Ergenekon, Jitem, jotem ve daha sıralayabileceğimiz derinliklere biz Çerkesler de ayak uydurmaya başlıyoruz. Ne kadar gurur verici, anlatılması mümkün olmayan bir heyecan kaplıyor insanın içini.
Biz de eskiden derinlik falan bulunmazdı. Dümdüzdük, dümdüz edilmeden önceleri yani. Derneklerimizde sağcı solcu Çerkesler düğünlerde birlikte dans eder, geri kalan zamanlarını birbirlerine girerek, dövüşerek geçirirlerdi. Asıl ana grubumuz ise “yarın sabah anavatana döneceğiz, aman hazırlıklı olun” diyen kesimdi. Hep bizleri Türkiye’nin sorunlarına bulaşmamak için uyaran, “aman sakın siz karışmayın yav, nasılsa dönecez, bize ne Türkiye’nin demokratikleşmesinden” diyerek bizleri bir anlamda tehlikelerden kurtaran kesimdi nihayetinde. Otuz yıl geçti, dönememiş olsak da onlar sayesinde Şeşen, Kafe ve Wuig oyunlarının kurdu olmuş, geceler sayesinde Dil ve Kütürel değerlerimizi yaşatmayı başarmıştık. Bu efendiliğimizin anında farkına varan Türkiye Devlet yetkilileri de “Bu Çerkesler’in dilleri yok oluyor, dillerini serbestçe konuşup yazabilsinler, öğretebilsinler” diye kanunlarda düzenlemeler yapmışlardı. Yoksa kötü niyetli insanların söylediği “Kürtler’in mücadelesi sayesinde” bu hakların verildiği iddialarının hiçbir gerçekçi nedeni yoktu.
Artık çağ değişmekte idi. Biz Çerkesler içinde “Türkiye’de ekmeğe yapılan zammın aslında biz Çerkesleri de etkilediğini (dönecek olsak da)” gören kesimler artmaya başlamıştı.
-Kardeş nerelisin?
-Valahi ben Uzunyaylalıyım, Adigeyim sigosh
-Aaa söylesene be kardeşim, sen nasılsa anavatanına döneceksin, sana ekmek eski fiyattan. Senin vergileri de arttırmayalım. İşin yoksa sana öncelik verelim,
diye beklenilen yaklaşımların olmadığını gören Çerkes insanımız arttıkça Çerkes hareketinde otomatik olarak bir derinlik başladı. Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadelenin bir ucundan tutmak isteyen bir kesim oluşuyordu. ‘Boş işlerle uğraşan, gelenek görenekten yoksun, zaten ekonomik olarak da bir yere gelememiş Çerkesler’in’ oluşturduğu bu kesim biz Çerkesler’in Türkiye’nin gözündeki uysal-akıllı tanımlamasına zarar vermekteydi. Bu durum doğal olarak öncelikle kendini “Çerkes Türkleri”, “Kafkas Kartalları” diye anlandıran ‘Türk Milliyetçisi Çerkeslerimizi’ rahatsız etmekteydi. Ve bu kesimlerden insanlarımız her fırsatı kullanarak ‘Aslında amaçları Türkiye’yi bölüp parçalamak olan bu kötü Çerkesler’ i karalamalara başladı. Hatta bir kısmı bu işi daha profesyonelce yürütebilmek için gizli serviste görev almaya kadar devletin etkin kademelerinde yer almaya başladı. Böylece ‘Derinlik artıyordu’.
Solcular – sağcılar derken 2008 model solcusağcılar oluşmaya başladı Türkiyemizde. Kemalizm, komünizmi tarihten silemeye başlamıştı. “Türkiye’de yaşayan herkes Türktür ve Kahrolsun Amerika” cıların oluşturduğu bu grup Kurtlar Vadisini fazla seyretmenin etkisine kapılıp biraz da asker gazlaması ile örtülü darbe bütçesinden de tam destekle “Askeri Darbelerin” modasını yitirmesi nedeniyle sivil darbe hazırlıkları yaparken Yanki gizli servislerinin telefon dinleme cihazlarından haberdar olmadıkları için faka basmışlardı. Erdoğan’a GENErallerce elKONacak şifrelerinden esinlenerek kurulan örgüt de kısa bir süreliğine yakalanınca planlar değişmişti. Yakalananlar ayaklarından çıkardıkları topu sağ köşede bekleyen Yargıtay’a paslamışlardı. Solcusağcı kesimin inadına iktidarı elinde tutan Samamcacılaikislamcılar hızla kadrolaşmaktaydı. Gol yemeye niyetleri hiç yoktu.
Bu yelpazeye biz Çerkesler’in ayak uydurması uzun sürmedi. ‘Müslüman olmayan Çerkesler’ e inat olarak Müslüman Çerkesler gibi oluşumlar başladı. ‘Turancı Çerkesler’ den sonra bu grupla da karşılaşmak gurur verici yanımızdı. Artık derinleşiyorduk. Derinleştikçe ayrışıyorduk.. Rusçularımız, Türkçülerimiz, dincilerimiz ile siyeset arenasına hoşgeliyorduk. Ama bunları demokrasi şemsiyesi altında oluşturmaya çalışınca çok komik oluyorduk. 09.04.2008
Sayı : 2008 04