Sürgünde sekiz aylık bebekti, hikayesi nesilden nesile geçti
Okurlarımızdan Leya Işık, annesinin anneannesinin annesi Fatma Çorbacıoğlu’nun anlattığı ve nesilden nesile geçerek kendisine ulaşan bir hikayeyi Jıneps okurlarıyla paylaşıyor. 1864 sürgününde sekiz aylık bir bebek olan Fatma Çorbacıoğlu, Afyon-Dinar Yapağlı köyünde yaşamış. Evlenince kasabaya gelin gitmiş. Torununun torununu görmüş ve 1974 yılında İzmir’de vefat etmiş.
Cep Cep dayı
Vakti zamanında Kafkasya’da Cep Cep dayı isminde çok kısacık boylu birisi yaşarmış. Evi toprağın altında kuyu gibi bir yerdeymiş. Cep Cep dayının dizlerine kadar uzanan bir ceketi ve ceketinin kocaman cepleri varmış. O ceplerde her zaman çocuklara verecek çerezi, kavurgaları, meyve kuruları olurmuş. Çocuklar onu çok sever, görünce etrafında toplanırlarmış. Hepsinin başını okşar ve ceplerindeki çerezleri paylaştırırmış. Yaramaz Arif diye bir çocuk varmış.
“Her gün herkesle paylaşacağı çerezi bekleyeceğime evine gidip hepsini alırım” diyerek Cep Cep dayının evine gidip deliğin başından seslenmiş.
-Cep Cep Dayı, aç kapıyı ben geldim.
Cep Cep Dayı kapıyı açınca kapıya dayanmış ve merdivenden aşağıya inmiş. Arif’e gülümseyerek, “Açsındır evladım “demiş ve yemek hazırlamak istemiş. Ama yaramaz Arif tavanda bir sepete asılı yumurtaları görüp yumurta pişirmesini istemiş. Cep Cep dayı tavana merdiveni dayayıp sepetten yumurtaları almak isteyince, Arif arkasından çıkıp Cep Cep Dayı’yı sepetin içine itmiş. Hızla aşağıya inip merdiveni çekmiş ki aşağıya inemesin. Evin içinde çerez ve yemişleri aramaya başlamış. Bulamayınca kızıp eşyaları devirmeye başlamış. O kızgınlıkla Cep Cep Dayı’yı yukarıda sepette bırakıp evden çıkmış. Merdivene de bir tekme vurup aşağı düşürmüş.
Ertesi gün Cep Cep dayıyı göremeyenler merak etmiş. Kamil isimli efendi bir çocuk dayanamayıp evine gidip kapısından seslenmiş. İçeriden, derinden bir ses gelince beline ip bağlayıp aşağıya inmiş. Hemen Cep Cep Dayı’yı aşağı indirmiş. Onun karnını doyurmuş. Dağılmış evini toplayıp kimin yaptığını sormuş. Cep Cep dayı “Tanımıyorum. Bizden değildi” demiş.
Bu sırada Arif yaptıklarından pişman olmuş, korku içindeymiş. Cep Cep dayı iki gün sonra iyileşince, yine köyde çocukların yanına gidip başlarını okşayarak yemişler dağıtmaya başlamış. Arif utanarak geri duruyormuş. Cep Cep dayı ona yaklaşarak başını okşamadan sadece avucuna yemiş bırakmış. Arif ağlamaya başlamış. Cep Cep Dayı’nın arkasından gidip seslenmiş:
-Al yemişlerini, benim sadece başımı okşa demiş.
Cep Cep Dayı gülümsemiş.
-Bir şartla. Bundan sonra en iyi arkadaşın Kamil olacak.
Sonra Arif’in gözyaşlarını silip başını okşamış. Cep Cep Dayı yaşlanıp hasta olduğunda, Arif ile Kamil evlatları gibi bakmış Cep Cep Dayı’ya. İkisi de Kafkasya’da ün yapan iki yiğit olmuşlar.
Kamil dahil hiç kimse Cep Cep Dayı’yı kimin sepette tuttuğunu hiçbir zaman öğrenememiş. Cep Cep Dayı, o gün olanları soranlara, “unuttum” diye cevap vermiş her seferinde…
Sayı : 2013 03