Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı



Önümüzdeki birkaç sayıda Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarını, neler yaptıklarını elimizden geldiğince sizlerle paylaşmayı düşündük. İlk sohbetimize Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı (TSÇV) ile başlıyoruz. Vakfın genel müdürü Nigar Evgin sorularımızı yanıtladı.



Şamba Gunda Demiröz


Nigar Evgin

-Kendinizi ve sivil toplum serüveninizi kısaca bize anlatır mısınız?

-Sankt Georg Avusturya Lisesi Ticaret Bölümü’nü bitirdikten sonra üniversite eğitimimi Viyana Ekonomi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde tamamladım. 2003 yılına kadar otelcilik ve yiyecek-içecek sektöründe çalıştım. Şubat 2003’te Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nda vakıf müdürü olarak göreve başladım. 2009 yılında ise idari işlerden sorumlu direktör olarak atandım. 2012 yılından beri vakıf ve vakfa bağlı işletmelerden sorumlu genel direktör olarak görevime devam ediyorum. Bununla beraber vakfa bağlı Aile Danışma Merkezi, Özel Eğitim Rehabilitasyon Merkezi ve Özel Metin Sabancı Özel Eğitim Okulları’nın kurucu temsilciliğini yürütüyorum. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nı, Dünya Serebral Palsi İnisiyatifi’nde temsil ediyorum. 2013 yılından beri Dünya Mobil Kongresi’nde tek jüri üyesi olarak görev alıyorum. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı’nda denetim kurulu üyesi, Türkiye Özel Okullar Derneği’nde yönetim kurulu üyesi ve International Cerebral Palsy Society’de yönetim kurulu üyesi olarak Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nı temsil ediyorum. İyi derecede İngilizce ve Almanca biliyorum.

-Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’nın (TSÇV) hikâyesini başlangıçtan bugüne anlatabilir misiniz?

-İlk etapta Serebral Palsiden (cerebral palsy – CP) bahsetmek isterim. Serebral Palsi, gelişimini tamamlamamış beynin doğum öncesi, doğum sırası veya doğum sonrası dönemde hasar görmesiyle oluşan, bebeklik ve çocukluk döneminde en sık rastlanan fiziksel engellilik durumudur. Dünya genelinde 17 milyon kişi Serebral Palsi ile yaşamaktadır. Türkiye’de her yıl 6 binden fazla bebek Serebral Palsi tanısı almaktadır.

TSÇV, 50 yılı aşkın süredir kamu yararına faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşudur. Türkiye’de vergi muafiyeti ve izin olmadan yardım toplama hakkı olan sayılı sivil toplum kuruluşlarından bir tanesiyiz. Önceliğimiz; serebral palsi tanısı almış veya henüz tanılanmamış riskli bebeklere, çocuklara, gençlere ve erişkinlere birçok hizmet sağlayarak toplum hayatına kazandırılmalarını sağlamaktır. TSÇV olarak çalışmalarımızı Ataşehir’de bulunan kampüsümüzde yürütüyoruz. Kampüsümüz 35 dönümlük bir arazi üzerine kurulu ve 17 bin 500 metrekarelik kapalı alanı vardır. Doğum anından itibaren ileri yaşlara kadar ailelere; kurumumuza başvurdukları takdirde bütüncül ve kesintisiz hizmet alabilme imkânı sağlıyoruz.

Kampüsümüzde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak çalışmalarımızı sürdürdüğümüz iki tane rehabilitasyon merkezimiz bulunuyor. Ayrıca engelli çocukların toplum hayatına kazandırılmasını hedefleyen Türkiye’nin ilk ve tek özel eğitim okulu, Özel Metin Sabancı Özel Eğitim Okulları mevcut. Okulumuzda 3 yaşından itibaren olacak şekilde anaokulundan sekizinci sınıfın sonuna kadar eğitim-öğretim hizmeti veriyoruz.

