Karadeniz’in tam karşısında bir ülke Abhazya. Geçmişinde yaşadığı sürgün, soykırım, savaş, ambargoya inat bağımsızlığını ilan ederek adeta küllerinden yeniden doğdu. Fiziki konumu nedeniyle zaman zaman Rusya ve Gürcistan’ın baskısına maruz kalsa da, bağımsızlığını bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar ülke tanımış olsa da, varlığını sürdürmenin ve gelişmenin amacında…
Kafkas Dernekleri Federasyonu ve Kartal Belediyesi’nin ortak düzenledikleri, 3-4 Mayıs’ta gerçekleştirilen Abhaz kültür Günleri etkinliği için Abhazya Kültür Bakanı Badra Gunba da İstanbul’daydı. Gunba ile Abhazya üzerine sohbet ettik.
Abhazya’nın Avrupa kamuoyu nezdinde varlığı kabul ediliyor mu, temsiliyeti nedir?
-Avrupa ile ilişkilerimiz her geçen gün gelişiyor ama tanıma noktasına gelmiş değil. Baştan beri bu meseleye Avrupa çok taraflı bakıyordu. Fakat sonra Abhazya’nın bazı ülkeler tarafından tanınması ile birlikte Avrupa’nın bakışları değişti. Bu ilişkiler gayri resmi ilişkiler. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Abhazya’ya son dönemlerde ziyaretler arttı. Olumlu gelişen ve giderek büyüyen bir ilişkimiz var.
Abhazya olarak Avrupa’da sivil toplum örgütleri ile ilişkiler nasıl?
-Pek çok ülkede bağlantılarımız var. Kültürel ilişkiler başta olmak üzere oradaki sivil toplum örgütleriyle çalışmalarımız var. Zaten Avrupa’nın birkaç ülkesinde Abhazya temsilcileri var.
Londra, Almanya, Fransa… Bunların sayısı zaman içerisinde artacak.
Abhazya’nın tezleri Avrupa’da ne kadar karşılık buluyor?
-Abhazya’nın tezleri her geçen gün biraz daha Avrupa tarafından anlaşılmaya ve kabul edilmeye başlandı. Bu yüzden Avrupa parlamentosunda Abhazya günleri düzenleniyor. Bu etkinlikler hem siyasi hem kültür içerikli programlar oluyor. Her yıl gelişerek düzenlenen iş birliği ilişkileri var. Abhazya’nın yaklaşımları Avrupa’da yavaş yavaş mana kazanıyor diyebiliriz.
Soçi olimpiyatları sonrası, Rusya -Gürcistan ilişkilerinde Abhazya aleyhine bir değişim bekleniyor mu?
-Rusya –Abhazya, Rusya -Gürcistan çoklu ilişkiler yumağı devam ediyor. Fakat biz olimpiyatlardan sonra Abhazya ile Rusya ilişkilerinde sarsılma, değişme, kırılma olacağını düşünmüyoruz. Gürcistan’ın ilişkilerinin seyrini zaman gösterecektir.
Suriye’deki savaş nedeniyle birçok insan ülkeyi terk etti. Abhazlar da anavatana dönmeye başladı. Suriye’deki Abhazların dönüşü ile anavatanda yaşayanlar Abhazlar arasındaki diyalogları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir yabancılaşma söz konusu mu?
-Bu çok meşakkatli ve çok yönlü bir çaba. Sayıları yüzlerce ifade edilen Abhazlar ve Adigeler… Suriye’deki Kafkasyalıları ayırmıyoruz. Hepsinin Abhazya’ya gelmesi konusunda elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. İş, çocukların eğitimi, sağlık problemleri gibi pek çok hizmeti hızlı bir şekilde edinebilmeleri için alt yapıları oluşturuyoruz. Kendi imkanlarımızla gelen-getirdiğimiz insanları, onlara bakamayacak bir keşmekeş yerine planlı bir şekilde oradan geriye dönüşünü sağlamaya devam edeceğiz.
Aslında Abhazya’nın, sadece Abhazları kabul ettiği yönünde bir tablo var.
-Böyle bir ayrım yaptığımız doğru değil. Bunlar iyi niyetli yaklaşımlar değil. Şu an yaklaşık beşyüz insan geldi. Bu beşyüz sayının en az yarısı Adige. Hiçbir ayrımımız yok. Bunu en başından itibaren ifade ettik. Dezenformasyonlar gerçekçi değil. Devlet politikamız olarak bu sayıyı arttırmak için çaba gösteriyoruz.
Abhazya ile Türkiye arasında kültürel bir ortaklıktan söz edebilir miyiz?
-Osmanlı döneminde Abhazya Osmanlının etki alanındaydı. Dolayısıyla burada birçok kültür insanı iç içe geçti ve ticaret geldi. Şu anda Abhazya’da on beş bin civarında Türk koloni vardır o dönemden kalma. Abhazya’da Türk okulları var. Biz buraya geldiğimizde, gördüğümüz her insan Abhazya’dan bir insanla karşılaşmışız gibi hissettiriyor.
Türkiye ile farklılıklar var mı peki?
-Mutfak kültürü, dansların daha sert ve hareketli olması. Şimdi bu kültürel yakınlığın bir de siyasi boyutu var. Örneğin, Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı Rauf Orbay Abhazdır. Bu şu demektir; birbirlerine bu kadar güvenmeleri kültürel olarak da birbirlerine yakın olmalarındandır.
Kelemet Çiğdem Türk
Sayı : 2013 06