“Çerkesler kendilerini Avrupa’ya anlatmalı”

0
414

Prof. Wulf Köpke, Hamburg Etnoloji Müzesi’nin müdürlüğünü yapıyor. İnternet dergisi Guşips, Hamburg Etnoloji Müzesi bünyesinde Çerkesleri konu alan bir sergi açmaya hazırlanan Prof. Köpke ile Avrupa’da Çerkeslerin bilinirliğinden Soçi Olimpiyatlarına ve sergi projesine kadar birçok konuyu konuştu.

Çerkesler ilgi alanınıza ne zaman, ne şekilde girdi?

Çok eskiden beri Çerkesler hakkında okumalar yapıyordum. Bu süre zarfında bir kaç Çerkes’le de tanıştım. Ancak Çerkes Kültürüyle daha ayrıntılı olarak 1993′ den itibaren, Abhaz bağımsızlık mücadelesi çerçevesinde bir sürü Kafkasyalıyla tanıştıktan sonra başladığımı söyleyebilirim.

Çerkesler’in son yıllarda özellikle Soçi Olimpiyat muhalefeti ve Türkiye’deki kültürel hak talepleri konusunda daha görünür/bilinir olmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğruyu söylemek gerekirse en azından Türkiye dışında Avrupa’da Çerkes çerçeveleri dışında bu protestolardan pek haberdar olunmuyor.

Avrupa’da entelektüel-akademik çevrelerde Çerkesler ile ilgili çalışmalar yapılıyor mu? Ya da Çerkesler yeteri kadar tanınıyor mu bu çevrelerde?

Biraz önce söylediğim gibi Çerkesler pek tanınmıyor, eğitimli çevrelerde bu konuda pek bilgi sahibi değiller. Jeostratejik açıdan Kafkasya tabi ki ilgi çekiyor. Ancak bu ilgi başka güçlerden kaynaklanıyor: Ruslar, Azerbaycanlılar, Gürcüler, Ermeniler. Çerkeslerin etkili olarak algılanabilmesi için çok çaba harcamak gerekiyor. Sonuçta Çerkesler küçük ve çok dağılmış bir halk. Bu hem siyaset hem akademik çevreler için geçerli. Üstelik Çerkesler kendi gelenekleri gereği -benim gördüğüm kadarıyla- mütevazi bir şekilde eğitiliyorlar. Daha açık söylemek gerekirse Çerkesler pek hava atmayı bilmiyor. Bence bu çok sempatik ancak Çerkeslerin dikkat çekmesine de engel oluyor. Belki buna karşı Çeçenlerin çok ön planda olup, dünyaca ünlü olduklarını söyleyebiliriz. Ancak malesef kendilerine zarar veren kötü bir şöhrete sahip olduklarını da söyleyebiliriz. Sanki Çerkeslerin bu sessizlikleri uzun vadeli de olsa sağlıklı bir şekilde gündeme gelebileceklerini gösteriyor.

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) yapılan Çerkes Günü etkinliklerinin Çerkeslerin Avrupa’da tanınırlığı açısından faydalı olduğunu düşünüyor musunuz?

AP’deki Çerkesler günü bence harika bir fikir ve böyle bir etkinlik olduğuna şükretmek gerekiyor. Her ne kadar AP’deki gün artık kesin yerleşmiş olsa da bu gibi etkinliklerden daha çoklarını ve daha etkililerini gerçekleştirmek için gayret edilmeli. Başka yerlerde de buna benzer etkinlikler düzenlenmeli diye düşünüyorum.

-Çerkesler kendilerini dünyaya tanıtmak ve sorunlarını gündeme getirmek için başka neler yapabilirler?

Almanya’da Cem Özdemir’in kendisinin Çerkes olması ve bunun dışında kamuda çok tanınmasından dolayı Çerkesler daha pozitif algılanmak için doğru yolda yürümekteler zaten. Ancak bunu engelleyen Çerkeslerin, en azından benim algılayışımda, birlik olarak görünmemeleri. Dışarıya doğru tek bir ağızdan konuşmaları gerekiyor bence. Gerçekleştirdikleri kültürel aktiviteleri daha çok dışarıya yansıtabilmeliler. Müzelerle, Üniversitelerle, Halk Eğitim Okullarıyla ilişki kurmaları ve kültürlerarası aktivitelere katılmaları gerekiyor. Münferit kişiler bu bağlamda geçtiğimiz yıllarda çok katkıda bulundular ama sanırım Çerkeslerin potansiyeli bundan çok daha yüksek. Çerkes kültürü dünyanın en eski ve hala varolan kültürlerden biri, bunu Avrupalılara daha fazla göstermek lazım. Ben bu kültürün tanıtıldığı takdirde büyük bir ilgiyle karşılanacağını düşünüyorum. Mesela Almanya’da neden zengin Çerkes mutfağıyla bilinen bir restaurant yok ki? (Varsa da en azından ben bilmiyorum.) Böyle bir mekanın Çerkeslerin tanıtımına müthiş bir katkısı olurdu.

