“Bütün insanlık, özellikle de -tüm küçük ve zayıf milletler gibi- Çerkesler bugün ağır ve acı bir sınav dönemi geçiriyor. Biz bunu tüm ağırlığı ve acılığı ile hissediyoruz. Fakat inanıyoruz ki, insanlığı sınayan bu büyük dönem ne kadar zorlu olursa olsun, hiç şüphe yok ki, zafer sonuçta insanlığın olacak.
İsteriz ki, halkımız buna güvensin ve hatta bizim gibi inansın, bunun aksine inanmak; onun için felaketlerin belki de en büyüğü olur. Yüz sene Rus Çarlığı önünde eğilmeyen Çerkeslik, kendisindeki cengaverliğin ne kadar temiz ve yüksek olduğunu dünyaya göstermiştir.
Şimdi ise Çerkes varlığı artık başka bir alanda savunma bekliyor. Fikirlerini yaymak amacıyla çıkardığı dergiye “DİYANE” adını veren Çerkes Kadınları, bu halkın savaşta gösterdiği cengaverlik duygusu ve heyecanının, diğer özelliklerine zarar verecek oranda gelişmiş olmasından korkuyor. Cesaretlerin en büyüğünün savaşırken gösterilen olmadığını, en büyük zaferlerin de savaşta kazanılanlar olmadığını düşünüyorlar. Uygar dünyada savaş artık başka meydanlarda ve başka silahlarla yapılıyor.
Halkımızı, artık bu meydanlarda, kolunu değil, aklını kullanırken görmek istiyoruz. Bu yüzden “Diyane”yi, çok sayıda olduklarına emin olduğumuz aydınlarımız için belirli bir amacı aydınlatan bir meşale gibi tutuyoruz. Bu meşalenin ışığında, gençlerimizi tarih, dil, edebiyat, sanat, müzik ve sosyal yaşamda ulusal varlığımızı araştırmaya, yayımlamaya ve bu varlığı en yüksek derecede geliştirmeye ve olgunlaştırmaya çağırıyoruz. Bu çağrıyı yaparken de çok acı çekmiş, ama sonunda yavrusunu mutlu etmenin sırrını keşfetmiş bir annenin sesinin şefkati ve heyecanı ile sesleniyoruz. Eminim ki, gerçek ulusal ruh taşıyan Çerkes bu sesteki şefkat ve isabeti anlayacak ve onun gösterdiği amaç etrafında kuvvetli bir kitle halinde toplanmak için koşacaktır.”
Hayriye Melek Hunç
Çeviren: Fikri Tuna
Yukarıdaki yazı 1920’de yayınlanmaya başlanan DİYANE Dergisi’nin giriş yazısıdır. Derginin başyazarı Hayriye Melek Hunç tarafından yazılmıştır.
1. Meşrutiyetin ilanı ile özgürlüklerin genişlemeye başlandığı günlerde; Osmanlı topraklarında yaşayan hemen her millet kendine bir cemiyetkurmuştu.Hepsi; ulusal kimliklerini yansıtan gazete, dergi ve kitaplar basmak, ulusal dillerde eğitim veren özel okullar açmak gibi haklarını kullanıyorlardı.
1908 Ağustosu’nda, dönemin birçok ünlü ismini çatısı altında toplayan “Çerkes Teavün Cemiyeti” (Çerkes Birleşme ve Yardımlaşma Derneği) kuruldu. Kuruluş amacı; anayasa ve danışma usulünün ve meşrutiyetin yürürlüğünün devamı, Çerkeslerin eğitim, ticaret ve tarım bakımından gelişmelerinin sağlanması ve yasalara uygun bulunan ulusal geleneklerin korunması gibi faaliyetler yürütmekti. Cemiyetin diğer amaçları bağımsız bir Kafkasya için çalışmak ve bilgili, kültürlü gençler yetiştirmek için okullar kurmaktı. Böylece Cemiyetin politik kolu olan “Şimali Kafkasya Cemiyeti” ve ulusal okulların açılmasıyla ilgilenecek olan “Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti” kuruldu.
Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti ; 1918 yılı Eylül ayında, Beşiktaş Akaretler’ de, Hayriye Melek Hunç, Makbule Berzek, Emine Reşit Zalique, Seza Pooh ve Faika Hanım önderliğinde kuruldu.1920 yılında derneğin yayın organı olan ve Adıgece-Osmanlıca basılan ‘‘DİYANE’’ dergisi çıkartılmaya başlandı. DİYANE; Adıgece ‘Annemiz’ anlamına geliyor. Derginin en önemli özelliklerinden biri de Latin alfabesiyle yazılmış Adıgece yazılı kaynak olmasıdır.
Hayriye Melek Hanım, 1864’de Büyük Kafkas sürgününde Anadolu’ya sürülen ‘Xuinge’ isimli Ubıh ailenin kızıdır. Çerkeslerin ilk kadın yazarlarından biridir. Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti’ nin başkanlığının yanı sıra “DİYANE’’ dergisinde de baş yazarlık yapmıştır. Halide Edip Adıvar, Hayriye Melek Hunç’un yakın arkadaşıydı. Mütareke yılarında, İzmir’ in Yunanlılar tarafından işgalini protesto için İstanbul’ da yapılan mitinglere katılmış ve aktif olarak yer almıştır.
Sayı : 2006 03