Adigelerde din ve inançlara bağlı yer adları

0
418

Adigelerde yer adları doğuş itibariyle üç gruba ayrılır. Çok eski çağlarda verilen yer adları, akabinde farklı halkların dilinden Adıgeceye yerleşmiş olanlar ve Kafkas-Rus savaşından sonra yerleri değiştirilip birleştirilen köylerden birinin adı verilen köy adları.

Yazımın konusu eski çağlarda, çok tanrılı din dönemi, Adigelerin verdikleri yer adlarının doğuşu… Bunlar da tanımlandıkları dönem ve zamanlara bağlı olarak üç gruba ayrılır: Birincisi Mecusi (çok tanrılı din) dini dönemine ait olan yer adları, ikincisi Cılahsten (Hıristiyan) dinine girdikleri dönem, üçüncüsü de Müslümanlığı kabul ettikten sonraki yer adları.

Çok tanrılı din, Adigelerde iki aşamadan geçmiştir. İlk aşama Taş Devridir ki doğa güçlerine tapma da bu çağda başlar. Adigeler o zamanlar Yiopk’larda (kaya mezarları), Adigelerin Psevvune (pse: can, wune: ev) dedikleri mezarlarda saklarlardı ölülerini. Dolmenler olarak bilinen bu mezarlara aynı zamanda “ölü evi” anlamına gelen Hadewune de derlerdi. Daha sonraları yabani hayvanların, avlanmanın, hayvancılığın, hatta bazı belli başlı ailelerin koruyucu tanrıları olduğuna inanmaya başladılar.

İkinci dönem Bronz Çağına rastlar. Bu çağda tanrılara inanç gelişir, ölülerle birlikte hizmetkârları, kap-kacakları, silah araç-gereçleri, atları toprağa gömülür ve üzeri yığma tepeyle örtülürdü. Ölen kişinin nüfuzuna göre tepe yükseltilirdi.

Adıgey Cumhuriyeti sınırlarında Kurgan adıyla bilinen tepe mezarların sayısı bir hayli fazladır, ancak en çok bilinenler, VVoşade (Maykop Kültürü), Kholesıj, Çemıdej, Çençıape, Set, VVulape ve Şıthale’dır.

Adigeler bu çağda tanrılarını adlandırırlar: Thaşuho (büyük, tanrıların tanrısına özel isim vermemeleri ilginçtir. ÇN), “Awşec” seyahat tanrısı, “Ahin” hayvancılık tanrısı, “Mezguaş” orman tanrıçası, “Khodes” deniz tanrısı, “Merem” arıcılık tanrıçası, “Şıble” yıldırım tanrısı, “Tlepş” demircilik tanrısı, “Heteguaş” bahçe ve bostan tanrıçası vs.

Mecusi dinine bağlı yer adları Adigelerde Adigeceye en çok yerleşenlerdendir. Thaçıeğ (1) ve Çığeyej yithatleıup (2) gibi bazıları günümüze kadar gelenlere örnektir.

Adigelerde eski çağlarda, tapınakların belli kapalı bir mekânları yoktu. Ormanların derinliklerinde kuytuda, düzlük alanlarda veya büyük meşelerin gölgesinde tapınırlardı.

Thatjelıc yihameşıp, Thağelıc-Tahıl, yihameşıp- onun harmanyeri anlamında açıklanabilir. Günümüzde Kafkasya’da Adigeler arasında, buğdaya verilen ad, Mır zithagelıc (Şu nimet hakkı için) şeklindeki yemin de halen çok yaygındır.

Rusçası “zabelaya” olan yer için “Thağelıc yihameşıp” dendiğini Nart Destanlarından öğreniyoruz. Bir zamanlar Nartlardan üç kardeş bu harman yerinde bereketli ekinler kaldırırlarmış. Kardeşlerin yoğun çalıştığı bir gün, anneleri harman yerine gelmiş. Büyük kardeş harman yerinde yığınları göstererek annesine “Ne dersin anne bu yıl ekin bize yeter mi?” demiş. Anne ” Yetmezse Hantfı-fıntfı ile idare ederiz” demiş, Annesinin takdir edeceğine açgözlülük yapmasına çok kızan büyük oğlu, savurdukları buğdayları harman yerinin kıyısında akan Şhaguaşe deresinin kıyısına saçmış. O zamanlar Nartların dilediği olurmuş, böylece çalışkan Nart delikanlısının saçtığı buğdaylar “Çakıl taşı olsun” dileyince Şhaguaşe kıyısı çakıllarla dolmuş. O zamanlardan sonra buraya “Thalğuelıc yihameşıp” denmiş.

