Eskişehir’de düzenlenen barış konulu panelde konuşan HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının önemli olduğunu belirtti
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), “Barışı İnşa Etmek” başlıklı bir panel düzenledi.
HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, tarihçi Ayşe Hür ile Çerkes aktivist Kuban Kural’ın konuşmacı olduğu panel, Eskişehir Özdilek Sanat Merkezi’nde 1 Şubat’ta gerçekleştirildi.
“Muhatap Abdullah Öcalan dedik”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Meral Danış Beştaş, Abdullah Öcalan’ın 1999’dan bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutsak olduğuna işaret ederek, “Sayın Abdullah Öcalan 1993’te ilk Turgut Özal döneminde barış fikirlerini ifade etti ve o günden bugüne ateşkese çağırıyor. Ne zaman konuşsa barış, demokratik dönüşüm ve çözüm konusunda konuşuyor. Barış savunusu yapan bir siyasi aktör. Bu siyasi aktöre yaklaşım ne oldu? Tabii ki en vahim uygulamalar İmralı Cezaevi’nde uygulanıyor. Buna rağmen barışı savunuyor, bu çatışmalı sürecin kimseye faydası olmayacağını savunuyor” diye konuştu.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının önemli olduğunu belirten Beştaş, “Biz hep şunu dedik; tecrit var. Kendisi de (Bahçeli) zaten tecridin olduğunu kabule etti. ‘Muhatap Abdullah Öcalan’ dedik, bunu da kabul etti, onunla çözülebileceğini de kabul etti. Bu realiteyi sahiplenerek, destekleyerek, çalışarak ve mücadele ederek devam ettirebiliriz” ifadelerini kullandı.
“Şeffaflığı zorlamamız gerekiyor“
Devletin “acelesi” olduğunu belirten Kuban Kural, “Silahlar bırakılsın, oldu-bitti, mesele çözülsün istiyor. Fakat ancak milliyetçi perspektifler meseleyi böyle çözer. Bunun çözümü demokrasiye, özgürlüğe, Kürt halkı başta olmak üzere diğer halklara, işçilere ve kadınlara pek bir şey vaat etmez. Türkiye’nin batısında biz üzerimize düşeni yapamadığımız için son 10 yılı yaşadık. Üzerimize düşeni yapamadığımız için kayyımlar bugün gündemimizde. ‘Biz buradayız, siz verdiğiniz sözlerin arkasında durmak zorundasınız, böyle çözüm olmaz’ diyebilecek toplumsal hareketi inşa etmemiz gerekiyor” dedi.
HDK dışında diğer sivil toplum örgütlerinin de barışa yönelik çalışmalar yapması gerektiğini vurgulayan Kural, “Şeffaflığı zorlamamız gerekiyor, devletin şeffaf olmasını. Militarist ve milliyetçi, ulusalcı bir devletten iktidarda kim olursa olsun şeffaflık toplumsal baskı olmadan ortaya çıkan bir şey değil” diye konuştu.
“Telaşla yola çıkıldığı için henüz ortada gerçekten bir şey yok”
Ortadoğu’daki değişim sürecine değinen Ayşe Hür ise “İktidarın bu süreci başlatmasının nedeni de Ortadoğu’daki, özellikle Suriye’deki gelişmeler. Amerika’nın Rojava yönetimini tanıyacağı endişesi ya da Kürt merkezli bir enstitüye onay verecek korkusuyla, ‘Aceleyle bizim Kürtleri kaptırmayalım bu projeye’ diye telaşla yola çıkıldığı için henüz ortada gerçekten bir şey yok” dedi.
2013-2015 sürecinde kimi olumlu adımların atıldığını söyleyen Hür, “Tarihçi olarak gayet iyi biliyorum; Türkler barış yapmayı bilmezler, Türkler pazarlık yapmayı bilmezler, uzlaşmayı bilmezler, bu tarihsel bir genetiği olmuş yani. İttihat Terakki zihniyetiyle birlikte artık kesinlikle uzlaşma değil, kendi koz kimliği diye tarif ettiği bir yere çekilme, o da Türklük diye tanımlanmıştır. O hattın dışında kalan herkesi ezme, imha etme, yok etme, inkâr etme gibi bir siyaseti benimsemiştir. Araplara, Arnavutlara, Ermenilere bu şekilde yaklaşılmıştır” ifadelerini kullandı.