Abhazya Cumhurbaşkanı İstifa Etti
Abhazya Cumhurbaşkanı İstifa Etti
(Jıneps-Sohum)
Abhazya Cumhuriyeti (AC) Cumhurbaşkanı Aleksandr Ankuab, beş gün süren ve Cumhurbaşkanlığı Ofisi ile televizyon binalarının işgali ile boyutlanan muhalefet gösterilerinin ardından istifa etti. İstifasını kamuoyuna yaptığı bir açıklama ile duyuran Ankuab, kendisini tek adam yönetimi ile yolsuzluğun yanı sıra başta Rusya Federasyonu’ndan (RF) gelen yüz milyonlarca dolarlık yardım paraları olmak üzere kamu kaynaklarının kötü yönetimi, işsizlikle, yolsuzlukla, pahallılıkla mücadelede yetersizlik ve binlerce Gürcü asıllı kişiye usulsüz pasaport dağıtımı ile suçlayan muhalefeti, ‘iktidar ve koltuk için AC’nin özgürlüğünü ve yurttaşlarının yaşamlarını hiçe sayabilecek muhterisler’ olarak tanımladı. Ankuab ayrıca yaşananların açıkça bir darbe olduğunu ama ülkenin bir iç çatışmaya sürüklenmemesi için görevinden ayrıldığını ifade ederek, 27 Mayıs günü Başkanlık Ofisini basan göstericilerin içinde kendisini öldürmek isteyenlerin bulunduğunu ve muhalefetin amaçlarından birisinin de, kendisine suikast girişiminde bulunup iki korumasının ölümüne neden olanları hapisten salıvermek olduğunu iddia etti. Ankuab istifa mesajında son olarak halktan sükuneti ve iç barışı korumalarını ve normal bir atmosfer içinde, erken seçimlere iştirak etmelerini istedi.
Abhazya Demokrasisi’nin kısa tarihçesi
AC’nin 2014 yazında içine düştüğü siyasi krizi daha iyi anlayabilmek için geçmişi kısaca hatırlamak gerek. 1992-93 yılında Gürcistan’la yaptığı savaşı kazanan AC, savaşın askeri ve siyasi lideri Vladislav Ardzınba liderliğinde bağımsızlık yolundaki basamakları birer birer tırmandı. Ardzınba, 1999 yılında bağımsızlık kararını tescilleyen referandumla eş zamanlı olarak yapılan ve tek aday olarak katıldığı seçimlerde % 98 oyla bir dönem için daha başkanlık makamına seçilmişti. 2002 yılındaki AC Meclisi seçimlerinde 35 vekilin tamamı Ardzınba’ya bağlı isimlerden oluşmuştu. Bu seçimlerin ardından, ülkede giderek güç kazanan muhalefet seçimlerin adil bir şekilde düzenlenmediğini iddia etmiş ve seçim komisyonu ile iktidar destekçisi devlet medyasını eleştiri bombardımanına tutmuştu.
Muhalefetin ara vermeden devam eden güçlü basıncı ile o dönemin başbakanı Genadi Gagulya 2003 Nisan’ında istifa etmek durumunda kalmış, yerine Ardzınba tarafından -şu anki muhalefetin önde gelen ismi- İçişleri Bakanı Raul Hacımba atanmıştı. Buna karşın tüm istifa çağrılarını yanıtsız bırakan Ardzınba görevini bırakmamıştı.
