MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de DEM Partililere uzattığı el ve ardından Abdullah Öcalan ile ilgili çıkışından sonra Kürt meselesinin çözümü için başlatılan girişimler sürüyor.
28 Aralık 2024’te İmralı’ya giden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in yer aldığı İmralı heyeti 3 Ocak’ta ilk olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP’yi ziyaret etti. Ardından 6 Ocak’ta sırasıyla Gelecek Partisi, AKP, Saadet Partisi ile görüşen heyet, 7 Ocak’ta CHP, DEVA Partisi ve Yeniden Refah Partisi heyetleri ile bir araya geldi.
İmralı heyeti 22 Ocak’ta ikinci kez Öcalan ile görüştü ve 23 Ocak’ta yazılı bir açıklama yayımladı. Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmalarının devam ettiğini belirten heyet, “Bu süreç herkesi, hepimizi birlikte ve özgürce yaşatacaktır. Bunun gerçekleşmesi umuduyla tüm toplumsal kesimlerin kıymetli katkılarını bekliyoruz” dedi. Açıklamada, Öcalan’ın Bolu’da yaşanan yangında hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifa dileğini dile getirdiği belirtildi.
Heyetin, siyasi partilerle yapılan görüşmelerle ilgili Öcalan’a bilgi verdiği belirtilen açıklamada, temasların devam edeceği vurgulandı.
Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapıp yapmayacağının şubat ayı içinde, muhtemel bir üçüncü görüşmede belli olması bekleniyor.
Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları İmralı görüşmesiyle ilgili şu açıklamayı yaptı: “22 Ocak tarihindeki görüşmede Sayın Öcalan, mevcut sorunların ancak demokratik hukuk yoluyla kökten çözümünün mümkün olduğunu önemle vurgulamış. Sayın Öcalan’ın şu hususların önemle altını çizdiğini ifade etmeliyim; sürekli beka kaygısı üreterek, işçi ve emekçinin alın terini güvenlik politikalarına harcandığı, yoksulluğun derinleştirildiği, hukuksuzlukların sıradanlaştığı, sömürünün yaygınlaştığı, kadın ve çocuk düşmanlığının arttığı bu kısırdöngüden çıkmanın yol haritasını sunmaya hazır olduğunu ifade etmiş, Türkiye’nin bütün bu prangalardan kurtulmasının zeminini oluşturmaya hazır olduğunu güçlü bir şekilde dile getirmiş. Evet, biz de diyoruz ki tarihin bu önemli kırılma dönemlerinde Türkiye tüm prangalarını atmalı, yüzyıllık ezberden ve kısırdöngüden kurtulmalıdır.”