Orada, Bir Köy Var Uzakta…

0
643
Yeni baştan bir Çerkes köyü kurmak…    
Ali İhsan Tarı ve arkadaşları, hayal ettiler ve gerçekleştirdiler
Bir köy hayal edin; sokaklarında çocukların koşup oynarken düştüklerinde Çerkesce ağladıkları, evlerin balkonlarında Çerkesce konuşan nüvejilerin oturduğu, köyde gelin-damat herkesin mutlaka Çerkes olduğu, bahçelerinde kocaman kocaman güllerin açtığı, güller arasında kadınların psihaluve yaptıkları, köyün tertemiz sokaklarında iki yaşlı adamın yürürken Çerkesce sohbet ettiği, itina ile boyanmış evlerin kışın kaloriferle ısıtıldığı ve yaz-kış sıcak suyun aktığı, çocukların oyun oynayabileceği spor yapabileceği profesyonel spor sahalarının bulunduğu, gençlerin zexes yapabilecekleri ve kadınların sıkıldığında toplanıp sohbet edebilecekleri mekanların bulunduğu…
Ne dersiniz, Türkiye’de böyle bir köy olabilir mi?
Adıgece öğretmeye çalışan www.danef.com adlı sitenin kurucusu işleticisi ve sahibi Ali İhsan Tarı, Konya ili Ilgın ilçesi yakınlarında bulunan İhsaniye köyünün hemen yanına güzel bir Çerkes köyü kurduklarını sık sık dile getirir ve beni oraya davet ederdi. İşlerimin yoğunluğundan gitmem bir türlü mümkün olmamıştı. Temmuz ayı başlarında, yine Sinop’ta işlerimin yoğun olduğu bir dönemde Ali İhsan bey aradı, 9 Temmuz Cumartesi günü köylerinde festival olduğunu iletip mutlaka orada olmamı rica etti. Bütün işlerimi bırakıp gitmeye karar verdim. Hemen Ankara’ya geçip arkadaşlarla haberleştim. Cumartesi günü saat 16 da Ankara’dan Ilgın’a doğru yola çıkmaya karar verdik.
Thamadelerimizden İbrahim Abaze, Ankara Derneği üyelerinden Uzunyaylalı Nevzat Usta (Özbay), K’eref Albuz ve eşi ile yola koyulduk. Sorunlu bir yolculuktan sonra yolu 110 km. uzatarak saat 24.00 de İhsaniye’ye ulaştık. Festival bitmek üzereydi. Ancak; misafirlerin yarısı gittikten sonra gençler saat 03 e kadar oyunlarını sürdürdüler. Bu arada köyü gezdik.
Köyde kurulu sürgün anıtını ziyaret ettik. Daha sonra ev sahibi Ali İhsan Tarı ve kardeşi bizi evlerine götürdüler, topluca yemek yedik ve uyumak için evlere dağıldık.
Sabah kalktık. Ali İhsan beyin yine mühendis olan kardeşi Ali Fuat Bey ve eşi bizim için çok güzel bir kahvaltı hazırlamışlar. Kahvaltı sırasında Ali Fuat beye köyün inşa işinin nasıl olduğunu sordum. Ali Fuat Bey bu işi yaparken çok yorulduklarını ima ederek anlatmaya başladı: “2000 yılında biz DSP’nin (Demokratik Sol Parti) Konya il yönetiminde idik. Bu siyasi ilişki üzerinden bürokratik engelleri kolayca aşarak köy adına araziyi hazineden satın aldık. Bedelini 30 hane aramızda bölüştük. Araziyi 1 er dönüm olarak parselledik. Evlerin tamamını aynı planla; inşaat mühendisi olan ağabeyim Ali İhsan Tarı başta olmak üzere ağabeylerim inşaat işini yaparken ben de finansmanla uğraştım. 6 ay içinde binaların tamamını yaparak sahiplerine teslim ettik.”
Kahvaltımızı balkonda doğa ile iç içe yaptıktan sonra köyü gezdik. Aslında köy 53 haneden oluşmakla birlikte 2 ayrı köy şeklinde değerlendiriliyor. Birincisi yeni köy, ikincisi eski köy. Yeni köy 30, eski köy 23 haneden oluşuyor. Yeni köyün tamamı Adıge, eski köy karma. Yeni köy site şeklinde yapılmış. Bir köy için oldukça lüks bir görüntüye sahip. Basketbol sahası oyun salonu, tribünler, gezi yolları, sürgün anıtı, birer dönüm olarak ayrılmış bahçeli rengarenk modern evler ve modern insanlarla dolu bir köy. Eminim ki Adıgey Cumhuriyetine gitseniz o kadar çok Çerkes ve Çerkesce konuşan insana rastlamazsınız. Çocuklar dahil herkes arı bir Çerkesce konuşuyor. Son derece misafirperver ve xabzeye sıkı-sıkıya bağlı bir köy İhsaniye.
