Kafkas Tarihinden Yapraklar; Çerkesler’de Aydınlanma

0
513

Kuzey Kafkasya’nın çetin bir tarihi, zorlu bir geçmişi vardı. Özgürlük mücadelesi ve başkaldırı geleneğiyle oluşmuş, efsunlarla, gizemlerle, efsanelerle, mitoslarla dolu bir tarih. Bin yılların birikimi aydınlanma mücadelesi verenlerin şahsında o kültürle kucaklaştı. Orada aydınlanma hareketlerine Çerkes kültürel mirası kaynaklık etti. En popüler gelenekler, halkın geçmişinde birikenler o mirası sürdürenlerin misyonuyla taçlaştı. 

Dünya aydınlanma süreci de, Kuzey Kafkasya aydınlanma süreci de çetindi. 

Rönesans, Batıya aydınlanmayı dayattı. Oralarda ulus devletler, ulusal kimlikler, ulusal pazarlar erken çıkmıştı ortaya. Ulusal kimlikler ve aydınlanma kapitalist pazarlarda geliştirilmiş yüzlerce yılın ardından oturtulabilmişti. 

Kuzey Kafkasya’ da üretim ilişkileri ve pazar ekonomisi geriydi. Kapitalist üretim yerine feodal üretim ilişkileri baskındı. Toplumsal ilişkiler, kabile-boy parçalanmışlığı içerisindeydi. 

Pazar bilinci, ulus bilinci ve ulusal kimliklerin ortaya çıkması bir hayli gecikmişti. Öyle olunca Kuzey Kafkasya’ da aydınlanma mücadelesi ve aydınlanma hareketlerinin hayata geçirilmesi de zordu. Ama öte yandan da binlerce yıllık sözlü edebiyattan gücünü alan Nart mitolojilerinin muazzam birikimleri vardı. Bunun üzerine inşa edilmiş geleneklerden beslenen aydınlanmacı kişiler; ortaklaşa çalışmalarla, tarihsel misyonlarıyla, ilerici rolleriyle feodaliteye karşı ulusal aydınlanmayı; anadilde yazın dilini geliştirerek, alternatif bir edebiyatı başarmaya çalıştılar. Bu çalışmalar pek çok nedenlerle engellendi. 

Öncelikle bu aydın kişiler feodal beylerin hizmetine girmedikleri için engellendiler. Kafkasya tarihinde en baştan beri aydınlanmanın öncüleri halk ozanı olan Ceguakueler’ di. Dünya’da da ozanlar aydınlanmanın öncüleriydiler. Homeros’ dan, Heziodos’ dan ve Kesenefobi’ den bu tarafa Anadolu’ da, Kuzey Kafkasya’ da, Mezopotamya’ da, Mısır’ da, Babil’ de halk ozanları hep aydınlanmacıydılar. Ve muhaliftiler. Düşünceleri kurulu düzene aykırıydı. Nesimi, Hallacı Mansur, Pir Sultan gibi ozanlar hep engellendi. Aydın olmak zordu. Kelepçe takılmamış, zindana atılmamış aydın yoktu. 

Nart mitolojilerinin mirasını iyi değerlendirmişti Çerkes ozanları. 18. ve 19. yüzyıllarda başlayarak aydınlanmayı onlar geliştirmişti. Çerkesler arasında süreç içinde yazı da ortaya çıkmıştı. Aydınlanma ve edebiyat; yazıyla, ozanların diliyle, sözle buluşmuştu. Kuzey Kafkasya halklarında da yazı çok eskiden beri bilinmekte ve kullanılmaktaydı. Tarihten gelen sözlü birikimlerin üzerine, yazının sözlü edebiyata alternatif olması, kitlelerle buluşmasıyla, aydınlanma mücadelesi başladı. Sözlü mitoslar ve efsaneler, masallardan oluşan zengin kültür mirası, Çerkes aydınlarını besledi, aydınlanma hareketlerine onlar öylece öncü oldular. Bu miras Kuzey Kafkasya’ da aydınlanma hareketlerini beslemiş, yazıyı doğurmuştu. Bugünkü Çerkes yazın dilinin temeli Çerkes aydınları tarafından atılmıştı. 

