Seçmene düşen rol: Sorma, Alkışla

0
471

81 ilde yaklaşık 49 bin seçmenin sandık başına gideceği yerel seçimlerin ne kadar ‘adil’ geçeceğini TUİK’ten gelen ‘durum raporu’ gösterdi. ‘Malumu ilan’ eden Başkanvekili Toprak, açıkça adres gösterdi, adeta itiraf etti. Seçmen sayısındaki 6 milyonluk artışı “Geçmişte otobüsle taşımayı kimler yapıyordu? Teknolojiye onlar da adapte oldu. Daha fazla söyletmeyin” diyerek açıklayıverdi.

Yerel seçimler öncesi Türkiye, bir kez daha partilerin propaganda savaşlarına, parti liderlerinin ağız dalaşlarına, başkan adaylarının pek cazip vaatlerine sahne oldu. Alanları dolduran oy deposu seçmenlere de bir kez daha ‘alkışlama’ rolü düştü.

Kadının Temsili Yüzde 1

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) verilerine göre, bu seçimde 177 bin 51 sandık kurulacak. Seçmen olarak rağbet gören kadınlar ise iş yönetime gelince yine ikinci plana atıldı. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği’nin (KA-DER) verdiği bilgiye göre, kadınların yerel yönetimlerdeki temsili yüzde biri geçemiyor. Bu seçimlerde ise Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 18, Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) 35, Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) 33, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 46, Demokrat Parti’nin (DP) 37 kadın adayı var. Toplam rakam ise 169. Bu 169 kadının tamamı seçilse bile temsil oranı sadece yüzde beş olabilecek.

81 ili kapsayan yerel seçimlerde yaklaşık 3 milyon kişi başkanlık, belediye meclis üyeliği gibi yerlere seçilmeye çalışacak. 48 milyon 6 bin 650 seçmen 29 Mart’taki yerel seçimlerde, 16 büyükşehir, 65 il, 792 ilçe ve bin 350 beldeden oluşan yaklaşık 2 bin 300 yerde adaylar arasında seçimini yapacak.

TUİK’ten ‘sahte seçmen’ itirafı

Bu yarışta iktidarda olmanın tüm avantajlarını kullanan AKP’ye yönelik iddialar, yolsuzluk suçlamaları dışında, bürokrasiyi de kullandığı iddiası Tunceli Valiliği’nin beyaz eşya kampanyası ile doruğa ulaştı. Bu sürecin en önemli açıklaması TUİK Başkanvekili Ömer Toprak’tan geldi.

Referans Gazetesi’ne açıklama yapan Toprak, seçmen sayısının 6 milyon artmasına ilişkin soruya “Geçmişte otobüsle taşımayı kimler yapıyordu? Teknolojiye onlar da adapte oldu. Daha fazla söyletmeyin” deyiverdi. Hemen arkasından sözlerinin yanlış aktarıldığını iddia etse de Referans Gazetesi bant kaydını olduğu gibi yayınlayarak hiçbir çarpıtma yapmadıklarını savundu.
(TUİK: Türkiye İstatistik Kurumu)

Yoksa Seçilen Biz Miyiz?

Biz ne kadar seçmeniz? Yoksa bize dayatılan adaylar ve partiler arasından, zaten seçileceği aşağı yukarı belirlenmiş siyasilere meşruiyet kazandırmak için mi sandık başına çağırılıyoruz?

Yani bazı erk sahiplerinin, bizim için yaptığı toplum mühendisliği içinde, “bu toplum bundan böyle ılımlı İslam olsun, radikal İslam olsun, bu çok tepki çekti yıprandı, şimdi sosyal demokrasiyi öne çıkaralım” gibi, medyasıyla, biliminsanlarıyla, sinema-tv’leriyle pompalamalar sonucu sürü gibi bir yere odaklanmaya mı başlıyoruz. Yani aslında çıkarlarına göre seçilip, yönlendirilen bizler miyiz?

Neden bu ülkede ABD ve içerde de erk sahiplerinin çıkarlarına ters düşen tek bir parti iktidar olamıyor? Hasbelkader olsa bile alaşağı edilebiliyor.

Neden lider olacağı çok önce ABD falcıları tarafından görülenler iktidara geliyor? Tayyip Erdoğan daha SP’nin il başkanıyken neden ABD onunla yakın ilişki içindeydi? Sivil ve askeri her tür iktidar öncesi neden Atlantik ötesi yolculuk yapılır?

Her seçim döneminde olduğu gibi, politik yasağa karşın Kafkas Dernekleri’nin partilerin ziyaret akınına uğraması, Çerkesler’in de –bir başka yaklaşımla- “seçilenler” içinde olmasından kaynaklanıyor olmalı. Her ne kadar dernekler yasal statüleri ve temsiliyetleri konusunda politikacılarca ayrıca değerlendiriliyor olsalar da Çerkesler’in de kendilerine yöneltmesi gereken özel soruları var.

Yapılan organizasyonlarla adayların dernekleri ziyaretleri sürecinde yaşananların tartışıldığı, soruların sorulduğu, eleştiri ve yorumların yapıldığı ve bir sonraki seçimde daha kararlı ve ses getirici tavır için çıkış yolları arayışının sürdüğü görülüyor.

İstanbul Dostlluk Kulübünün organizasyonu sonucu, Hürriyet gazetesinin yorumunun yanlış olduğuna dair kamuoyuna yapılan açıklamanın, gazetede yayınlanması umulan “tekzip” yazısı görülemedi. Bu durum, kamuoyuna yapılan açıklamanın muhtemelen Hürriyet’e tekzip amaçlı gönderilmediği yorumuna neden oldu.

Sayı : 2009 03