Ülke Kasım 2004’te çok gergin bir atmosfer içinde başkanlık seçimlerine gitmiş o zamanki muhalefetin adayı Sergey Bagapş, giderek ilerleyen hastalığı nedeni ile kendisi aday olmayan Ardzınba’nın desteklediği Hacımba karşısında seçimleri kazanmasına rağmen hemen koltuğuna oturamamıştı. Bugünküne benzer bir tartışma patlak vermiş, Hacımba ülkenin doğusunda oy kullanan kişilerin çoğunluğunun AC pasaportu olmadığından hareketle seçimlerin iptalini istemişti. Ülkeyi seçimlere götüren ve seçmen listelerini bizzat oluşturan hükümetin başbakanı olarak Hacımba’nın bu itirazları, politik çevrelerde pek geçerli görülmemişti. O dönem RF’nin de diplomasiyi bir kenara atarak açık olarak desteklediği Hacımba taraftarları ile Bagapş’ı destekleyenler aylar boyunca karşı karşıya gelmiş ve kamu binaları bu iki grubun taraftarlarınca adeta pay edilmişti. Batı basını bu olaylara AC’nin en önemli ihraç ürününden hareketle “Tangerine Revolution” (Mandalina Devrimi) adını takmıştı. Kaderin garip bir cilvesi ile aralarında şu günlerde istifa eden Ankuab’ın da bulunduğu o zamanın muhalifleri, tıpkı bugünkü muhalifler gibi Cumhurbaşkanlığı Ofisini işgal etmişlerdi. Ülkeyi bir iç savaşın eşiğine getiren ve can kaybının da yaşandığı bu olaylar RF’nin arabuluculuğu ile sona ermiş, Ocak 2005’te Bagapş başkan ve onun yardımcısı olmaya ikna edilen Hacımba ortak aday olarak tekrarlanan seçimlere gitmiş ve % 91 oyla bu seçimleri kazanmışlardı.
2007’de yapılan seçimlerde Bagapş’a yakın üç parti 20 milletvekili çıkarırken, muhalifler de bazı vekillikleri kazanmış, seçimlerde Bagapş muhalifler tarafından usulsüzlükle suçlanmıştı. 2009 yılında bir kez daha karşı karşıya gelen Bagapş ve Hacımba arasında bu kez ciddi oy farkı oluşmuştu. Bagapş % 59, Hacımba ise % 15 oy almıştı. Geçmişte açıkça RF tarafından desteklenen Hacımba’nın taraftarları ilk kez olarak dönemin hükümetine, RF ile ilişkilerde aşırı yakınlaşma eleştirisi yöneltmişti.
Mayıs 2012’de Bagapş Moskova’da geçirdiği bir ameliyatın ardından ani şekilde ölünce bu kez üç güçlü aday Cumhurbaşkanlığı için yarışmıştı. Başkan yardımcısı Aleksandr Ankuab, Başbakan Sergey Şamba ve muhalif lider Hacımba. Bu yarışı % 55 oy alan Ankuab ilk turda kazanırken, Şamba % 21, Hacımba ise % 19,5 oranında oy almıştı. Seçimlerin şaibesiz ve serbest bir ortamda yapıldığı genel olarak kabul görürken, bu seçimlere katılan her üç aday da Moskova ile iyi ilişkileri daha da geliştirmekten yana tavır almışlardı.
Yolsuzluk ve yoksullukla ödünsüz mücadele söylemi ile işbaşına gelen Ankuab’ın muhalefet tarafından yolsuzlukla suçlanması için fazla zaman geçmedi. Muhalefete göre gittikçe otoriterleşen ve adeta ülkeyi tek adam olarak yönetmeye başlayan Ankuab RF’den gelen yüz milyonlarca doları istihdam yaratmayacak yerlere örneğin stat inşaatlarına yatırmakla kalmıyor bu işlerle ilgili ihaleleri de sadece kendi yandaşları arasında pay ediyordu. Buna karşın Ankuab ise AC’nin geleceği olan gençliği ülkede anormal oranda olduğu bildirilen uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkların pençesinden kurtarmak için okul, spor tesisi ve hastane gibi yatırımlara öncelik verdiğini, ihaleleri de yakınlık kıstasına göre dağıtmadığını, işleri zamanında bitirebileceğine inandığı kişilere ihale verildiğini söyleyerek kendini savunuyordu. Ayrıca Ankuab geçmiş iktidarlar döneminde o anda muhalefet edenler de dahil bir çok işadamı ve bürokrata devlet kasasından usulsüz kredi dağıtıldığını, milyonlarca dolarlık bu kredilerden hiç birinin geri dönmediğini, gerekirse bu listeleri açıklayabileceğini söyleyerek muhaliflerini sıkıştırmaya çalışıyordu. Bugüne kadar bu listeler hükümet tarafından açıklanmadı, muhalefet de bu listelerin açıklanması konusunda asla ısrarcı olmadı.