Bu çalışmalar Kafkasya’ dan uzakta yetişmiş aydınlar tarafından başlatılmıştı. Pek çok kişi Batıda ve Moskova’ da yetişmişti. Yakın ilişki kuranlar bu süreci Kafkasya’ ya taşımışlardı. Devam eden yüzyılda Kuzey Kafkasya’ da pek çok aydın çıktı. Aydınlanmayı coğrafyaya yaydı. Bunlar Şore Negume, Han Geriy, Adil Geriy, İslam Geriy, Kosta Hetagati ve Dırmıt Gulya gibi ünlülerdi. Aydınlar arasında bazıları halkın tarihini, öykülerini Rusça yazarken, pek çoğu Çerkesce yazıyordu. Ayrıca siyasal iktidar-aydın ilişkileri içerisinde cezalandırılan çeşitli halkların pek çok aydınları-Lermantov gibi-Çarlık tarafından Kuzey Kafkasya’ ya sürgün edilmişlerdi. Bu ünlü kişiler bir takım bilgi ve kültürleri halk arasında yaydı. Bunlarla ilişki kuran pek çok ilerici, muazzam birikimlere ulaşmış Çerkes kültürünü bu çalışmalarla birleştirmiş bir Çerkes aydınlanma hareketi başlatmışlardı. Çerkesler’ e eski inançlarla birlikte, Hıristiyan ve Müslüman inançlar iç içe bir yaşam dayatıyordu. İslam-i öğeler, İslam öğretisi Kafkasya’ ya girdiğinde, yerli halkın geleneksel yaşam tarzıyla çatışma yaşandı. Dışarıdan desteklenmelerle -Osmanlı İstanbulu’ndan ve Kırım Hanlarınca gönderilen mollalarca- medrese eğitimi verildi. Medreselerde; köylerden, kırlardan toplayabildikleri yoksul halkın çocuklarına anlamadıkları bir dilde, Arapça olarak eğitim vermeye başladılar. Kafkasya’nın bölünmüş, parçalanmış boy-kabile ilişkileri, İslam-i motifleri ağırlaştırıyor, gericilik yaygınlaştırılıyordu. Feodal beyler buna destek sunuyordu. Gerici oluşumlara, Arapça’ ya ve başka dillerde yürütülen çalışmalara karşı çıkan aydınlar, anadilde eğitim ve öğretimi savundular. Bunlar azdılar ama etkili ve öncüydüler. Ulusal pazarlardan ve ulusal kimliklerden yanaydılar. Rusça ve Arapça’ ya karşı anadili savunmuş, hayata geçirmeye çalışmışlardı. 

Bu aydınların başında Negume Şore vardı. O bir öncüydü. Daha 1840’ da anadilde okuyup yazmayı kitlelere benimsetmeye çalıştı, Arapça’ ya ve yabancı dilde eğitime ilk o karşı çıktı. Halkın tarihini, öykülerini anadilde öğretmeyi savundu. Halktan destek görmesine rağmen çalışmaları feodal önderlerce engellendi. Pek çok aydın dışlandı. İçlerinden Tobil Talusten taşlandı, köyünden uzaklara sürüldü. Çerkes aydınları, yurtseverliklerinden ödün vermeden yoksul halkın çocuklarına, anadilde eğitim vermek için ormanlarda, kırlarda saklanarak faaliyetlerini öyle sürdürdüler. Feodal beylerin karşı çıkmalarına rağmen anadilde eğitim Çerkes aydınları arasında sınırlı kaldı. Kitlelere ulaştırılması gecikti. Ve bugün Çerkes dili o aydınların verdikleri aydınlanmacı miras üzerinden halka ulaştı. Çerkes halkı onların ilerici mirasını unutmayacak. 

 

Sayı : 2006 11