Çocukluğuma döndüm. Hep bir Çerkes köyü hayal ederdim. Uyurken rüyalarıma girerdi. Çerkes çocuklarının Çerkesce ağladığı, herkesin Çerkesce konuştuğu, Çerkes örf ve adetlerinin uygulandığı bir köy. İşte o köy gerçekten varmış. Rüyalarımı değiştirmeli ya da egale etmeliyim diye düşündüm.
Yürüyüşe devamla eski köye geçtik. Ali İhsan beyin babasının evinin bahçesine giriyoruz. Yaklaşık 2 m. yükseklikte duvarlarla çevrili, bir ev ve kiraz ağaçlarının olduğu bir bahçe burası. Gittiğimizde köyden 3-5 kişi kiraz ağacının dibinde oturmuşlar, ellerini uzatıp ağaçtan kiraz kopartıp yiyorlar. Hemen onların yerini biz aldık. Kirazları biz yemeğe başladık. Bizi çok sıcak karşıladılar. Ali İhsan beyin köyde kalan diğer kardeşi de o evde yaşarmış. Bize çay demlediler, başka meyveler getirdiler. Sonra yerlere oturduk. Çeşitli espriler, fıkralar aldı resmiyetin yerini. Herkes çok mutlu oldu bu beraberlikten. Daha sonra bizi yeni köye götürdüler. Ali İhsan Bey bahçede mangalı yaktırmış. 1 saatin sonucunda, adını hatırlamadığım bir hemşehrimizin ulusal mücadelesi ile etlerimiz pişti. Hep beraber yemeğimizi yedik. Sonra yine çayımızı içerken espriler, şakalarla hoş bir gün geçirdik. Akşam olduğunda Ankara’ya doğru yola koyulduk.
Bu ziyaretin bize çok şeyler öğrettiği konusunda hemfikiriz. Birincisi yeni köy kurma projesini yapan ve uygulayan Ali İhsan Bey ve kardeşlerini gönülden kutluyorum. Zira bu projenin Türkiye’deki Çerkes köylerini toparlamak için son derece önemli bir model olduğunu düşünüyorum. Proje çok ayrıntılı olarak düşünülmüş. Çocuklar ve kadınların hepsinin köyü tercih etmeleri için gerekçeler oluşturulmuş. Örneğin, kadınların toplanabileceği ve eğlenebileceği lokal benzeri bir yer; çocukların futbol, basketbol oynayabilecekleri sahalar yapılmış. Evlerde özellikle kadınların sıklıkla kullandıkları mutfak, banyo gibi yerler son derece modern ve kullanılabilir tasarlanmış. Gençlerin zexes yapacakları yer belirlenmiş.
Özetle kışı şehirde geçirip, ‘hadi şimdi de köye gidelim’ dendiğinde ‘köye gidip te ne yapacağız’ diyecek hane halkı kalmamış. Yani herkesin ihtiyacı karşılanmış. Yine köyün en sonuna, köy halkının nereden, neden, ne zaman ve hangi şartlarda gelindiğini anımsatacak bir sürgün anıtı kurulmuş. Anıt; sürgünü anlatan figürler seramik üzerine işlenerek oluşturulmuş. Bütün bu incelemeler ve gözlemlerden sonra, Ali İhsan Beye takıldım. ‘Var mı yeni bir proje’ diye. Gülmeye başladı. ‘Var tabi ki, projesiz yaşanır mı?’ dedi ve anlatmaya başladı. “Aslında yeni bir proje değil, bu projenin devamı var” dedi. Boş olan evlere Adıgey Cumhuriyetinden 30 çocuk getireceğini, benzer şekilde Türkiye’nin değişik yerlerinden 30 çocuğu da köye getirip bu evlere yerleştireceğini, kültürel kaynaşma yaratacağını anlattı. Olmaz böyle bir şey diyemedim. Çünkü Ali İhsan Bey o projeyi de mutlaka gerçekleştirir. Neden mahcup olayım ki?
Bu arada merak edenler için köy bir Abzeh köyü. Balkanlardan Kıbrıs’a, oradan Antalya üzerinden bu bölgeye gelen Çerkeslerden oluşmuş, akrabalarının bir bölümü Antalya Yeleme’de kalmış. Eski ismi Gaziler, yeni ismi İhsaniye…
Anadolu’nun birçok köşesinde gezip gördüğüm Çerkes köylerinden farklı olarak bu köyde halen çözemediğim durum şu; bölgeye gelişin üzerinden bir asır geçmiş olmasına ve yürütülen en acımasız asimilasyon politikalarına rağmen bu köy nasıl oluyor da 7 den 70 e Çerkesce konuşabiliyor, xabzeyi pürüzsüz yaşatabiliyor? Neden hiç yabancı evlilik olmamış? Sanıyorum sosyologların araştırması gereken bir konu bu…
Not: Çerkes – Adıge, Çerkesce – Adıgece olarak okunmalı.
-zexes: zehes
-xabze: khabze – habze
Sayı : 2011 07