Serebral Palsi tanısına ek olarak hafif, orta veya ağır düzeyde zihinsel engel teşhisi almış çocukları kabul ediyoruz. Hedefimiz; öğrencilerimizi kaynaştırma eğitimine yetiştirmek, orta ve ağır düzeyde zihinsel engeli olan öğrencilerimizin ise bağımsızlaşmalarını sağlamak. Ayrıca kampüsümüzde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı yatılı bakım merkezi de bulunuyor. Bu birim bakanlık tarafından yönetiliyor ve devlet koruması altına alınmış 0-20 yaş arası 70 çocuk ve gencimiz yaşıyor.

-Bilmeyenler için sivil toplum ne demek açıklar mısınız?

-Bence sivil toplum, toplumun kendi ihtiyaçlarına, sorunlarına ya da hedeflerine sahip çıkma biçimidir. Devletin ve özel sektörün dışında kalan ama onlarla gerektiğinde işbirliği yapabilen; gönüllülük, dayanışma ve katılım esasına dayanan bir alan.

Yani insanlar bir araya geliyorlar ve “Bu konuda bir şey yapılmalı” diyerek harekete geçiyorlar. Konu ne olursa olsun, temelinde bir ortak iyilik düşüncesi var.

Sivil toplum örgütleri de bu çabanın organizasyonel hali diyebiliriz. Dernekler, vakıflar, platformlar, inisiyatifler… Hepsi aslında bu gönüllü hareketin birer yansıması.

Kısacası sivil toplumun sosyal sorunlara sürdürülebilir çözümler bulunması açısından da çok değerli olduğunu düşünüyorum.

-TSÇV’de çalışan olmak dışında nasıl yer alınabilir? Gönüllülük mümkün mü? Ne şekilde?

-Bunun için birkaç yol var. Bir tanesi yardımseverlik koşuları diyebiliriz. Yardımseverlik koşuları sivil toplum kuruluşları için en etkili kaynak geliştirme metotlarından biridir. Vakıf olarak tüm imkânlarımızla engelli bireylerin yanında olurken finansal sürdürülebilirliğini ise Adım Adım Derneği’nin düzenlediği yardımseverlik koşusunda kampanyamızı destekleyen, bizimle birlikte engelli bireylerin ihtiyaçlarına dikkat çeken kurumsal ve bireysel bağışçılar ile sağlıyoruz.

Maratonu yardımseverlik koşusuna dönüştüren kısımda ise gönüllüler, maratonlara katılmadan önce Adım Adım – İyilik Peşinde Koş platformunda bir profil oluşturarak kampanya başlatır ve sosyal çevrelerine hangi amaçla koştuklarını anlatırlar; yani destekledikleri STK’ların projelerine atıfta bulunarak bir bağış çağrısında bulunurlar. Bu bağış çağrısı ile hem sosyal çevrelerinin sivil toplum kuruluşlarına maddi olarak destek vermesini sağlarlar hem de STK’lar için bir nevi gönüllü elçilik yapmış olurlar. Bağışın yanı sıra sosyal çevrelerinde konuyla ilgili farkındalık yaratarak, toplumsal bir sorunun çözümüne katkıda bulunmuş olurlar.

Tüm bu gönüllü elçilik sürecini bireysel olduğu gibi kurumsal olarak da yapmak mümkün. Kurumsal olarak yardımseverlik koşusu yapmak için maraton kaydını tamamladıktan sonra Adım Adım – İyilik Peşinde Koş platformunda bir kurumsal koşu takımı oluşturmak yeterli. Kurumunuzda yardımseverlik koşusuna katılacak olanlar kampanyalarını oluştururken hangi kurumsal koşu takımı adı altında koşacaklarını da seçebiliyorlar.

Geçen sene olduğu gibi bu sene de Türkiye İş Bankası 47. İstanbul Maratonu’nda iyilik adımlarımızı engelli çocuklarımız için atıyor olacağız.