Cace: Aynı kökle gelen Abhaz ve Adigeler bir arada yaşadıkları dönemlerde Cace bereket ve afiyet tanrısı olarak bilinirdi. Geçmişi tarih öncesine dayanan bu ad, Abhazlarda kullanılmaktadır. Günümüzde Abhazlarca, hasat sonu yapılan yemek töreninde, sofranın en yaşlısı tarafından Cace’den bereket ve afiyet dileğinde bulunur.

Abhaz ve Adigeler ayrı bölgelerde yaşamaya başlayınca Adigeler Thağelıc, Abhazlarsa Cace tanrısını bereketin sembolü olarak tanımladılar. Şimdi, Adigey sınırları içersinde bulunan Cace deresi ve derenin kıyısında Cace kasabası hala bu tanrının adını koruyor.

Afi : Cace’de olduğu gibi toplum, Abhaz-Adıgeler, yıldırım tanrısına verdiler bu adı. Ancak bu ad Adigey sınırlarında bulunan Afi dağının adı olarak kaldı. Daha sonra yıldırım tanrısı Adigelerde Şıble oldu. (Geniş bilgi için bkz. Adıge yer adlarının tarihçesi. Maykop. 1994)

Şhaguşe : Maykop’u ikiye ayıran dere, Rusçası: Belaya, (tarihçesi için bkz. Meretıko Kasım. Adıge yer adları ve Tarihçesi. Maykop 1994)

Hıristiyanlık sonrası yer adları

Çok tanrılı inanç döneminin ardından Adigelerde Hıristiyanlığın yayılması MS. beşinci yüzyıla rastlar. IX. yüzyılda Karadeniz kıyı kenti Nikopsis, Rumlar için Hıristiyanlığın başkentiydi, Rumlar bu kentte din eğitimi alırlardı. Hıristiyanlık tam anlamıyla X-XI. yüzyılda Rumlar tarafından Adigeler arasında yayıldı. XVIII. yüzyıl civarında Hıristiyanlık yavaş yavaş gerilemeye başladı. Ancak bu zamana kadar, Hıristiyan halklardan; Gürcülerden, Rumlardan, Bizanslılardan önemli ölçüde etkilendiler, hatta Adige kültüründe de gelişim sağlandı, din bilinci gelişti. Adigeler uzun süre Hıristiyanlıkla ilgili birçok geleneği sürdürdüler. En son XIX. yüzyılın başında Müslümanlıkla Hıristiyanlığı bir arada yaşattılar. Yine XIX. yüzyılın başında Çerkesya’yı ziyaret eden yabancılar, Adigelerin Utııj / paskalya kutladıklarını gördüklerini yazmışlardır.

Ancak, Adigeler belirtilen yüzyılda çekice benzeyen haç’lar yapıp yılda bir gün bunları evin bir köşesine yerleştirir, üzerini mumlarla süsleyip etrafında dua ederlerdi. Mumlardan birinin sönmesi halinde o mumun temsil ettiği aile ferdinin o yıl öleceğine inanırlardı. Salgın hastalık haberi alındığı zaman Adigeler, hastalığın kendi ülkelerinin sınırlarından geçmemesi için bütün sınırlara haçlar yerleştirirlerdi. Kıyıboyu Şapsığ bölgesi köylerinden Thağepş’ın Mıjöakhe adında bir yöresi var. Mecusi dini döneminden kalan ve günümüzde de aynı adı taşıyan bu yöre de ilginçtir, Mıjöakhe’ye haç diker dua ederlerdi. Yine Mecusi dininden kalma kutsal saydıkları yaşlı meşe ve çınarlara haç’lar dayar, dua ederlerdi.

Bu örneklerin hepsi, XIX. yüzyılda Adigelerin Hıristiyan dininden kalma el sanatlarına saygı duyduklarını göstermektedir. Şimdi Hıristiyan dinine bağlı yer adlarını tanıyalım. Çalışmalarım sırasında en çok bulunduğum yer Şapsığ bölgesiydi. Tuapse yakınlarında Tseps köyü çevresinde Khohutx adında bir tepe olduğunu öğrendim. Tepenin adının anlamı çok açık: Domuz dağı. “Kho” domuz, “Hutx” yaylak. Adigeler Hıristiyan dinindeyken domuz beslerlerdi.

Köyün yaşlıları bu konuya ilişkin bir olay anlattılar. Şapsığ halkı hayvancılıkla geçinir ve domuz beslerdi. Zamanla domuzlarının sayısı hızla azalmıştı. Acilen toplanan köy heyeti ve halkı uzun süren tartışmalardan sonra nedenini buldular. Köy gençleri komşu köylerden evlenirken başlık olarak domuz verdikleri için domuz sürüleri azalırmış. Önlem için bir karar almıştı heyet. Bundan sonra köy delikanlıları sadece kendi köylerinden evlenecek, başlık karşılığı verilen domuzlar bundan böyle köyde kalacaktı. O zamanlar “yaşarken beslenmemizde, ölürsek mezarda yoldaşımız” derlerdi domuzlar için. Belki onun içindir, Adigelerin topraklarında arkeolojik kazılarda insan iskeletleri ile birlikte domuz iskeletleri de bulunuyor.

