Rahmi Tuna ve Adige Etiği ve Etiketi

0
439

Şamil Eğitim ve Kültür Vakfının her ayın ilk haftasında klasik hale getirdiği pazar kahvaltısının bu ayki konuğu hepimizin yakından tanıdığı, en son Xabzemiz hakkında çok önemli bir kitap yazan değerli Av. Rahmi Tuna idi.

Öncesinde thamadelerimizden Cemalettin Ümit, hem konuklara hoş geldin konuşması yaptı, hem de Rahmi Tuna’yı söyleşisine başlamadan evvel Xabzemizi yaşanmışlıklarından yola çıkarak güzel biçimde somutlaştırdı. Malum konu geçmişte vukuu bulan Avrasya Feribotu’nun kaçırılmasıydı. Durumdan haberdar olunca kendilerinin temsilci olarak gittiklerini, olay yerinde Emniyet Müdürü, Vali, Kuvvet Komutanları vs. bulunduğunu, onların devlet erkanı olarak razı edemedikleri kişileri nasıl razı edeceklerini sorduklarını anlattı. Haliyle thamademizin cevabı manidardı: “Feribotu kaçıran çocuklar yaşça bizden ufaktı ve hatta içlerinden birisi benim köyümdendir. Ben ondan büyüğüm ve bizim yazılı olmayan bir kural, kaidemiz vardır. Bu yüzden bu gençler beni dinlemek, dediğimi yapmak zorundadır, Xabzeye karşı gelemez” dediğini belirtti.

Bu yakın tarih olayından ve kısa anlatımın ardından değerli büyüğümüz Rahmi Tuna’yı davet etti.

Rahmi Tuna önce Xabze’nin tanımlamasını yapmakla söyleşiye başladı. Xabze: Yazılı anayasa, bir normdur. Kural olarak kabul edilmelidir. Adet, gelenek, örf diyenler de var, fakat tam manası bu değildir. Başlı başına önemli bir kavramdır, konudur.

Xabzemizin yapısı ve oluşumu için geriye kalan anlatımlarını şema üzerinden ifade etmeye başladı. Bir çok tarihsel olaylara, önemli sözlere değindi. Örneğin insanın bütünlüğü hakkında Roma hukukunda yer alan (MÖ. 200 de) Seneca’nın şu sözüne yer verdi: “Bir insan, polis olmadan, hapse atılmadan, köle olarak satılmadan, nefsine göre, baskısız, hür biçimde yaşamalıdır.” Evet işte bu söz çağlar öncesinden Xabzemizi ifade etmekteydi.

O sırada konuklardan Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, “Yemuk” nedir? diye sorunca, Rahmi Tuna cevap olarak “hapse atılmaktan bile kötü olduğunu, bundan korkulduğunu” belirtti. “Çünkü bu kelime ile bireysel mesuliyetten çıkılıp, kollektif mesuliyete girilebilir. Yani aile, köy vs. de bunun ağırlığı altında ezilebilir.”

Şematize olarak yer verdiği norm ve kurallar için önemli, tanımlayıcı ve toparlayıcı şu cümleye yer verdi: “Vücut nasıl zehre karşı panzehir üretiyorsa, toplumda kendisini şekle, düzene sokmak için normlara mecburdur.”

Xabzemizin, bizi birleştiren, bütünleştiren bir yapı olduğunu ve Adige–Abhaz–Kafkas toplumu demek yerine Khabze toplumu demeyi uygun bulduğunu belirtti.

Xabzeye uymakta kimlerin sorumlu olduğunu ise birçok inceleme ve araştırma sonrasında; “Ayağına ayakkabı giymeye başlayan herkes” sonucuna ulaştığını ifade etti.

Xabzemizi hukukçu bir Çerkes gözüyle tahlil ettiğini ve Xabzemizi içeriği bakımından ahlak, vicdan, örf, adet, hukuk, gelenek, sosyal ilişkiler ve moda olarak incelediğini söyledi. Hatta hukuk kısmında yer alan medeni, idari, evlilik, ticari hukuk, yargılama ve yaptırımın zaten Xabze içerisinde yer aldığını, lakin bunları zamanında Osmanlı ve Arap kültürlerinin örselediğini ifade etti. Xabzede devlet yönetimi için de tasniflerin var olduğunu, seçimlerin var olduğunu ekledi. Thamadelerin seçiminin bu yapıya örnek teşkil ettiğini belirtti. Thamadenin seçim bölgesine göre farklı isimler aldığını; Hable, Koaje, Jıle, Xeuk Thamade olarak küçük yerleşim yerinden, büyük yerleşimlere doğru isimlendirildiğini bildirdi.

“Çerkesler her yerde güvenilir bir toplumdur. Bireyleri her yerde güvenilir insanlardır. İşte bunun temelinde Xabze’nin rolü büyüktür. Xabze kuralları çiğnenirse hata işlenmiş olur. Hatta hata aileye biçilebilir ve ‘aile damgası’ bile elinden alınabilir.” Sözü ile yaptırımın güçlü olduğunu vurguladı.

Yargılama ve yaptırımlar için 1500 lü yıllarda jüri sisteminin Xabzede yer aldığını, jüri için toplum içerisinden kişilerin seçildiğini, bir de başkan belirlendiğini söyledi.

Rahmi Tuna daha bir çok ders niteliğinde söz söyledi. Her zaman söylediği gibi yine ifade etti: “Bizler kültürümüzü eksi konumda gördükçe, dikkate alınmayız, anlaşılmayız.”

Xabzenin canlılığını ve varlığını yitirmemesinin en önemli noktası yaşantımız içerisinde daima yer almasıdır.

Değerli okuyucular; yaşamımız içerisinde Xabzeye göre hareket etmeye, eylemlerde bulunmaya özen göstermemiz gerektiği açıkça ortadır. Xabze toplumu olarak zaten biz bunu öngörmeliyiz ve değerinde yaşamalıyız.

Hakan Çelik (NARTKO)
16 Kasım 2009, İstanbul

 

Sayı : 2009 11