Ayrıca farkındalık çalışmalarımıza da destek olunması bizim açımızdan çok kıymetli. Her yıl 6 Ekim’de tüm dünyada “Dünya Serebral Palsi Günü”ne yönelik pek çok önemli proje hayata geçiriliyor. Dünyada 100 ülkede, 450’den fazla sivil toplum kuruluşu ve gönüllülerin destekleriyle serebral palsinin rengi olan “yeşil” ile farklı etkinlikler ve farkındalık çalışmalarla birlikte Dünya Serebral Palsi Günü kapsamında hep birlikte hareket ederek toplumda bu engellilik durumu ile ilgili farkındalık oluşturuyoruz. Gelişmeyi ve büyümeyi anlatan yeşil renk teması ile farkındalık kampanyamız için harekete geçiyoruz. “Farkındalık Yaratmak İçin #MilyonlarcaNedenVar” sloganıyla “Yeşil ışık yak”, “Logonu yeşil yap” ve “Yeşil giy” diyerek tüm kamuoyuna çağrıda bulunuyoruz.

Serebral Palsi farkındalığının bir parçası olmak isteyen kurumlar yeşil renk ile binalarını ışıklandırabilir, logolarını 6 Ekim’e özel yeşil renge dönüştürebilir ve çalışanlarının bu güne özel yeşil renk giyinmelerini teşvik edebilir. Bireyler ise yeşil renk kıyafetler ya da yeşil aksesuarlarla bu farkındalık hareketine destek olabilir. Bu desteklerin sosyal medyada #MilyonlarcaNedenVar ve #dünyacpgünü hashtag’leri kullanılarak paylaşılmasıyla bu farkındalığın daha geniş kitlelere ulaşmasına katkı sağlamak mümkün olacaktır.

-Gönüllülük ne demek, anlatabilir misiniz?

-Aslında bu kelimenin anlamı için birçok şey söylenebilir. Gönüllülük dediğimiz şey, resmi protokollere, zorunlu kurallara sığmaz. Tamamen içten gelen bir istektir, bir dürtüdür. Kalpten gelmesi gerekir. Toplumsal olarak farkındalık yaratmak ve akabinde duyarlılık oluşturabilmek gerekir. Sonrasında zaten yapmalıyım demekten ziyade kişide içten gelen bir istek ortaya çıkar.

-Bağışçı tanımlamasını yapar mısınız? Kime denir ve bağışçınız TSÇV için neler yapabilir? Yöntemleri nedir?

-Bağışçı, sadece maddi destek sağlayan biri değildir; aslında bir fikre, bir değere, bir değişim hayaline ortak olan kişidir. Yani “Bu mesele beni ilgilendiriyor” diyen ve elindeki imkânlarla bu meseleye katkıda bulunmak isteyen birey…

Elbette çoğu zaman bağış deyince akla ilk olarak maddi katkı gelir ama aslında bağışçılık çok daha geniş bir kavram. Vaktini bağışlayan da var, bilgisini, emeğini, ağına ulaşımını… Her biri bir bağış türü aslında.

Bir bağışçıyı değerli kılan şey, katkısının miktarı değil; niyeti ve sürdürülebilirliği. O kişi, bir problemin çözümüne dahil olmayı seçmiş oluyor. Yani bir nevi çözüm ortağı haline geliyor.

Kısacası bağışçı, bir projeye değil, bir umuda yatırım yapan kişidir. Sivil toplumun ayakta kalabilmesi için de onların varlığı gerçekten çok kıymetli.

Vakfımıza destek olmanın pek çok yolu var. Birkaçını şöyle aktarabiliriz:

Dileyenler www.tscv.org.tr adresinden bağış sayfasına girerek tek seferlik ya da düzenli bağışçımız olabilir.

www.hayalleredokun.com adresinden anahtarlıklar, termos mug’lar, bardak altlıkları, yastık kılıfları, bez çanta ve cüzdanlar, magnet ürünleri gibi hediyelik eşya alışverişi yaparak çocuklarımızın eğitim ve tedavileri için bağış yapılabilir.