Yine Şapsığ bölgesinde Aguye köyünü çevreleyen dağa Khotx- “Domuz tepesi” adı veriliyor. Ayrıca Thağepş köyü sınırlarında Lew Cegup’e Khuşha “domuzların oynaştığı dağ” bulunuyor. Eskiden Adigeler domuza “Lew” derlerdi. “Lew şır” ise domuz yavrusu demekti. Şapsığ bölgesinde Haç-“Cor” adıyla yer adlarına rastlanır. Adıgeceye yerleşen “Cor”-Haç bugünkü Gürcüceden dilimize yerleşti, Adıgeceye uydurulup “Cor” dendi.

Hıristiyan dininin Adigeler arasında yayılmasında büyük rolü olan Gürcüce, Cor’un adını da beraber getirdi. (Gürcüce Cvari). Gürcülere de Rumlar tarafından götürülmüş. Adigelerin Kaş-Khaş dediği haç kelimesi Ermeniceden Adigelere geçmiş, ancak bu adı Ermenilerin de Türklerden aldığı belirtiliyor. Kafkasya’da yaygınlaşan “Khaş” adı Ubıx ve Kumuklar tarafından kullanılmış.

Burada ilginç olan, Cor kelimesinin Khaş-Haç anlamında kullanılmayıp sadece yer adı olarak kullanılması. Ancak Khaş yerine, onun tam karşılığı olan Core adı Kabardeyce, Abhaz ve Abazincede hâlâ aynı anlamda kullanılıyor. Bu açıklamalardan sonra, Core adını taşıyan yerlere bakalım.

Core Çığ : Core ağacı, Şapsığ bölgesinde Tıu (iki çatal) deresinin üst yakasında bulunur. Corekhobc -Core domuz yaylağı; Aguye köyünü çevreleyen sıra dağlarda ufak bir yere denir.

Corekhops: Core kulpu, Aguye deresinin küçük bir koludur. Bir zamanlar Aguye deresinin kıyıları boyunca büyük meşeler sıralıymış, her meşenin gövdesine ağaçtan yapılmış birer Core-Haç dayalıymış. Her biri birer tapınak olan bu meşelerin bir kısmında soylu aileler, bir kısmında da köylüler toplanır ve dua ederlermiş. Corethatle’up (Haçlı tapınak) denen yer bunların kalıntısı olmalı, ayrıca bir de Core mez (Core ormanı) denen yere rastladım.

Adigelerin Khaş dedikleri Haç anlamındaki “Core adında çok sayıda yer adı mevcut, ancak bütününü anlatmak mümkün olmuyor. Hıristiyan dinine bağlı Adigeler haç sembolünün gizli bir güce sahip olduğuna inanırlardı. Bu yüzden bazı oyunlarda araç olarak kullandılar haçı. İlkbaharda tohum ekme vakti gece düzenledikleri ayin tipi törende uzun sırıkların ucuna Haç yapılır, bir miktar ekin sapı tutturulur, sonra bunlar ateşlenirdi. Sırıkları tutarak karşılıklı dans edenler “Cor, Cor bize bereket sun”- diye şarkılar söylerlerdi. Daha sonra törene katılan halk, ateşin üzerinden atlardı. Cor şarkıları eşliğinde bereket dileme eğlenceleri sabahlara kadar sürerdi.

Mecusi ve Hıristiyan dinine bağlı yer adları Müslüman dinine bağlı alanlarda oldukça fazladır. Bunun nedeni, Adigelerin yukarıda anlattığımız dinlerin etkisi altında uzun süreler kalmaları ve İslam dininin gereklerini uygulamaya zaman bulamadan dağıtılmalarıdır. (Ruslar tarafından Ç.N.)

Adigelerin İslamiyetle tanışmalarının tarihi henüz kesinlik kazanmamıştır, bu tanışmayı bazıları XIV. yüzyılın sonlarına doğru başlatırken, başka kaynaklar 13. 14. yüzyıldan bahsetmektedir. Bilimadamlarının çoğu 17. yüzyılda birleşmektedir. İslam dini 18. yüzyılda nüfuzlu zengin aileler tarafından benimseniyordu. Yine bilim adamları, Adigeler arasında İslam dininin 19. yüzyılda yaygınlaştığını belirtmektedir. İslam dininin Adigeler tarafından bu kadar geç kabul edilmesinin nedeni olarak, halkın çoğunluğunun uzun süre Hıristiyan dininin etkisinde kalması ve Mecusi dininin geleneklerine aşırı bağlı olmaları gösteriliyor.

