Sevgili Dostlar;
Bazen fındık kabuğunu doldurmayan konuları uzun polemiklerle Marje ortamında günlerce tartışan dostlarımızdan hiç kimsenin sesinin çıkmayışını hayretle gözlemleyerek son günlerdeki “Çveneburi” zırvalarına dair bir kaç söz söylemek isteriz.
Balık hafızasına sahip olmayan herkesin çok iyi hatırlayacağı üzere Gürcistan’lı işgalci çapulcular Abhazya’ya saldırdığında bile Türkiye’deki Abhaz-Adige diasporasından Gürcü halkını küçük düşürücü ve rencide edici bir tek kelime sarfedilmemiştir. Bütün söylemlerde “Tiflis yönetimi” ifadesininin kullanılmış olması asla tesadüfi değildir. Bu, savaş halinde bile olsak komşularımıza verdiğimiz değerden ve kendimize olan saygımızdan kaynaklanmakta idi. İnsanlarımız bu seviyeyi günümüze kadar her zaman itinayla korudular, bundan böyle de korumaya devam edeceklerine yürekten inanıyoruz. Ancak özellikle Türkiye’deki Gürcü kökenli bazı kendini bilmezlerin bu seviyeyi iyice çukura düşüren saldırgan, provokatif ve aşırı surette tahrik edici üsluplarının hangi amaca hizmet ettiğini anlamakta güçlük çekiyoruz.
Biz Türkiye’deki Gürcü dostlarımızın havaalanında sayın Cumhurbaşkanı Bagapş’ı Abhazlar’la birlikte kardeşçe karşılamalarını ve iki halkın arasına nifak sokan Gürcü yönetimlerinin kanlı politikalarından dolayı en azından bir özür dilemelerini beklerken, şu kullanılan seviyesiz üsluba bakın!
Elbetteki yazıyı muhatap alıp satır satır cevap verecek değiliz, zira bu densizlerin hiç biri Gürcü halkını temsil kabiliyetine zaten sahip değil. Ancak iki konuya açıklık getirmek isteriz; birincisi, kimlerin kimin uşağı olduğunu görmek isteyenler en azından Osmanlı-Rus ve Kafkas-Rus savaşlarına, yakın dönemde de Sovyet tarihine iyice bir göz gezdirsinler. Hatta o kadar gerilere gitmeye de gerek yok, bu gün bile hangi ülkede devletin başı dahil tüm yöneticilerinin maaşlarının kimler tarafından ödediğine şöyle bir baksınlar, o kadarı bile yeterli. Kendi gözündeki “merteği” görmeyerek elalemin gözünde “çöp” aramak nasıl izah edilebilir bilemiyoruz. Ama biz bu uşak ve aşağılık yönetimlere ve böylesi seviyesiz yazılara rağmen Gürcü halkını yine de tenzih ediyoruz. Değinmek istediğimiz ikinci konu da bu efendilerin Dayanışma Komitesi’nin T.C Dışişleri Bakanlığı’na yazdıkları yazıdaki talepleri ile ilgili sözleridir. Beyler! Türkiye’deki Abhaz kökenlilerin de herkes gibi vatandaşı bulundukları ülkenin yönetiminden hem kendileri hem de Abhazya’daki kardeşleri için her türlü talepte bulunma hakları vardır. İnsanlarımız bu hakkı bu topraklar için verdikleri emsalsiz mücadelelerinden ve döktükleri kanlardan almaktadırlar. Bunun için kimseden izin alma gibi bir zorunlulukları da yoktur! Elbette aynı taleplerde Gürcüler de bulunabilirler, zaten bir dedikleri iki edilmediğinden onlar açısından bir problem çıkacağını da sanmıyoruz.
Son söz; lütfen herkes, özellikle ulusları ilgilendiren konularda sözlerini “bin” kere tarttıktan sonra “bir” kere söylesin. Aksi halde seviyeyi kanalizasyon çukuruna indirenler, üzererine onun kapağını kapatacak birilerinin olacağını da bilmek durumundadırlar!
Oktay Çkotua – Cumhurbaşkanlığı Halk Meclisi Üyesi
Erkan Kutarba – Geriye Dönüş Devlet Komitesi Başkan Yardımcısı
Soner Gogua – Parlamenter- Yurt Dışındaki Soydaşlar Komisyonu Başkanı
Sayı : 2007 10