Kabardey-Balkar Kanokov’un malı

0
440
Yejednevnıy Jurnal yazarı Yuliya Latınina, Adıge Hase Başkanı İbrahim Yağan’ı anlattı. Abhazya Savaşı’ndan bu yana yakından tanıdığı Yağan’ın defalarca saldrıya uğraması üzerine bu yazıyı kaleme alan Latınina onu; ‘‘Bunlardan Rusya’da çok az kaldı, ister Kafkasya’da, ister Sibirya’da olsun. Bir parça Che Guevara, bir parça Hemingway’’ diye tanımladı
Yuliya Latınina*
Kabardey-Balkar’da İbrahim Yağan adlı bir dostum var. İbrahim Abhazya’da savaşmıştı. Zaten orada iki “yabancı” alay vardı. Kabardey alayına İbrahim kumanda ediyordu, Çeçen alayına da malum, Şamil.
Savaşın bitiminde, Kabardey-Balkar’a döndükten sonra İbrahim,  Kabardey aynasızlarının veya mafyasının başı olabilirdi. Bunların ikisini bir araya getirmesi de mümkündü. Ama İbrahim “ben at yetiştireceğim” dedi ve gerçekten de o günden beri at yetiştiriyor.
O, daha çarlık zamanında neredeyse yok edilmiş özel bir soy olan Kabardey at soyunu yeniden canlandırıyor. Çünkü bu, özel bir at. Bir off shore atı. Arap veya İngiliz yarış atından daha kısa boylu, o kadar hızlı değil ama dayanıklı. Sözün kısası yanınıza bir parça keçi peynirinden asker kumanyası alarak (Adıge peynirinin tipik bir asker kumanyası olduğunu hiç düşünmüş müydünüz? Çok cazip bir görüntü vermiyor ama seferde eşi yok) dağlarda 200 km. kat edip bir Kazak köyünü talan ederek dörtnala geri dönebileceğiniz bir at bu.
İşte bu nedenle Ruslar daha 19. yüzyılda, günümüzde silah depolarını yok ettikleri gibi Kabardey atlarını kurşuna diziyorlardı. Bütün köy halkı bu jeep-atlarıyla Kazak hatlarına sevkediliyor, ellerinde eğerleriyle geri dönüyorlardı. Bir sürü böyle toplu at mezarı var.
İşte böyle… İbrahim at yetiştiriyor, çiftçilik yapıyor. Yazın onları bizzat yayla otlaklarına çıkarıyor, yurtdışında sergilere götürüyor. Bu atlar onun hayatı. İçişleri eski Bakanı Şogenov da at yetiştirmeye başladığında İbrahim’in bütün bir sürüsünü çalmışlardı. Kesimlik olarak. İktidar İbrahim’e her zaman baskı yaptı. Bir gün İbrahim, Kabardey atlarıyla Belarus’a yerleşti. Sık sık atlarını Almanya’ya sergilere götürdü. Bu eski gerilla kumandanı Almanya ve Belarus’dan bir alışkanlığı da beraberinde getirdi; Nalçik’te yaya geçitlerinde cipinin frenine basarak yayalara yol veriyordu.
Ancak, daha sonra bundan vazgeçmesi gerekti, çünkü yayanın başka bir araba tarafından ezilmesi ihtimali yüksekti. Üstelik yaya da bu durumu pek kavrayamıyordu. Bu birkaç fırça darbesini bu insanın karakterini resmetmek için attım. İki kelimeyle ifade edecek olursak, O tam bir erkek. Bunlardan Rusya’da çok az kaldı, ister Kafkasya’da, ister Sibirya’da olsun. Bir parça Che Guevara, bir parça Hemingway.
Malum, İbrahim’le cumhuriyetin başı Arsen Kanokov arasında ihtilaf var. Toprak meselesi konusunda anlaşamıyorlar. İbrahim’e göre toprak çiftçinin elinde olmalı, Kanokov’a bakarsanız, cumhuriyetteki herşeyi Kanokov veya hiç olmazsa onun aile fertleri kontrol etmeli.
Bu ihtilaf sürecinde İbrahim’i dövdüler. Hatta bunu kimin yaptığı da biliniyor. Bu şahsın lakabını şimdilik telaffuz etmiyorum, ama bu kimse cumhurbaşkanı danışmanı kabuğu altında, başkanla ‘sokak’ arasında aracı statüsüne sahip olup Kabardey-Balkar’da tanınan biridir.
Söylentiye göre, Kanokov’un yeniden seçilmesinden önce patırtı çıkarmasınlar diye gerillalara bir milyon doları onun götürmesi gerekiyordu, ama sadece 300 bin götürüp kalanı cebe atmış, bu sebeple gerillalar ona sopa atmış, ama paranın geri kalanını alacaklarını umduklarından öldürmemişler. Bu nedenle bir süreliğine Türkiye’ye gitmek zorunda kalmıştı. Şimdi geri dönerek zırhlı ‘BMW’ye yerleşmiş olup, Kanokov’un muhaliflerinin dövülmesine yeniden başlanmıştır.