İslamiyet sonrası yer adları

İslam dininin Adigeler arasındaki geçmişinin yüz yıldan fazla olmadığını sanıyorum. Ancak bu sürede de İslam dinini uygulamaya fırsat bulamadılar, Ekim Devrimi’nin din tanımaması 75 yıllık bir gecikmeye neden oldu. Yine de islam dinine bağlı yer adlarının bazıları özelliğini korudu.

Emin’in Ceza Yeri : Muhammet Emin’in kendisine katılmayanları cezalandırdığı yer. Şimdi Kamennemost kasabasının bulunduğu yerin hemen kıyısından akan Şhaguaşe deresi üzerinde küçük bir taş köprü vardı. Dere çok derin ve dar yatağında, yokuşlardan aldığı hızdan dolayı çılgınca akıyor, köpürüyor, köpürüyor. İşte bu Şhaguaşe deresi üzerindeki taş köprü, Kafkas-Rus savaşı sıranda M. Emin’in, Müslümanlığı kabul etmeyenlere (!) infaz masası oluyordu. Çılgın akan köpüklere bıraktığı Adigelerden dolayı, köprüye “Emine Yıhukum çıp” adını vermişler.

Meclis Uash : Meclis tepesi. VVoçıepşıye köyü yakınlarında bir höyük. Köy halkı sorunlarını bu tepeciğin etrafına toplanarak konuşurmuş. Rivayete göre tepenin etrafında gündeme getirilen sorunlar genellikle olumlu sonuca ulaştırıldığından, tepe uğurlu sayılırmış. Toplantı merkezi olan tepenin adındaki meclis sözü Türkçeden gelmiş.

Khadun : Kadın. Kelimenin kökünün kadın’dan geldiği söyleniyor. Krasnodar yapay gölü altında kalan Şebenehable denen Adige köyünün yakınlarında bulunmaktaydı. Adı geçen yerde İslâm dinini kabul etmeyenler, Müslümanlığın yasalarından sapanlar yargılanır, yargılama sonucunda suçlu bulunan cezalandırılır, ya da borçlu çıkarılır, gerekirse idam edilirdi.

Çenet Khulac : Cennet Deresi. Psıbe akarsuyunun sağ yakasında, yeşili bol otluk alan. Meyve ağaçları bakımından oldukça zengin oluşundan dolayı Cennet Khulac adı verilmiş. Ayrıca Psıbe köyünün hemen yakınında Cennet adını verdikleri çok güzel yeşil bir alan varmış.

Stanbol Yicııi Ğogu : İstanbul’a giden yol. Rus-Kafkas savaşında sürgün Adigeler bu yolu kullanırlardı. Yol, şimdiki Khuncıkhohable köyü etrafından geçmektedir.

Mesıtıj : Eski Cami. Krasnodar yapay gölü altında kalan Khezanıkhoyaç’e köyü yakınlarındaki Psekhups deresinin geçit yerlerinden birinde çok eski bir cami varmış. Bu yüzden Meşıtıj adı oraya verilmiş. İslâm dini sonrası Adigeler, bazı kötülük cinlerinin adını beldelere verdi. Kara Cin, İblis vs.

Günümüzde aynı adlarla bilinen bazı yer adları şunlardır: Cine Khulac -Cin Deresi; Şahe deresinin sağ yakasına uzanan bir kolun adı. Cine VVucip -Cinlerin dans ettiği yer; Afıpsıp köyü sınırlarında bulunmaktadır. Afıpsıp köyü bölgesinde özel Müslüman adlarını taşıyan yerlere rastlanmaktadır: İslamın ağacı -İslam vıçıa, İslam yıpsıne -İslam çeşmesi, T’ahire Hace Yikuhulac -Hacı Tahir boğazı, Hace gogu -Hacı yolu, Hace Apçe Çıeçığu -Uzun hacının tüneli, Hace Helcui -Hacının vatanı vs.

Adigelerde çeşitli inanç ve dinlere bağlı yer adlarında kısa da olsa bir zaman yolculuğu yaptık. Dünyanın çeşitli ülkelerinde dağınık yaşamak zorunda kalan Adigelerin, tarih ve tarih öncesi geçmişinin en eski ve en sadık tanıkları yer adlarıdır. Toplumun folklorüne, dil ve kültürüne de çığır açmakta, açıklık getirmektedir.

Zaman geçmeden böyle bir gizemi yeni neslin bilgisine sunmak, Adige bilim adamlarının ulusal görevidir.

  • Adıge Dili Prof.

1-Ormanda bir belde. Tha-tanrı, Çeğ-gölgesi

2-Meşelik tapınağı. Çığay-meşe, Thatleıup-tapınak

Çeviri: Mefeşuko Şangül

İzinsiz kullanılamaz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz