Troya Efsaneleri (2)

0
2668

Troya Efsaneleri (2)

Yağan Ümit

Troya’yı Kuşatan Halklar ve Müttefikleri

Troya savaşının iki tarafı vardır: şimdiki Yunanistan’dan gelip Troya’yı kuşatan Akhalar ve destekçileriyle yurtları Anadolu’da bulunan Troyalılar ve destekçileri, Hitit metinlerindeki adlarıyla Aşşuvalar. Bu yazımızda Troya’yı kuşatan Akhalar ve müttefiklerini inceleyecek, Kafkasya’yla ilişkilerinin üzerinde duracağız.

Akhalar ve Troya Dönemindeki Siyasal Ortam Akhaların Ege adalarına ne zaman ve nasıl geldikleri tartışılan bir konudur. Akhaları, Hitit metinlerindeki Ahhiyavalarla aynı halk olarak gören ve güneybatı Anadolu’dan Ege’ye yayıldıklarını; Anadolu ve Ege’deki yerli halklarla karıştıklarını, ama temel olarak Hint-Avrupa dili konuştuklarını iddia eden görüşe ben de katılıyorum (Mansel, s.60). Akhalar, MÖ 1600 yıllarından itibaren Girit kültürünün güçlü etkisinde kalmışlardı. Bu dönemde Mikenai kenti kuruldu. Mikenai kenti, gücünü MÖ1500 dolaylarında eski adı “Apis Gaia” olan Poloponnesos yarımadasının her yanında kabul ettirdi. Bu dönemde Kar ve Pelasg kentlerinin çoğu ele geçirilip küçük kent devletleri kuruldu; çok geçmeden Mikenai kültürü Thessalia’ya girdi.

Troya Önündeki Büyük Ordu MÖ 1400-1200 yılları, Akhaların siyasal bakımdan en güçlü oldukları dönemdir. Bu dönemde Peloponnesos bütünüyle Akhaların kontrolüne girmişti. Yerli hanedanlıklar varlıklarını sürdürseler de Mikenai kralına bağımlı durumdaydılar. Troya Savaşı böyle bir ortamda 1200 yıllarına doğru gerçekleşti. Akhalar, Troya önlerine bin gemiyle gelmişlerdi, yaklaşık yüz bin askerleri vardı. Bu ordu, Troya ordusunun yaklaşık on katı kadardı. Yunanistan’daki çeşitli krallıklardan gelen ve Troya’yı kuşatan orduların komutanı, krallar kralı Agamemnon’du. Mykene kralı Agamemnon, Akhaların en büyük kralıydı; Zeus’un armağanı ve egemenliğinin simgesi olan altın değnek onun elindeydi. Yine de kuşatmaya katılan bazı krallar yalnızca müttefikti. Gerek bağımlı, gerek müttefik olsun, savaşa katılan her kral, Troya ovasında farklı yerde bir otağ kurmuştu. Her kralın farklı sayıda askeri ve gemisi vardı ve kendi adamlarına komutanlık etmekteydi.

Giritliler ve İdomeneus

Agamemnon’un müttefiklerinin başında Giritliler vardır. Giritliler, Troya savaşına katılmak için Agamemnonla eşit statü istediler. Bu istek Agamemnon tarafından kabul edildi. Bunun üzerine Giritliler, kralları Deukalion’un oğlu İdomeneus’un komutasında seksen gemiyle savaşa katılmışlardır. Graves, “Troya seferi böylece Girit ve Helen ortak harekâtına dönüşmüş oldu” demektedir.

Kephallenler ve Odysseus

İthake, Krokyleia, Aigilips, Zakynthos ve Samos (daha sonra Kephalonia) adalarında yaşayan ve on iki gemiyle Troya Savaşı’na katılan Kephallen halkı da Agamemnon’un bağımsız müttefiklerinden biridir. Komutanları Odysseus’dur. Odysseus’un efsanesi İlyada’da da anlatılırsa da, “Odiseya” bütünüyle Odysseus’un destanıdır. Odysseus’un krallığını yaptığı Kephallen halkı Akha soylu değildir. Thomson’a göre Kephallenler, Kadmosoğullarıyla Leleglerin karışımıdır. Kephalonia’nın diğer adı Samos’tur. Ege’de de bir Samos bulunmaktadır ve burasının Karya yerleşim merkezi olduğu bilinmektedir. (Thomson, 2.cilt, s.177) Odysseus’un annesi, Korinthli Güneş Tanrısı’nın kızıdır ki bu tanrının da asıl yurdu Kafkasya’dır. Aynı kralın emri altındaki Zakynthos adası halkının efsanevi atasının adı da Zakynthos’tur. Zakyntos, Troya kralı Dardanos’un oğullarından birinin de adıdır. Bu nedenle Odysseus, Troya tahtı üzerinde hak iddia ediyordu. (Graves, s. 825-923)

