Kafkas Orduları Komutanı Halil Paşa, Enver Paşa’nın amcasıdır*.
Kurtuluş savaşı başlarken, Bekirağa bölüğünde tutukludur. 1919 Ağustos ayında Karakol Cemiyeti tarafından kaçırılarak Anadolu’ya geçişi sağlanır.
Eskişehir’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti mensupları ile buluşur. Abaza köylerinde Milli teşkilatı örgütlemeye çalışırlar. Bunun için çevrede nüfuzu olan Abazalardan Bahtıgiray Bey’i çağırtarak durumu ona açar. Bahtıgiray Bey’in güvendiği köylüler, Eskişehir’de bulunan taburun fazla cephane ve silahları ile donatılırlar. Halil Paşa gündüzleri Bahtıgiray Bey’in evinde geceleri civar dağlarda saklanır. Bahtıgiray’ın adamlarından oluşturulan Kara Yusuf ve Mustafa Dayı kolları Halil Paşa’yı korurlar. Mustafa Dayı, Halil Paşa’ya “ Enişte Paşa” diye hitap etmektedir. Bahtıgiray’ın kardeşi, köy muhtarı Mehdi ise Halil Paşa’yı başına konulan ödül karşılığında İngilizlere teslim etmeyi düşünmektedir. (Sayfa: 297-299)
Eskişehir civarında fazla kalmaz, Sivas’a gider. Sivas’ta Mustafa Kemal Paşa tarafından karşılanır.
Halil Paşa daha sonra Kafkasya’ya geçer.
Sovyet yönetiminin Doğu Beyazıt’ta, Mustafa Kemal hükümetine gönderdiği sekiz manda arabasına yüklenmiş altınların Karaköse’de, Doğu Cephesi Kumandanı Kazım Karabekir’in Kurmay Başkanı Kazım Orbay’a teslim edilişinde bizzat hazır bulunur.Oradan tekrar Kafkasya’ya geçer.(Sayfa: 334-335)
Gelişen olaylar sonucunda Halil Paşa Trabzon’a gelir. Orada, Rus sefaretine Rusya da ikamet etmek istediğini bildirir. Ruslar ona Tuapse’de bir konut tahsisi ederler. Oradan da yetkililere Batum’a gitmek istediklerini bildirirler.
Öykünün devamını Halil Paşa’nın anılarından dinleyelim:
“Torpido sahile yakın ilerleyerek Sohum iskelesine yanaştı. Sohum o tarihte güya müstakil Abaza Cumhuriyeti’nin Başkenti idi. Cumhurbaşkanı Lakoba’nın yaman bir silahşör ve ihtilalci olduğunu işitmiştim. Daha önceden şehre uğrayacağımız bildirilmiş olacak ki iskelede karşılayıcı grubu buldum.Buradan ikamete tahsis edilen bir otele götürüldük.
Cumhurbaşkanı adına beni ziyarete gelen genç bir Abaza, diğer Abazalar gibi son derece güzel Türkçe konuşmaktaydı. Çoluk çocuğu otele yerleştirdikten sonra Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ederek teşekkür ettim, ertesi akşam için beni ve ailemi akşam yemeğine davet etti. Gece sabaha kadar otelde sıcak ve sivrisineklerle boğuştuk. Davetli olduğum günü akşamı Lakoba’nın gönderdiği otomobille Sohum tepelerindeki köşküne gittik. Salonda geniş bir masa hazırlanmış ve hükümet, ordu erkanı yemeğe çağrılmışlardı.
Abazaların ve Gürcülerin meşhur rakılarını içip ona göre hazırlanan mezeleri yiyor ve sağdan soldan sohbet ediyorduk. Bir ara hava almak için terasa çıktım. Döndüğümde bizim aile efradı ile Abazaların birbirlerine sarılıp ağlaştıklarını gördüm. Şaşırmıştım.Daha ne oluyor demeye kalmadı ki durumu anlattılar. Meğerse eşimin annesi ile Cumhurbaşkanı Lakoba kardeş çocuklarıymış.Gene bu arada Abazalar arasında bulunan Rasim de eşimin dayısı olarak meydana çıkmıştı.Vakit de geçti, otele dönmek üzere kalkmak istedim. Lakoba’nın eşi akrabalık sabit olduğu için köşkün üst katını bize tahsis ettiğini söyledi. Sohum’da kaldığımız müddetçe bu şahane katta şahane Abaza misafirperverliğine şahit oldum. Lakoba her gün bana kendi bölgesinin görülmeye değer yerlerini gösteriyordu.
Misafirliğimi daha fazla uzatmak istemiyordum. Lakoba ve ailesine veda ederek Batum’a hareket ettik.”(Sayfa: 356-358)
Halil Paşa, Refet Paşa’nın İstanbul’u İngiliz işgalden kurtarması üzerine Viyana’dan İstanbul’a döner. İki gün sonra da Ankara’ya giderek Mustafa Kemal’i ziyaret eder.(Sayfa: 380)
*Halil Paşa, İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e, BİTMEYEN SAVAŞ
-Kutülamare Kahramanı Hail Paşa’nın anıları-
Hazırlayan M.Taylan Sorgun- 7 Gün yayınları , 1972
zafersuren@yahoo.co.uk