesine gitmiştir (Bknz: BOA.MLV.YB-724-20 /H-06-051283-Ünye Sancağı’na iskân edildikleri halde izinsiz olarak Biga Sancağı’na giden 10 hane Çerkes hk.). Ayrıca kalan Çerkeslerin büyük bir bölümü de yayılan sıtma hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Sonuçta Fatsa bölgesinde kalan Bozdoğan, Çerkezler Küme Evleri (Eski Gölbaşı) ve Medreseönü mahallelerinin her birinde 10-15’er civarında hane kalmıştır. Bu köylerdeki nüfus yaz aylarıyla özel günlerde artmaktadır.
Bölgeye iskânın üzerinden uzun zaman geçmiş olması nedeniyle Çerkesler dilsel ve kültürel asimilasyona uğramışlardır. Anadilini bilen hiç kimse kalmamıştır. Evine misafir olduğumuz 80 yaşındaki teyze, 3-4 civarında Adıgabze sözcük söyleyebilmiştir. Bölgeye yerleşen Çerkesler boylarını ve sülalelerini genel olarak bilmemektedirler. Ailelerin bir bölümü kendilerini Ubıh, bir bölümü ise Şapsığ olarak nitelemektedir. Bir aile ise Çüpe sülalesinden olduklarını ifade etmektedir. İskân edilenlerin çıkış merkezlerinin Anapa olması, ailelerin iddiaları ile örtüşmektedir (Bknz: BOA.A.MKT.YB-521-17/Nejla Günay Canik ve Göç).
Bölgedeki idari yapının sık sık değişmesi Osmanlı arşivlerindeki kayıtlara ulaşımı zorlaştırmıştır. Elde edilebilen belgeler ise Ordu bölgesindeki Çerkeslerin iskânlarının 1820’li yılların sonuna denk geldiğini göstermektedir. Örneğin Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün Osmanlı bölümünde kayıtlı bir belgede, Miladi 1855 yılında Çerkes muhacirlerinden Hafız Ahmet Efendi’nin Fatsa Kazası Mukayyitliği’ne atanmasından bahsetmektedir. Görev şu andaki Kaymakamlık Özel Kalem Müdürlüğü seviyesindedir. Böyle bir görev minimum 20-25 yaş ve iyi derecede Osmanlı Türkçesi bilmeyi gerektirir. Bahsi geçen kişinin Osmanlı doğumlu olduğu da düşünüldüğünde belge iskân tarihi konusunda ipucu vermektedir [Bknz: A)MKT..UM.. YB:258-13/H-22-02-1273]. Yine Fatsa kasabasından Çerkes muhaciri Ahmet’ten fazla vergi alındığına ilişkin belgedeki tarih, Hicri 1265, Miladi 1848 yılına denk gelmektedir [Bknz: A) MKT.YB:223-1 /H-20-10-1265]. Arşiv belgelerinde Ordu’nun şimdiki Çamaş kazasına da Çerkes iskân edildiği görülmektedir (Bknz: MVL.YB:708-137/H-19-05-1282-Çerkes muhacirlerinden Çamaş kazasına iskân edilen Şaguc Mustafa Ağa’nın paralarının çalındığına dair meclis mazbatası). Yine 93 Harbi’nden sonra (1878) Gürcü iskânı yapıldığı anlaşılan Ünye’ye bağlı Göbü Köyü’ne de daha önceden Çerkes iskânı yapıldığı, köyde Abaza ve Ubıhların yaşadığı, bir Abaza ile Ubıhın arazi anlaşmazlığının bulunduğu, bu durumun şikâyet edildiği Osmanlı arşiv kaynaklarında bulunmaktadır [Bknz: A) MKT.UM..YB:792-80/ H-27-021281]. Ünye, Fatsa ve Çamaş ilçelerinin dışında Ordu il merkezine bağlı Kestane ve Osmaniye köylerinde de kendilerini Çerkes olarak ifade eden bireyler olmuştur. Ordu iline bağlı Uluğbey ilçesine de Çerkes iskânı yapıldığı, ilçe merkezinde tarım ürünleri satan Çerkezoğlu Tarım adlı işletmenin sahibinin ifadesi ile Trabzon Vilayet Salnameleri kayıtlarında iskân edilen Çerkes sayısı 150 olarak gösterilmesinden anlaşılmaktadır (Bknz: T.S-4.cilt shf-95-153-173-199-207-nın209-211-213).
