KGB, Lenin’in Rus Halkına Bıraktığı Yegane Miras

0
1796
Eski KGB şeflerinden Kondaurov, 22 Ağostos 1991 de Lubyanka meydanında toplanan kalabalık bir güruhun KGB binasına doğru yürüyüşünü, bina önünde duran KGB kurucusu Felix Dzerhinsky’e ait heykelin bir vinç yardımı ile alaşağı edilişini hüzünle seyretmiş. KGB’nin başı başarısız darbe girişiminden dolayı zaten tutuklu imiş o an. Kendisini, ‘Gorbaçov, Yeltsin ve başarısız darbeciler tarafından aldatılmış’ hissetmiş. Pencereye yanaşıp kalabalığa doğru “Size zaferinizin kısa ömürlü olduğunu kanıtlayacağım” diye düşünmüş.
Kondaurov o gün böyle bir şey düşünmüşse eğer, ya müthiş bir öngörü sahibiymiş ya da KGB nin gerçek gücünden ve Rus halkının gerçek güçsüzlüğünden eminmiş demektir. Dediği çıktı çünkü. Yeltsin önderliğindeki başkaldırı, iktidarı partiden almayı başarmıştı ama bir on yıl sürmeden teslim ettiği yer KGB oldu.
Ve Rusya halklarının çektiği sıkıntıların temel nedeni budur.
Yeltsin dönemini, Çarlıkta dâhil Rus halkının en yoksul olmakla birlikte, özgürlüklerin epeyce hissedildiği tek dönem olarak değerlendirirsek yanlış olmaz sanırım. Nihayetinde 14 Cumhuriyet bağımsızlığına kavuştu. Kondaurov bu durumu da hüzünle seyretmiştir, kuşku yok.
Oligarklar olarak bilinen ve bir bölümü Yahudi olan işadamlarının Sovyet mirasını yağmalaması çok uzun sürmedi. Onlardan daha liberal tavırlar beklenebilirdi süreç devam edebilse. Özel ve daha özgür televizyonlar kurmuşlardı ve Rusya o sayede sıkı bir tartışma ortamına girmişti. Halk yoksuldu ama daha umutluydu. Çaptan düşmüş, parasız ve iktidarsız, ayrıca oligarklar tarafından aşağılanan KGB’lilerin imdadına Putin yetişti. 1999 yılbaşında Yeltsin’in sağlık nedeniyle istifa edip yetkilerini Putin’e devrettiği gün başladı her şey. 500 bin kişiden oluşan Sloviki’ler ordusu (FSB) sadece eski kudretine değil, aynı zamanda büyük bir servete kavuşacaktı artık.
Oligarkları halkın da desteği ile siygaya çektiler. Islah edebildiklerini ıslah ettiler, direnenlerin servetlerine el koyup Khodorkovsky’i hapsettiler, bazılarını öldürdüler. Berezovsky gibi kaçabilenler şimdilik canını kurtarmış görünüyor. Halkın zevkle desteklediği bu elkoyma hareketi, bizzat o halkın hiçbir işine yaramadı tabi. Parayı kendi aralarında pay edip, özgürlükleri rafa kaldırdılar. Umutları da.
Slovikiler iyi yetiştirilmiş pragmatist, seçkin kişilerdi. “Dünya gerçeklerini bir tek kendilerinin anlayabildiğine” inanıyorlardı. Onlar “sıradan insanların görmediği düşmanları görme yetisine’’ sahiptiler. Çeçenya’da gelişen düşmanlığı da onlar gördü ilk, sanırım Kabartay-Balkar’daki Rus halkının gerçek düşmanlarını da yalnız onlar görüyor şimdi. Onlar olmasa Rus halkı ne yapar?
Ya da düşman yoksa 500 bin FSB elemanı ne işe yarar?
Kilisenin desteğini yüklü bir bağış karşılığı almışlar. Ayasofya (Rus) kilisesinden rahip Alexandr “Tanrıya şükür FSB var. Bütün güç tanrıdan gelir, onlarınki de tabi’’ demiş bir Pazar ayininde.
Böylece özelleştirmeler durdu, yerine kamulaştırmalar başladı. Daha doğrusu şöyle oldu; kazançlar özelleştiriliyor – kayıplar kamulaştırılıyor. Karları paylaşıp, zararları kamuya yüklüyorlar yani.
Eski KGB’lilerin, paraya önem vermeyip kudretle yetinen mütevazılığına razı değil bu yeniler. Para da istiyorlar, bütün bir Rus halkını haraca bağlama pahasına. Tabi bunları yapabilmek için yönetimde olmak gerekiyor. Yöneticilerin dörtte biri Sloviki, irtibatlı kişileri de hesaba katarsanız bu oran dörtte üç oranına yaklaşıyor. Bir de bir şey daha var, zenginlerin tamamına yakını devlette yönetici. Eski Osmanlı gibi. (Hüseyin Avni paşa yalısı-Hidiv kasrı, Said Halim Paşa yalısı gibi zenginlik göstergeleri, bir fikir verir sanırım). Bizim Ergenekon fakir fukara sayılır Slovikiler’in yanında.
‘Oysa’ diyor KGB tarihi üzerine cesur yazılar yazan gazeteci Yevgenia Albats, “Yeltsin, KGB’yi dağıtmak için 91 sonbaharında yeterince cesur olsaydı, çok az dirençle karşılaşırdı.” Ama olmadı.
Kabartay-Balkar’daki kaynamaların Putin’in yeniden başkanlığa dönüş isteği ile bir ilgisi var. Onun gibi kudretli bir lider ancak, Rus halkını büyük düşmanlardan koruyabilir. Düşmanı olmayan Rus halkının Putin’e belki de ihtiyacı kalmayacak. Anlaşılıyor ki, Elbruz dağına yerleşmiş İslam referanslı birkaç yüz kişi, şimdi Rus halkının yeni büyük düşmanı.
Putin’in iktidara, mutlak iktidara tırmanışını Çeçen kırımına bağlayanlar var. Ben de öyle düşünüyorum. Rus oligarşisinin iktidarını sürdürmesi bu gün Kafkasyalıları telef etme üzerine kurulu görünüyor. Bizimkiler de buna alet oluyorlarsa yazık.
Bizim yerel yöneticilerin, bu oligarşinin dışında kalma ihtimalleri var mı diğer yandan? Herhalde imkânsızdır. Eskiden iyi niyetli ama yetkisizler diye düşünüyordum. Şimdi işler daha sarpa sarıyor. Dönüş meselesinin neden ilgi uyandırmadığı daha berraklaşıyor şimdi. Diktatörlüklere gitmek istemiyor insanlar.
Not: Av. Erkan Batır, Rusya üzerine seçme inceleme yazılarını takip ediyor. Bana da birkaç tane gönderdi. Bu yazıda çok istifade ettim onlardan. Teşekkürlerimi sunarım.

Sayı: 2011 02