AC’de iktidar ve muhalefetin aralarının iyice gerginleştiği bir süreçte Şubat 2012’de ülkede kimsenin tasvip etmediği üzücü bir olay yaşandı. Daha önce de çeşitli suikast teşebbüsleri atlatan Ankuab’a çok ciddi bir saldırıda bulunuldu. Kendisi kurtuldu ancak iki koruması hayatını kaybetti. Suikastın önde gelen şüphelilerinden biri olan eski içişleri bakanlarından Almasbey Kçaç gözaltına alınmadan hemen önce, bir diğer şüpheli ise gözaltına alındıktan sonra hücresinde intihar etti. İntihar girişiminde bulunan bir diğer şüpheli ise son anda kurtarıldı. Dokuz şüpheli halen bu soruşturma ile ilgili olarak yargılanmaya devam ediyor.
AC’de 10 Mart 2013’te meclis seçimleri yapıldı. % 44 gibi oldukça düşük bir katılım oranı ile gerçekleşen ilk turda gerekli oy oranı sağlanamadığı için 35 sandalyenin sadece 13’ü sahibini buldu. Diğer seçim çevrelerinde seçim 24 Mart’ta yenilendi. Meclis Başkanı Nugzar Aşba gibi Abhaz siyasetinin birçok önemli isminin meclis dışında kaldığı bu seçimde siyasi partiler de genel olarak başarısız kaldılar. Muhalefet listelerinden dört, iktidar listelerinden sadece üç vekil seçilebilirken geri kalan 28 milletvekilliğini ise bağımsız adaylar kazandı. Aslında bu seçimler AC’de halkın mevcut siyaset elitlerinden (iktidar-muhalefet ayırmadan) soğumaya başladığının ve seçimlerle bir şeylerin değişebileceğine olan inançlarının azalmaya başladığının sinyallerini vermişti.
Bu sinyalleri değerlendiren ve o zamana kadar Ankuab’ı destekleyen Birleşik Abhazya Partisi (BAP) de 2013 yılı içinde muhalefete geçti. Kendisini açıkça destekleyen hiçbir siyasi parti kalmadığını gören Ankuab, BAP’den istifa etmeye ikna ettiği bir kısım taraftarlarının katılımı ile kendisini destekleyen savaş gazileri örgütü Amtsakhara’nın yapısını güçlendirdi ve bu örgütü politik partiye dönüştürdü.
Ankuab’ı istifaya zorlayan muhalefet kimlerden oluşuyor ve talepleri ne?
2013 yılı içinde bugünkü krizin öznelerinden biri olan Muhalefet Koordinasyon Konseyi (MKK) kuruldu. Konsey’in kuruluşunda en çok etkili olan motivasyon, bu çatı altında bir araya gelenlerin Ankuab’a ve özellikle de onun (selefi Bagapş döneminde başladığını iddia ettikleri) Gal Bölgesi’nde çoğunluğu oluşturan Gürcülere, AC pasaportu vererek ülkeye entegre etme politikasına olan karşıtlıklarıydı. MKK’de bir araya gelenler bu politikanın ‘Abhaz Devleti’ ve ‘Abhaz Egemenliği’nin altını oyduğu düşüncesindeydiler. Bir kısım batılı kaynaklar tarafından iddia edildiğinin aksine ne muhalefetin, ne de hükümetin RF ile ilişkilerde birbirlerinden ciddi ölçüde farklılaşan bir politikaları asla olmadı. Zaten AC’nin içinde bulunduğu durum, bölge ve Dünya dengeleri düşünüldüğünde, RF ile ilişkilerde bu tür bir farklılaşmanın nesnel zemininin olmadığı açıkça görülebilir. RF konusunda farklılaşma var denebilecek tek husus RF’nin AC’ye sağladığı mali yardım ve açtığı kredilerin nasıl ve nereye, hangi öncelikler göz önünde bulundurularak harcanacağı konusundaydı. Yukarıda bahsedildiği üzere, muhalefet RF’den gelen kaynakların istihdam yaratmayan yerlere harcandığını, önceliklerin de yanlış tespit edildiğini öne sürüyordu. Örnek olarak; Tkarçal’da içme suyu şebekesi çok kötü durumda olmasına ve zaman zaman salgın hastalıklar baş göstermesine karşın, hükümetin bunu yenilemek yerine içinde yüzme havuzu bulunan spor tesisi yapmayı tercih etmesini muhalefet yanlış buluyordu.