Bölgede yapılan diğer bir araştırma sırasında Ünye ilçesi Döşemedibi Mahallesi’nde görüştüğümüz, bir önceki dönem mahalle muhtarı olduğunu ifade eden kişi, kendisinin Ubıh, eşinin Abaza olduğunu ifade etmiştir. Eşinin hangi bölgenin Abazası olduğunu sorduğumuzda ise Uluğbey ilçesinin Kumlukabataş Köyü’nün (Eski) Çokdeğirmen Mahallesi’nden olduğunu ifade etmiştir.
Diğer bir araştırma sırasında Ordu ili Gölköy ilçesine bağlı Akçalı Köyü’nde yaşayanların da kendilerini Abaza olarak ifade ettikleri ancak sülale isimlerini bilmedikleri anlaşılmıştır. Köyde yaşayan Abaza hane sayısı 20’dir (Köy muhtarının beyanı). Yerleşkenin 1828 döneminde kurulduğu anlaşılmaktadır.
Başka bir araştırmada Ordu-Sivas Karayolu 12. km üzerinde kurulu Altınordu Belediyesi sınırları içinde bulunan Dedeli Köyü’nün bir sokağı da Çerkezler Sokağı olarak adlandırılmıştır (Yeni Mahalle). Köy muhtarı Göksel Akyürek ile yapılan görüşmede sokakta oturanların Çerkes oldukları, bu ailelerin yerleşmelerinin çok eski olup tarihçesinin bilinmediği açıklanmıştır.
Bölgeye yapılan iskânlar Osmanlı arşivlerinde ‘Canik Sancağı’na İskânlar’ adıyla yer almaktadır.
Ünye ilçesi
Günpınarı Köyü
Köy (Mahalle) bağlı olduğu Ünye ilçesine 14 km mesafede, güney yönündedir. 10 hane civarında Çerkes kalmıştır. Köy nüfusuna kayıtlı bireylerin birçoğu büyükşehirlerde yaşamaktadır. Birkaç hane hayvancılık yapan aile vardır. Diğer aileler köyü yazlık olarak kullanmaktadır.
Dil ve kültür
Köyde anadilini bilen hiç kimse kalmamıştır. Düğünler salonlarda yerel enstrümanlarla yapılır. Yabancı evlilik oranı %30’dur.
Köyde yaşayan sülaleler
Guj, Hatsıku’.
Ünye ilçesi
Döşemedibi Köyü
Köy (Mahalle) bağlı bulunduğu Ünye ilçesine 3 km mesafededir. Mahallede 100 hane civarında Çerkes aile yaşamaktadır.
Köyde yaşayan sülaleler
Çüpe, Uşe, Wezden, Koblı, Rupe, Şheplı, Guj.
Perşembe ilçesi
Çaka (Aziziye) Köyü
Köy (Mahalle) ilçe merkezine yaklaşık 4 km batı yönündedir. Eski Fatsa yolu üzerindedir. Köy Büyükşehir Yasası gereği mahalleye dönüştükten sonra göç almış ve büyümüştür. Kaç hane Çerkes yaşadığı tespit edilememiştir.
Fatsa ilçesi
Çerkezler (Küme Evleri) Mahallesi (Gölbaşı)
Bolaman kasabasına 2 km güneybatı yönünde, Fatsa ilçe merkezine 4 km güneydoğu yönündedir. Anayola 500 metre mesafededir. Yaklaşık 10 hane yaşamaktadır. Yaşayanlar Ubıh boyundan olduklarını ifade etmekte, sülale adlarını genel olarak bilmemektedirler. Sadece bir hane Çüpe olduğunu söylemektedir.
Anadilini bilen yoktur. Düğünler yerel usullerle yapılır. Yabancı evlilik oranı %50 civarındadır.a
Fatsa ilçesi
Bozdoğan Mahallesi
İlçe merkezine 8 km güneydoğu yönündedir. Bolaman kasabasına 4 km mesafede, güney yönündedir. Mahallede 15 civarında hane yaşamaktadır. Anadilini bilen yoktur. Sülale adlarını ifade edememekte, sadece Şapsığ olduklarını bilmektedirler.