Kasım ayı sonunda Hamburg’da Etnoloji Müzesi’nde bir sergi projeniz var, hazırlıklar ne aşamada?

Hazırlıklar yavaş ilerliyor, ama katılımcılara baktığımızda daha hızlı ilerlemesi de beklenemezdi zaten. Maalesef bir sponsor da bulamadık. Daha çok maddi imkan bir çok şeyi kolaylaştırabilirdi. Diğer yandan tüm dünyadaki Çerkeslerin bir oğu tarafından sergi materyalleri ile ilgili desteklenmek çok güzel. Bu konuda Hannover’deki Çerkes Derneği’nin inisiyatifi ile Nalçik’e davet edildim ve oradan birçok malzeme ve Çerkeslerin memleketlerindeki hayatını yansıtan güncel fotoğraflar getirebildim. Berlin’deki derneklerden birisi de sergimizdeki bulunacak olan geleneksel Konuk Evi’nin (haçej) kurulumuna yardımcı olacak.

Sergi projesi nasıl gelişti? Böyle bir sergi açmaya nasıl karar verdiniz?

2010 yılında Soçi olimpiyatları tartışmaları esnasında bu projeyi geliştirdik. Projenin çıkış noktası, “No Sochi” hareketinin aktiviteleriydi aslında. Bunun üzerine Almanya, Belçika ve Hollanda’dan katılan birçok Çerkes temsilcileri ile Soçi hakkında uygun bir kültürel aktivitenin nasıl yapılması gerektiğini tartıştık. Bir takım oturumlar sonrası katılımcılar oybirliği ile müze içinde ve müze ile birlikte yapılan bir çalışmanın öncelikle Çerkeslerin kültürünü geniş bir kitleye tanıtması için uygun olacağını kararlaştırdı. Bu açıdan serginin merkezi protesto hareketi değil. Ancak protestolar oluyor ve sergi sayesinde çok daha fazla insan kimin, neden Soçi’yi protesto ettiğini bilmiş olacak. Geçtiğimiz yıllarda Çerkes temsilcileri ile birlikte yaptığımız çalışmalar esnasında biz, yani serginin planlamacıları, Çerkes kültürünü diasporada da hala yaşatabilmenin aslında ne kadar büyük bir başarı olduğunu anladık. Gerçekleştirilmesi çok zor olsa dahi hala bazı Çerkes gençlerinin Çerkesçe konuşması büyük bir muvaffakiyet. Bütün bu çabalara duyduğumuz saygıyı ziyaretçilerimize de yansıtmak istiyoruz. Çerkeslerin de bu başarı dan ötürü tüm mütevazılıklarına rağmen kendileriyle gurur duymalarını istiyoruz.

Sergi kapsamında hangi konuların üzerine eğinilecek, tam olarak sergi konseptinden bahseder misiniz?

Serginin konsepti Çerkes kültürünü çok geniş bir açıdan değerlendiriyor. Adige Xabze, Çerkes kimliği, Kafkasya, Çerkes tarihi ve Çerkesler ile batılıların ilişkileri ele alınacak konulardan bazıları.

Sergiyi gezenler ne tarz materyaller ile karşılaşacaklar?

Özel koleksiyonlardan topladığımız tarihi ve güncel fotoğraflar, geleneksel Çerkes yaşamını yansıtan litografiler, bunun dışında Çerkeslerin anavatanı ve diasporadaki yaşamlarını anlatan dokümanlar ve tarihi objeler bulunuyor. Dünyada eşi benzeri olmayan objeleri sergileyebilmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Alman koleksiyoncuların ve müzelerinin desteğiyle Çerkes kültürüne ait şaşırtıcı bir çeşitlilik içeren objeler sergileyebileceğiz. Bunların bazıları bugüne kadar kamuyla paylaşılmadı.

Serginin hazırlanmasına destek olmak isteyen Çerkesler ne şekilde yardımcı olabilirler ve size nasıl ulaşabilirler?

Şu an Hamburg Etnoloji Müzesi’nde sergi için Çerkesler ile ilgili kitaplarımız var. Kütüphanemize bu kitaplar uluslararası kütüphane kataloglarına kaydedilerek konulmuş durumda. Fotoğraf arşivimize de bize gönderilen fotoğraflar eklendi. Paylaşmak istenilen fotoğraflar, kitaplar, kostümler, müzik aletleri veya dernek eşantiyonu yada başka objeler var ise circassian@mvhamburg.de ile irtibata geçebilir okuyucularınız. Kafkasya’dan, Türkiye’den ve başka ülkelerden beklediğimiz misafirlerimiz ile açılış töreni 24 Kasım 2013’te olacak. Açılışımıza da herkesi bu vesileyle davet etmiş olalım. Daha ayrıntılı bilgi için ise www.voelkerkundemuseum.com veb sitemiz ziyaret edilebiliyor.

(www.gusips.net)

 

Sayı : 2013 11

Yayınlanma Tarihi: 2013-11-01 00:00:00