Kol Kırılır, Yen İçinde Çürür!

0
473

Yeşim Akbulut 

Psikolog 

“Kız çocukların %25’i, erkek çocukların %15’i cinsel istismara uğruyor. İstismarcıların %75’i evdeki aile bireyleri. Ailelerin %40’ı çocuklarını fiziksel, %72’si duygusal yönden istismar ediyor ve bu buzdağının sadece görünen kısmı.” 

Radikal gazetesinden alıntıladığım bu başlık bile kanımızı dondurmaya yeter. Psikolog olarak pek çok sorunla karşılaştım yıllardır. Uyuşturucu, kumar vs. bağımlılıkları, intihar vakaları, mazoizm vs. vs. Ama en ağırı ensestti (aile içi cinsel ilişki) benim için. Toplumu bilinçlendirmek ve uyarmak için TV programı bile hazırladım. Ne oldu dersiniz? Reddedildi! Fazla didaktik ve tehlikeli bulundu. Hatta bir kanalın genel müdürü “biraz sulandırın da getirin, kimse izlemez bunu” diyecek kadar rezilleşti. Yazımı okurken arada oranlara tekrar bakın lütfen. Bu konuda yıllardır araştırmalar yapılır. Bunun sonuçları ilgili makamlara iletilir. Bu araştırmaları yapmak, tahmin edeceğiniz gibi son derece güçtür. İnsanlar bu konuda asla konuşmak istemezler. Ancak adliyeye yansımış vakalardan veri elde edebilirsiniz. Oysa sadece bana gelen ve adliyeye yansımamış pek çok vakıa var. 

Ailenin kutsal ve dokunulmaz bilindiği bir ülkede yaşıyoruz. Ailenin mahremiyeti vardır. Elbette bunlar kıymetli değerlerdir. Ancak oranlara baktığımızda dehşete düşerek görüyoruz ki, bu mahremiyet içinde görmezden gelemeyeceğimiz acı gerçekler var. Bu tür istismara uğrayan insanlar hayatları boyunca bir cehennem azabı yaşarlar. Suçlu olmadıkları halde, büyük bir suçluluk duygusuyla kıvranırlar. Ne yapacaklarını, yapabileceklerini bilemezler. Tehdit altındadırlar. Sevgi-nefret kıskacı içindedirler daima. Güvensiz ve ürkektirler. Sağlıklı bir cinsel yaşam onlar için mucizedir. Eğer olabildiyse, çocuklarının da başına aynı şeyin gelebileceği endişesinden kurtulamazlar. Daha pek çok acı… Burada detaylara girmek istemiyorum. 

Asıl vurgulamak istediğim şu: Bu kulağının üzerine yatma halinden ne zaman kurtulacağız?! “Bizde öyle şey olmaz!” yalanından, daha kaç çocuk telef olunca vazgeçeceğiz?! Çocuklarımıza “sana, kim olursa olsun, istemediğin bir şey yaparsa bağır” deme cesaretini ne vakit göstereceğiz?! Kimilerini katil, kimilerini kurban yapan şu Allahın cezası “ahlak ve namus” anlayışımızı ne zaman değiştireceğiz?! Daha kaç hayatın mahvolması gerekiyor?!… 

İnsan soyu iki ayağı üzerine kalkalı çok oldu diye hiç böbürlenmeyelim. Daha hala cinsel içgüdülerimizi güdemiyorsak, bu “insan” olamadığımızın kanıtıdır. İNSAN DOĞULMAZ, “İNSAN” OLUNUR! Kollar kırılıyor ve yen içinde çürüyor! Kokusu dünyayı tutuyor ve herkes burnunu tıkıyor. Goethe’nin o müthiş sözü yırtıyor içimi yazımı bitirirken: “HİÇBİR GERÇEK, ONU GÖRMEMEYE ÇALIŞMAKTAN DAHA ACI VERİCİ DEĞİLDİR.” 

Çocuklarımıza kıymayalım… kıydırmayalım. 

 

Sayı : 2007 09