Bizim gül devrimimiz, DP iktidarı ile başlar, AKP ile zirveye ulaşır. Bu sürecin sonu sömürgeleşmektir. “Ilımlı İslam” sömürge yönetiminin etiketidir. Menşe-i şahadetnamesinde “Made İn U.S.A” yazar.
Sömürgeleşme maceramız, genç cumhuriyetin bağrında derlenip toparlanan “Hür Teşebbüs” ün dümene geçmesi ile başlar. Bu macerada diyeti halk ödeyecektir, Kore savaşı bir sınavdır. Sonrası emperyalizmin silahlı gücüne muvazzaf yazılmaktır.
Kuzeydeki dostluk ve dayanışma kapısı sıkı sıkıya kapatılır. O kapı artık düşman kapısıdır(!) “Demir Perde” dir.
“Demir Perde” eridi gitti. Ama oyun devam ediyor.
Komşumuz Gürcistan bizi sömürgeleştiren yolu izliyor. Uygar ve barışçı Gürcü halkına yazık olacak. Şimdiden kanlı bir maceraya sürüklendi. Bu bizim Kore maceramızdan daha az saçma ve haksız bir macera değil.
Abhazlar Abhazya’da var olmuştur. O coğrafyanın otokton halkıdır. Kendi yurtlarında özgür ve egemen yaşamak istiyorlar. Gürcistan’ın Abhazya üzerinde tarihsel ya da hukuki bir hakkı yoktur. Güney Osetya da öyle. Kafkasya’nın kadim halklarındandır Osetler. Büyük Alan İmparatorluğu’nun bakiyesidir. Onlar da kendi yurtlarında özgür ve egemen yaşamak istiyorlar. Ne Abhazlar ne de Osetler özgürlüklerini Saakaşvili’nin NATO üyeliği özlemine feda etmeyeceklerdir.
Gürcistan, batının enerji terminalinin bekçiliği işini almak istiyorsa, bilmeli ki bunun şartı da her şeyden önce barış ve istikrardır. Boyundan büyük işlere girişerek bölgede yangın çıkaranlar sonunda kravatlarını yerler.
Gürcü halkı geleceğini batının sermaye çetelerine hizmet etmekte aramamalıdır. Kendi kaynaklarından, yaratıcı ve üretici gücünden başka dayanağı olmadığını bilmelidir.
En önemlisi, kardeş halklar üzerinde egemenlik taslamanın hiçbir yarar getirmeyeceğini görmüş olmalıdır. “Gürcistan’ın Toprak Bütünlüğü” sözü ayartıcı bir sözdür. Bunu söyleyenler Gürcistan’ın gerçek dostları değillerdir. Doğru olan “Gürcistan’ın, Abhazya’nın ve Güney Osteya’nın toprak bütünlüğü” şiarıdır. Herkesin toprağı kendine…
Yalın gerçek şudur ve herkes bilmelidir. Kafkasya’da hak yerini bulmadıkça barış da kurulamaz istikrar da.
Her kim ki “Kafkasya’da ihtilaflar, her türlü ayartmadan uzak, kardeş halkların güvenilir hakemliğine dayalı, binlerce yıllık tarihi göz ardı etmeyen, onurlu çözümlerle giderilmelidir” diyorsa Kafkasya’nın gerçek dostu odur.
Birlik olmak ilericiliğin ilkelerinden biridir. Kafkas halklarının birliği her fırsatta savunulmalıdır. Ama Kafkasya’ya burnunu sokanlar bilmelidirler ki o coğrafyada birliğin yolu eşitlikten geçer. Orada ancak ve ancak eşitlerin her birinin özgür iradesine dayalı bir birlikten söz edilebilir.
Kafkas halkları ve onların dünyaya dağılmış kardeşleri “Eşitlik, özgürlük, birlik” şiarını yükseltmelidirler.
Hem de bunun, dünyanın her köşesinde her birey, topluluk ve halk için vazgeçilmez bir hak olduğunu bilinçlerine kazıyarak yapmalıdırlar.
Gürcistan’ı askeri açıdan donatan hükümetler Türkiye’ye gökten düşmemiştir. Bu hükümetlerin işbaşına gelmeleri için Kuzey Kafkasya asıllı yurttaşların vermiş oldukları katkı asla gözden kaçırılamaz. İğneyi başkalarına batırmadan önce, çuvaldızı kendimize batırmayı bilmeliyiz.
Gericiliğe verilen desteğin, sömürü, baskı, zulüm, savaş olarak ama mutlaka geri döneceğini bilmek ve öğretmek zorundayız.
Saygılarımla.
*Bağımsız Cumhuriyet Partisi
Gn. Skr. Yrd.
Sayı : 2008 09