MKK’deki başlıca parti ve örgütler şunlardı: Milletvekili Raul Hacımba liderliğindeki Abhazya’nın Birliği İçin Ulusal Forum, Başbakan eski yardımcısı Daur Tarba’nın liderliğinde olan ve bir dönem iktidar partisi addedilen son dönemde muhalefete geçen BAP, AC’nin tek özel kanalı olan Abaza TV’nin sahibi ünlü işadamı ve milletvekili Beslan Butba’nın Ekonomik Kalkınma Partisi, Yakup Lakoba’nın önderliğindeki Halk Partisi, Abhaz Savaş Gazileri Örgütü Aruaa, Akhatsa Hareketi, sertliği ile meşhur İçişleri eski Bakanı Leonid Dzapşba’nın Kanun, Nizam ve Demokrasi Hareketi, yine savaş gazisi örgütü Abaaş, Genç Abhazya Hareketi, Abhazya’daki Rus Vatandaşları Koordinasyonu ve Abhazya Rus Toplulukları Kongresi.
Elli altı yaşındaki Hacımba, siyasetin her dönem kilit kişiliklerindendir ve son dönem yaşanan politik krizin Ankuab’la beraber en önemli iki isminden birisidir. 80’li yılların ortalarında Minsk şehrindeki KGB Akademisi’nden mezun olan Hacımba, Ardzınba’nın son dönem başbakan olarak atadığı isim olmanın yanı sıra 2005-2009 yılları arasında devletin iki numaralı koltuğu olan Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevini de yürüttü. 2004 seçimlerinde Ardzınba ve RF (hatta bizzat Putin) tarafından açıkça desteklenmesine karşın başkanlık seçimini Bagapş karşısında kaybetmişti. 2009 yılında yine Bagapş’a, 2011’de bu kez Ankuab’a karşı mağlup olmuştu. Son başkanlık seçimindeki oy oranı % 19,5 idi. Aynı seçimde Ankuab % 55 oy almıştı. İddia edildiğinin aksine kesinlikle RF karşıtı bir politikacı olarak nitelenemez. Bazı batılı uzmanlar onu etno-milliyetçi olarak tanımlanıyor. Bu nedenle zaman zaman RF ile entegrasyonu AC’nin bağımsızlığının zararına olacak şekilde aşırıya götüreceğini düşündüğü hususlarda karşı çıkışları olabiliyor. Yabancılara mülk satışını kolaylaştıracak kanuni düzenlemelere karşı geliştirdiği ödünsüz yaklaşımda olduğu gibi. Devletin etnik Abhaz karakterini koruma iddiası ile Bagapş-Ankuab ikilisinin Gal Bölgesi’ndeki etnik Gürcüleri pasaport verme yolu ile ülkeye entegre etme politikasına da aynı etnik-milliyetçi söylemle sert bir karşı duruşu var.
Önemli bir diğer muhalif kişilik de Vitali Gabniya. Savaş Gazileri’nin önemlilerinden biri olan Aruaa’nın lideri. RF’ye aşırı mali bağımlılığı ve Ankuab’ın otoriter politikalarını Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nin işgal edildiği 27 Mayıs günü şu sözlerle eleştirmişti:
“Bütçesinin yüzde yetmişi dış yardımlarla sağlanan bir devlet bağımsızlığını muhafaza edebilir mi?…. Bizim Başkanımız adeta bir Çar olmuş. İstişare olmadan, tek adama bağlı karar alma mekanizması ülkemizi iflasa sürükledi.”
Gabniya ile aynı gün ve yerdeki konuşmasında meclisin popüler ve görece genç muhalif vekillerinden olan Ahra Bjania da şunları söylemişti: “Ülkemiz sadece RF yardımlarına dayanarak bir yere varamaz bu çıkmaz bir yoldur.”
Bir diğer muhalif, İçişleri eski Bakanı Dzapşba, Ankuab yönetimi tarafından binlerce Gürcü kökenli kişiye usulsüz pasaport dağıtıldığı iddiasını bir kez daha dillendiriyor ve ekliyordu: “Ankuab, İngur nehrine (Gürcistan sınırına) bir sürü yeni kapı açarken dostumuz RF ile aramızda sadece bir sınır kapısı var olmaya devam ediyor.”
MKK’yi kuran güçler 2014 Nisan’ında ‘Yapısal Krizi Aşmak’ için bir dizi öneri ve talepte bulundular. Talep ve önerileri arasında şunlar vardı:
– Başbakan Lakerbaya’nın ve hükümetinin derhal istifası.
