Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

Türkiye’de kadın olmak çok zor

Kadınlar Çiçek midir?

Hepimizin kendi seçimimiz dışında oluşan (doğum, aile, vatan, din vb.) etkenleri sorgulaması bazen bir pişmanlıkla bazen de bir gıpta ile sonuçlanır. Ben de bu yaşımda şundan emin oldum: “İyi ki Çerkes doğmuşum”.
Küçüklüğümde istediklerimi yapmama izin verilmediği zaman kızardım hep, “aman, nasıl gelenek bunlar, neden hala sürdürüyoruz?” derdim. “Arkadaşlarımın aileleri böyle değil” diye söylendiğimi hatırladıkça pişmanlık duyuyorum. Evet, farklılık vardı ama bu farklılık bizden kaynaklanan bir ‘farklılık’tı. Bizim yetiştirilişimizde disiplin ve görgü farklıydı, bizler Çerkestik ve kendimize yakışan bir şekilde büyütülecektik. Bunu anlamak çok zamanımızı almadı, genç kız olmaya başladığımızda neyin neden gerektiğini üç aşağı beş yukarı fark eder olmuştuk zaten. Gerek kadınlarımız ve kızlarımız gerekse erkeklerimiz her zaman saygı ve sevgi ile birbirlerine yaklaşmaktaydı. Sanıyorum geldiğimiz vatana entegre olma sürecinde aile ve kadın- erkek kavramlarını fazla entegre etmeden bu vatana ayak uydurmuş olmamız da bunun güzel bir örneği bence.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de kadın sorunsalı aslında hala çığ gibi büyümekte. Bilindiği üzere kadın olmak bu toplumda çok zor, kadınsanız maalesef ikinci sınıf muamelesi görmektesiniz. Son günlerde kadın cinayetleri ve kadına şiddet artarak devam ederken, kendini aydın olarak lanse eden Engin Ardıç’ı okuduktan sonra bir kez daha enine boyuna düşündüm. Türkiye’de kadın olmak çok zor, hangi şartlarda olursanız olun kadınsanız çok fazla söz hakkınız yoktur. Davranışlarınız, bakışınız, gülüşünüz bile suç olur, ama ben iyi ki Çerkesim. Bizde hiçbir erkek bir kadının arkasından bu üslupla konuşmaz. Benzetmeler yapmaz, yapamaz. Haddini aşan bir iki istisna olursa da zaten Çerkes toplumu cezasını verir ona. Kadına saygılı davranmak, kendinden önce onu düşünmek bizim erkeklerimizin genel anlayışı içinde yer almış, hiçbir Çerkes kadınına bu denli saygısızca hitap edilmemiştir veya arkasından konuşulmamıştır. Hayat bu kadar ucuzlamış demek ki.
Toplumda dejenerasyon o kadar artmış ki kadınlar şiddet görüyor, tacize-tecavüze uğruyor ve ölüyor, adına töre-namus dense de kadına maddi manevi şiddet sürmekte! Kadının kimliğinin zaten kabul görmediği bir ülkede devrimci ya da faşist olmasının çok önemi yok. Zaten ortada insan yerine konan bir kadın yok ki onun devrimciliği tartışma konusu olsun, fakat benzetmeleri ve aşağılamaları sadece devrimciler üzerinden yaparak iktidara olan yakınlığını mı sağlama almış oluyor bu Ardıç? Devlet, Ardıç gibilerini korumaktan kadına vakit ayıramıyor bile, kimsenin akıbetinden haberleri yok, mahkemeye polis zoru ile getirilmesi için ölmüş kadına celp yollayanlardan daha ne bekliyoruz ki? Bacının ne anlama geldiğini bilmeyen Engin Ardıç ve Emre Aköz, yumurtalı protestonun yapılmasında omurgalı duruş sergileyen birkaç üniversite öğrencisini sırf kadın oldukları için aşağıladı, pisliklere soktu ama unutmasınlar ki onları da yetiştirenler kadındı. Omurgalı duruş sergileyen devrimci kızlar gerçek pislikleri ayırt edebilecek kadar akıllılar, siz gücünüze ve size verilen makamlara güvenerek kadınları aşağıladığınız sürece bu kadınlar sizi asla affetmeyecek.
İşin garibi bu adamlarla toplantılar yapıyoruz, kimlik derdimizi anlatıyoruz. Ne kadar zoruma gidiyor bilemezsiniz, bunlara aydın diyenlere bir kez daha yürekten söylemek istiyorum: Gerçek aydınlar zaten çeşitli bahanelerle içeride tutuluyorlar, onlara ve onurlu duruşlarına hakaret olur bunlara aydın demek!
Tüm bu olumsuzluklara rağmen diyorum ki: İnadına insan, inadına kadın ve inadına hayat. Bu insani dileklerle bir arada olunamıyorsa o zaman göstermelik kadın günü kutlamaları yapmasınlar. Hatta Türkiye’de 8 Mart kutlanmasın. 364 gün eziyet edeceksin, döveceksin, bıçaklayacaksın, sonra da ‘kadınlar çiçektir’ diyerek kutlamalara devam edeceksin. Bu ülkede çocuklarına bakabilmek için kaç kadın en ağır şartlarda çalışmakta, bu ülkede kaç kadın tecavüz mağduru? Kaç kadınımız var kuma ile yaşayan ve eşini, evini başka bir kadınla paylaşmak zorunda kalan? Üstelik kuma hayatını yaşatan erkeklerin birçoğu mecliste milletvekili…
Hayat sadece erkeklere gülmüş gözükse de onurlu ve gururlu her erkek yanındaki ve yakınındaki kadına sahip çıkıyor, en azından ben böyle umuyorum ama bir kez daha kendi soydaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. Bizlere her zaman saygı gösterdikleri ve değer verdikleri için…
Vubıh Fatma Özdemir

 

Sayı : 2011 03

Yazarın Diğer Yazıları

Anadilde Jineps Gazetesi Eylül 2024 Sayısı Yayında

Değerli Jineps okurları, Anavatanda yayımlanan Adige Mak (АДЫГЭ МАКЪ), Adige Psale (АДЫГЭ ПСАЛЪЭ), Çerkes Heku (ЧЕРКЕС ХЭКУ) gazeteleriyle ortak hazırladığımız eylül sayımızı sizlerle paylaşıyoruz. İyi okumalar,

1 Eylül Dünya Barış Günü

1 Eylül, “Dünya Barış Günü” olarak sadece Türkiye ve KKTC’de, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen “Dünya Barış Günü” ise 21 Eylül’de tüm dünyada kutlanıyor.

Sancılı ve fırtınalı yaşamlar

Dr. Şerafettin Dönmez’in yazdığı, sancılı ve fırtınalı bir hayat hikâyesini anlatan “Denef” kitabı, Papirüs Yayınevi etiketiyle raflarda yerini aldı. Yayınevinin tanıtım yazısından... Benim kimliğimle kim, neden...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img