Lokrisliler

Lokrisliler, Thessalia’yı Boiotia’dan ayıran Malis Körfezi’nin kıyılarında Lokris Epiknemidia ve Lokris Opountia bölgelerinde oturuyorlardı. Aynı halkın Korinthos Körfezinde Lokris Ozolis adlı bir yerleşim merkezi daha vardı. Lokrisliler, Troya Savaşı’na Olileus oğlu Aias komutanlığında kırk gemiyle katılmışlardı. Lokris Opountialılar, her yıl Troya Athena tapınağına hizmet etmek üzere, Troya’ya iki genç kız gönderiyorlardı. Thomson, “Lokrisli genç kızların Troya Athena’sının hizmetine yollanmaları, tanrıçanın Lokris’teki tapımının Troya’daki tapımın bir kolu olduğunu göstermektedir” demektedir. (Thomson, 1. cilt, s.237- 319) Aristoteles ise, Lokris’in ilk halkının Lelegler olduğunu belirtmektedir.

Aiakos ve Aiakidler (Aiakos Oğulları)

Akhileusla Telamon oğlu Aias’ın dedeleri olan Aiakos, Zeusla su perisi Aigina’nın oğluymuş. Aigina adasında krallık yaparken halkının hepsi vebadan ölünce; Aiakos, Zeus’a yalvararak adadaki karıncaları insana dönüştürmesini istemiş. Zeus, Aiakos’un isteğini yerine getirmiş. O günden sonra bu halka “Myrmidonlar” denilmiş. Aiakos, Pelops’un oğlu Skiros’un kızlarından biriyle evlenmiş. Bu evlilikten Peleus ve Telamon adlı iki oğlu olmuş. Su perisi Psamathe’den doğan oğlunun adı ise Phokos imiş. Peleus ile Telamon, üvey kardeşleri Phokos’u öldürmüşler. Aiakos da onları Aigina’dan sürmüş. Peleus, Teselya’da Pthia kralı Aktor’un yanına sığınmış. Kralın kızıyla evlenmiş. Fakat av sırasında kazayla kayınbabasını öldürmüş ve ülkeden kaçarak İolkos kralının yanına gitmiş. Orada yaşarken, Zeus tarafından su perisi Thetis’e eş olarak seçilmiş ve onunla evlenmiş. Bu evlilikten Akhileus doğmuş. Telamon, Salamis adası kralı Kukhreus’un yanına sığınmış ve kralın kızıyla evlenmiş. Kukhreus ölünce de kral olmuş. Eşi ölünce, Pelops’un torunu Perboia ile evlenmiş ve bu evlilikten Aias doğmuş. Telamon’un daha sonraki eşi, Troya kralı Priamos’un kız kardeşi Hesione imiş. Bu evlilikten de Teukros adlı bir oğlu olmuş. Homeros’a göre, Aiakidler Pelasg soyludur. Graves’e göre Leleg soyundan geliyorlardı; Aias’ın Olymposlu tanrıları tanımaması ve Zeus’un kafasından dünyaya gelen Athena’ya saygısızca davranışı, Helen öncesi dönemdeki tanrıçaya ibadet etmesinden kaynaklanıyordu. (Graves, s. 851) Troya Savaşı’na katılan Aiakidler, Peleus ve Telamon’un krallık yaptığı iki ayrı ülkeden geliyorlardı. Peleus’un krallığında yaşayan halka “Myrmidonlar ” deniliyordu. Hellen ve Akha adlarıyla da biliniyorlardı. Alos (Halos), Alope, Treknis, Phthie ve Hellas adlı kentlerde oturuyorlardı. Komutanları, Aiakos’un torunu Akhilleus’tu. Akhileus, İlyada’da “Aiakosoğlu” unvanıyla anılmaktadır. Aiakidlerin ikinci grubu Telamon’un krallık yaptığı Salamis adasından geliyorlardı. Salamislilerin komutanları Akha ordusunun Akhileus’tan sonra en yiğit savaşçısı olan; yedi kat deri, yedi kat tunçtan yapılmış korkunç kalkanıyla yiğitçe döğüşen, Telamon oğlu Aias’dır. Aias’ın üvey kardeşi, Troya kralı Priamos’un kız kardeşinin oğlu Teukros da, Salamisli Aiakidlerin komutanlarından biridir. Yetenekli bir okçudur ve pek çok Troyalı yiğidi öldürmüştür. Troya Savaşı’ndan sonra Kıbrıs’a giderek Salamis kentini kurmuştur.

