Kadın Giysisi (4)

0
469

Adıge Kadının Ayağına Giydikleri  

Adıge kadının ayakkabı ve ayak takıları birkaç parçadan oluşurdu: 

– Yuvarlak deri ayakkabı 

– Pabuç 

– Takunya, nalın 

– Yüksek topuklu çizme 

– Dikişli yumuşak deri ayakkabı 

– Bacaklık – Deriden, silindir gibi olur, bacaklara geçirilirdi. 

– Kaba deri ayakkabı – Köle kadınlar tarafından giyilen ve kaba/işlenmemiş sığır/öküz derisinden yapılmış ayakkabı. 

Yumuşak deri ayakkabı, ilk ve sonbahar mevsimlerinde giyilmek üzere dikilirdi. 

Yumuşak deri ayakkabının bez görünümlü kaba, keçe gibi bir çeşidi tarlada ayağa takılırdı. 

Kaba deri ayakkabı, işlenmemiş sığır derisinden yapılır, kış mevsiminde ev ve bahçe hizmetlerini gören köle kadınlar tarafından giyilirdi. 

Adıge kadın ayak takımlarında, ayağa uygun ve güzel bir görünüm elde edilmesine özen gösterilirdi. Kadın ayakkabılarının, giysi ve takılarının rengi ve dikiş biçimi, o kadının ya da kızın mensup olduğu aileyi, statüsünü (*) belli ederdi. 

 

Takunya ile İlişkili Kurallar  

Takunya, bey kızı ya da soylu kızları tarafından giyilirdi. Takunyanın alt kısmı odundan yapılır, sedef kakmalı, ayak ucu ve topuk tarafı eşit yükseklikte, ama alttan araları oyuk, uç ve topuk altları ayaklı olurdu. Takunya, görünüşüyle küçük bir tabureyi andırırdı. Takunyaların ayak ucu ve topuk kısımlarında bronz ya da bakırdan geniş perde ayaklar bulunurdu. Takunya üst tutamağı da altın işlemeli/yaldızlı sahtiyandan yapılırdı. Takunya uçlarının oynamaması için de bağlantılar üç kalın bronz tel ile sıkılaştırılırdı. 

Takunya ile yürümek ile ilgili çok sayıda geleneksel kural ve incelikler vardı. 

Takunya giymekte olan kızın odasına birkaç delikanı girdiğinde, kızın takunyalardan inmesi, gelenleri selamladığı anlamını taşırdı. Kız takunyalarından indiğinde, -attan- indi derlerdi. 

 

Bilgi notu: 

(*) Bu renk, biçim ve dikişlerden kadın ya da kızın bey (pşı), soylu (werk), serbest köylü (fekol’, tlkhukol’) ya da köle, hangi gruptan olduğu anlaşılırdı. Sözgelişi bir fekol’ kadın, bey/pşı ya da soylu/werk çizmesi giyemezdi, günümüzde de çavuşun general apoleti takamayacağı gibi. -HCY 

Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız 

 

Sözlük: 

Mest: Katlı mestin üzerinde üçüncü ayak takısı olarak mest ile bacaklık (tlaye) üzerine giyilirdi. 

Pabuç: Kadın ayak giysisi; topuğa düşen kısmı yüksek ama topuklu olmazdı. 

Çizme: Ayakkabıcı ya da fabrika üretimi ayağa giyilen giysi. 

Yüksek topuklu çizme: Ayakkabıcı tarafından yapılan ya da fabrikada üretilen yüksek topuklu çizme. 

Ekli dikişli ayakkabı: Yüzü kapitone ya da deri, tabanı kalın deriden yapılmış ayakkabı. 

Kaba deri ayakkabı: Sığır derisinden yapılmış kaba ayakkabı. 

Takunya: Soylu kızların giydiği bir ayakkabı türü; tabanı ağaçtan, üzerinde sedef kakmalar bulunur; ön ve arka tarafında küçük bir tabureyi andırır biçimde ayakları olur, altın yaldızlı üst ayak bağları olurdu. 

Koturn: Eski Grek ve Roma takunyalarına verilen ad. 

Not: Teknik bir sorun nedeniyle bu sayıda Kiril alfabesi ile yazılı kısımları veremedik. 

Özür dileriz. 

 

Gelenek 

  1. Kız yola çıktığında takunya giyerdi. Ayağında takunyasıyla arabanın birinde oturan bir kız, yolda birkaç atlı ile karşılaşacak olduğunda arabadan iner, takunyaları çıkarır, atlıları beklerdi. Atlılar da takunyalarından inmiş bir kızın beklemekte olduğunu gördüklerinde, onlar da atlarından inerler, kendileri kızın tarafına düşecek biçimde atlarını elleriyle yedekte tutar ve yaya olarak kızın yanından geçerlerdi. Ondan sonra kız takunyalarına basar, yürümeye başlardı. Kız yürürken, atlılar da atlarının başını kızın tarafına çevirerek kızın yürüyüşü süresince ayakta beklerlerdi. Kız yolu geçip arabasına biner ve yoluna devam ederdi. Ondan sonra atlılar da atlarına biner, kendi yollarına devam ederlerdi.
  2. Kız ayağında takunyası oyun alanına giderdi. Sırası geldiğinde, takunyası ile ortaya dans edeceği yere getirilirdi. Kavalyesi dans yerine getirildiğinde takunyalarından iner, delikanlıyı başıyla selamlar ve onunla dansa başlardı. Kız oynamaya başlayacağında yeniyetme küçük bir kız geleneksel giysisi içinde orta yere fırlar, takunyaların yanında dururdu. Kızların yöneticisihatıyak’oda dansın başlaması üzerine kendi yerine geçerdi. Dans sona erdiğinde, delikanlı kızı takunyalarının yanına getirir, kız da takunyaları giyer, kızlar yöneticisinin/hatıyak’onun yardımlarıyla geri geri çekilerek kızarın safına dönerdi. Takunyaların yanında dikilen küçük kız da yavaş yavaş geri çekilerek meydandan ayrılırdı. 

Adığelerinkine benzer gelenekler eski Yunanlılar/Grekler, Rumlar ve Romalılar arasında da vardı. Onlar takunyaya “koturn” derlerdi. Grek koturnları egemen sınıf bireyleri tarafından giyilirdi. Koturnlar, eski Grek tiyatrolarının aksesuarlarındandı. Koturn oyuncuya saygınlık kazandırır, oynadığı trajedinin kahramanını daha etkili kılardı. 

Takunya giymenin ve onunla gezmenin  birçok anlamı ve geleneksel özellikleri vardı. 

K’ERAŞ Tembot (1902-1988) 

 

Sayı : 2010 06