Özel günlerde kullanmak üzere şık tasarımlı nikâh davetiyeleri, nikâh ve yenidoğan magnetleri gibi alternatiflerden sipariş vererek serebral palsili çocuklara destek olabilirler.

Tüm operatörlerden “DESTEK” yazarak 8728’e gönderdiğiniz her SMS ile vakfımıza 50 TL bağış yapılabilir.

Ve tabii ki maddi anlamda destek olamayıp yanımızda olmak isteyen tüm destekçi ve bağışçılarımız toplum nezdinde serebral palsi farkındalığı sağlamamız adına önceki sorularda yanıtladığım farkındalık çalışmalarımıza katkı sağlayabilir.

-Hangi koşullar sağlandığında bir sivil toplum kuruluşuna güvenilir ve şeffaf denebilir?

-Bu soruyu kendi vakfımız nezdinde cevaplamam gerekirse “Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıf” ve “İzinsiz Yardım Toplama Hakkına Sahip Kuruluş” statüsünü kazandığımızı söyleyebilirim. Ayrıca her sene vakfımızın mali tabloları ve tüm faaliyetlerini kamuya açık bir şekilde web sitemizde Faaliyet Raporları bölümümüzde yayımlıyoruz. 1972 yılından bu yana şeffaflık ve hesap verilebilirlik prensibini benimsiyor ve bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

-Sivil toplum kuruluşları hangi konularda uzmanlaşmıştır? (Örnek: Çocuk, eğitim, sağlık, hayvanlar…)

-Aslında sivil toplum kuruluşları hayatın neredeyse her alanına dokunuyor diyebiliriz. Çünkü sivil toplum dediğimiz şey, toplumun ihtiyaçlarından doğuyor ve bu ihtiyaçlar çok çeşitli. Yani kısacası, toplumda bir ihtiyaç varsa, orada harekete geçen bir sivil toplum kuruluşu mutlaka vardır. Çünkü STK’lar çoğu zaman önce sorunu fark eden, sonra da çözüm için ilk adımı atan yapılar oluyor.

-Bize zaman ayırıp bu keyifli söyleşiyi gerçekleştirdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Dilerim bu sohbet hepimizi vakıf ve serebral palsi konusunda bilgilendirmiştir. Çocukken tedavi gördüğüm bir vakfı size az da olsa tanıtmış olmaktan dolayı mutluyum. Maraton koşarken bağış topladığım, katkıda bulunmaktan keyif aldığım bir kurum olduğunu bilmenizi istiyorum. Sorularımızı yanıtlayarak bu keyifli sohbeti bizimle gerçekleştiren TSÇV Genel Müdürü Nigar Evgin Hanımefendi’ye teşekkür ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları

Değneksiz sihir

Merhaba, bu 22 madde ne yazık ki henüz azaltılamaz ama çoğaltılması zor değil. Sizlerle paylaşırken aklımdan geçen “Olur da bir gün yine yazmak gerekirse...

Eski bir dost sürprizi

Merhaba, biliyorum bu okudukların seni çok şaşırtacak. Umarım benden haber almak seni mutlu eder. Görüşmeyeli yıllar geçti. Tanıştığımızda sen 10-11 yaşlarındaydın. Bense sizlerin yaş hesabınıza...

Gerçeğim ve ben…

Bu yazı, üniversitede bir sınıf arkadaşımın cümleleri sonrası ortaya çıkmıştı. Sonrasında gazetede yayımlandı. Yıl 2002 idi. Bugün yazının 23 yaşında yaşattığı duygular zaman zaman...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

Çeçen judocular

Minik jimnastikçiler

‘Yedi Zirveler’

Avrupa birincisi

- Advertisement -spot_img