İşte, üç hafta önce İbrahim’i yeniden dövdüler. Ciddi şekilde. Olaydan birkaç gün sonra telefon edip sordum; “Kimden şüpheleniyorsun, Kanokov’mu?”, “Hayır” dedi beni şaşırtarak,  “Bu olayın soruşturması fena gitmiyor, kimin yaptığını biliyoruz, kiralayanın da Tlehugov olduğunu düşünüyorum.”
“Tlehugov da kim?” diye soruyorum.
“Tlehugov bizim ‘Rosselhozbank’ın (tarım bankası-ç.n) başı ve Kanokov’un damadının kardeşi. Beni de Pravoe Delo** yüzünden dövdüler. Biliyorsunuz, ben Pravoe Delo’nun siyasi konseyine üyeyim. Burada Tlehugov’un Prohorov’la buluştuğu ve fidye olarak partiyi aldığı yolunda söylentiler var.”
“Hadi canım daha neler” diyorum, “Eğer bu Tlehugov Prohorov’un kapıcısıyla görüşmüş ve kabul salonunda beklemişse, sizinkiler Kanokov’un ‘Polyus-zoloto’da pay sahibi olduğunu söyleyeceklerdir”. Bir zamanlar İbrahim bana kendisi söylemişti; “Kafkasya’da her söylenti bir sinek olarak havalanır ve bir fil olarak yere iner.”
Velhasıl, Pravoe Delo’ya telefon ediyor ve Tlehugov’u soruyorum. Prohorov’un onunla görüşmediğini, Prohorov’u Kafkasya’nın pek ilgilendirmediğini, çünkü Kafkasya’nın kayırmacılıkla lekelenmiş bir yer olduğunu ve Pravoe Delo’nun daha az kirlenmiş bir sahada oynamak istediğini söylediler.
“Nasıl isterseniz” diyorum. “Ben sizi uyardım. Çünkü bu iş muhakkak ortaya çıkacak ve kötü kokular yayacak. Biliyor musunuz, Kafkasya’da federal markaları mahalli Abreklere leasing ile kiralama geleneği var. Daha sonra mahalli Abrekler seçimlerden rakiplerini 5.45 ve daha üstü kalibreli argümanlarla düşürmeye başlarlar.” Böyle bir hikaye ‘Pravoe Delo’nun’ şanına yakışmaz.
Ve işte bu cumartesi günü ‘Pravoe Delo’nun siyasi konseyi Nalçik’te olağanüstü olarak toplanıyor ve Muhamed Hajmuridoviç Tlehugov’un mahalli Pravoe Delo başkanı olarak seçilmesini tavsiye ediyor, bunu bizzat Mihail Prohorov tavsiye etmiş, Prohorov’un kararları da tartışılmazmış. Red oyu veren Yağan’dan başka herkes kabul oyu veriyor.
Şimdi bu hikaye üzerine size ne söylemeliyim? Pravoe Delo hakkında iyi şeyler düşünüyorum. Prohorov hakkındaki düşüncelerim de çeşitli türden radikal marjinallere göre daha müspet, çünkü sistemin bir üyesi olup da sistemde bazı şeyleri düzeltmeye çalışmak, mesela bu kanlı rejimin Moskova’da binaları havaya uçurduğunu haykırıp durmaktan daha ciddi bir iş.
Prohorov’un sadece diğer oligarklar gibi seçimlerde parasını ortak çanağa koymayıp kendine harcamak için ‘Pravoe Delo’ya’ liderlik yaptığını veya Valentin Yumaşev’in ricası üzerine bunu yaptığını da düşünmüyorum.
Bazı politik hedeflere ulaşmak istemeseydi Prohorov’un Pravoe Delo’nun başına geçmiş olmayacağını ve bu hedeflere ulaşmanın şüphesiz Rusya’nın yararına olacağını da biliyorum.
Ama eğer Surkov’un dayattığı bir küçük dandik piar şirketi partide mevki pazarlıyor ve üstelik bunları da insanların kafasına vuranlara satıyorsa bu hedeflere ulaşılabileceğinden emin değilim.
Not: En komiği nedir, biliyor musunuz? Moskova’da pek çok varlıklı Kabardey işadamı var ve Manej meydanındaki olaylardan sonra artık Moskova’dan yaka silkiyor ve Kabardey-Balkar’a dönmek istiyorlar ama orası Kanokov’un malı oldukça bunu yapamıyorlar.
*Yejednevnıy Jurnal – 14 Ağustos 2011
**Oligark Prohorov’un kurduğu bir siyasi parti.
Çeviri: Uğur Yağanoğlu

Sayı : 2011 09