Akhalarla Akdeniz Halkının Kaynaşması

Akhaların Ege’yi işgali, Akhalarla yerli halkların kaynaşıp bütünleşmesiyle sonuçlandı. Akhalar, Ege’nin kültürünü, dinini ve tanrılarını da benimsediler. Azra Erhat da, “2000’den 1000 yılına kadar süren bu ırk kaynaşmasında Ege ve Anadolu’nun tanrı efsanelerini, tanrı kültürlerini Akhaların nasıl kendilerine göre uydurduklarını görüyoruz. Giritli tanrı Zeus, Anadolulu tanrı Kybele, Anadolulu tanrı Apollon, Akhaların din düzenlerine girip özlerini değiştirmişlerdir” demektedir. (Homeros, s.25) Tarihöncesi Ege’de karşılaştığımız söylencelerdeki tanrıların, kahramanların ve yer adlarının çoğunun Hint-Avrupa dilleriyle açıklamadığı halde Kafkas dilleriyle açıklanabilmesinin, açıklanamayan sözcüklerin de Kafkas dillerinin yapısına uygunluk göstermesinin nedeni böylece açıklığa kavuşmuş oluyor. Söylencelerde Kafkasya ve Kolkhis adı; Kolkhisle ilişkilendirilen tanrılar sık sık geçiyor. Bu nedenle Ege ve Anadolu söylencelerini, tarihöncesi Ege dünyasında ve bütün Ortadoğu’da en eski halk olarak yaşayan ve Kafkas halklarının atası olan eski Akdeniz halkıyla, 2000’li yıllardan itibaren Ege’yi işgal ederek Akdeniz halkını asimile eden Hint-Avrupa halkları arasında var olan yakın ilişkilerin; bu ilişkileri kuran ve yaşatan halkların belleğinin ortaya çıkardığı kültürel ürünler olarak değerlendiriyoruz.

Aiakidler Kafkasya’yla İlişkilidir

Hint-Avrupa dilleriyle açıklanamayan Aiakos ve soyunun adları Kafkas dillerine uygunluk göstermekte, bazıları da açıklanabilmektedir. (Mansel, s.49-58-60) Burada bu sözcükleri açıklamamız mümkün değil. Yalnızca “Aiakos” sözcüğünün üzerinde durup bağlantıları göstereceğiz. Aiakos ve Aias adlarında görülen “aia” kökü, Yunanca’da “toprak” anlamına gelirse de, Aphazya’nın (Kolkhis ülkesinin) eski adıdır. (Erhat, s.17) Sözcük en eski biçimde Sümer’deki Eridu kentindeki su tanrısı Enki’nin adlarından biri olarak karşımıza çıkar. Girit’te karşılaştığımız bir su perisi de “Ya/Aya” adını taşır. Pelasgların atası Pelasgos’un erkek kardeşi ve İo’nun babası olan “İasos’un” adı da aynı kök sözcüktendir. Titan tanrı İapetos’un, Dardanos’un kardeşi ve Kybelenin sevgilisi İasion’un, Argonautlar seferinin baş kahramanı İason’un adları da aynı köktendir. Kolkhis kralı Aiet/Aietes’in adında da aynı kök sözcük bulunmaktadır; bu kral, Kolkhisli Güneş tanrı Helios’un oğludur. Aynı kralın Kolkhis’teki başkenti de “Aia” adını taşır (Graves, s.767). Aslında Aietes, Kolkhis kralı olmadan önce Korinthos’ta krallık yapmıştı. (Erhat, s.19) Efsanelerde, Kolkhis kralı Aietes, Girit kralı Minos’un eşi Pasiphae’nin kardeşi olarak gösterilir. Bu durum, Giritle Kolkhis arasında Knossos’un düşüşünden önce ilişki kurulduğunu kanıtlar. (Thomson, 2.cilt, s.107)

(Devam edecek)

Kaynakça

1. Arif Müfid Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Ank. 1998.

2. Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, İst.

3. Ekrem Akurgal, Anadolu Uygarlıkları, İst. 1989.

4. George Thomson, Tarihöncesi Ege 1. ve 2, Çev: Celal Üster, İst.

5. Homeros, İlyada, Çev: Azra Erhat- A. Kadir, İst. 1984. 6. Robert Graves, Yunan Mitleri, Çev: Uğur Akpur, İst. 2010.

Sayı:
Yayınlanma Tarihi: 2013-12-10 00:00:00