– AC Başsavcısının derhal istifası.
– Muhalefet tarafından saptanacak bir adayın başkanlığında yeni kabinenin kurulması.
– Cumhurbaşkanının yetilerini azaltacak, meclisin yetkilerini arttıracak bir anayasa reformu yapılması.
– Gal, Oçamçira ve Tkarçal Valilerinin istifası.
MKK bu talep ve önerileri karşılanmazsa bu kez (Abhaz Geleneksel Siyasal Kültüründe milletin en zor günlerinde toplantıya çağrılan) Milli Halk Buluşması çağrısında bulunacaklarını ve bu buluşmada Cumhurbaşkanı Ankuab’ın azlini isteyeceklerini ilan ettiler. Muhalefetin bu çıkışı Cumhurbaşkanı tarafından “bu ültimatom yapıcı değildir ve kabul edilemez” denilerek reddedildi.
27 Mayıs Olayları ve Ankuab’ı istifaya zorlayan son gelişmeler
Nisan ayında bir araya gelen ve taleplerini ilan eden muhalefet, önerileri reddedilince tüm Abhaz Halkı’nı 27 Nisan’da Milli Halk Buluşması için Cumhurbaşkanlığı önündeki alana davet etti. Bunun da öncekiler gibi sıradan bir miting olacağı görüşü yaygındı. Ama olaylar farklı bir yola girdi ve 27 Mayıs–2 Haziran arasındaki altı gün içinde Ankuab’ın istifası ile tepe noktasına ulaşan baş döndürücü bir hızla olaylar gelişti:
– Başında Hacımba'nın olduğu muhalefet, bir süreden beri 30 bin Gürcü asıllı kişiye usulsüz pasaport verildiği ve yolsuzlukla, yoksullukla işsizlikle mücadelede yetersiz kalındığı ve Ankuab’ın otoriterleştiği iddialarıyla ilgililerin görevden alınmasını ve geniş tabanlı bir geçiş hükümeti kurulmasını isteyerek Milli Halk Buluşması düzenledi.
-MKK, AC için kalabalık sayılabilecek bir grupla (yaklaşık beş bin kişi) 27 Mayıs günü boyunca Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi önünde miting yaptı. Bu arada içerde Cumhurbaşkanı ve muhalefet yetkilileri toplantı halindeydi.
-Önce Ankuab’ın kendisinin görevde kalması koşulu ile istenen istifaları kabul edeceğine dair söylentiler dolaştı. Ancak akşam saatlerinde küçük çaplı bir kargaşa sonucunda Ankuab ve taraftarları Cumhurbaşkanlığını terk ettiler. Muhalefet temsilcileri Başkanlık Ofisine yerleşirken, can güvenliğinden endişe eden Cumhurbaşkanı Ankuab bir RF askeri üssüne yerleşti.
– 28 Mayıs’ta ordu komutanları, polis müdürleri ve yargı kuruluşlarının başkanları mevcut Cumhurbaşkanı’nı destekleyen bir bildiri yayınladılar.
– Putin'in en güvendiği kişi olduğu söylenen Surkov ve başka bir üst düzey yetkili, RF adına taraflar arasında uzlaşma sağlamak ve krizi çözmek için AC’ye geldi. RF elçisi, Ankuab ile bilinmeyen bir yerde görüştü, görüşme içeriğine dair bir açıklama yapılmadı.
-RF turizm şirketleri, taraflara ortak bir bildiri yollayarak tam da yaz sezonu öncesi yaşananların hem kendilerini hem de AC’yi ekonomik olarak sıkıntıya sokacağını, bu nedenle soruna en kısa sürede barışçıl bir çözüm bulunmasını ümit ettiklerini bildirdiler.
-28 Mayıs’ta, Meclis kriz sonrası ilk kez toplandı. Kimine göre 14 vekil geldi ve çoğunluk olmadığı için toplantı dağıldı, kimine göre 19 vekil geldi ve diyalog çağrısı yaptı.
-Hükümet yanlılarının düzenlediği ve Başbakan Lakerbaya’nın konuşmacı olduğu miting muhalefetinkine oranla daha zayıf ve etkisiz kaldı.
– Devlet televizyonu çalışanları muhalifler tarafından zorla binadan çıkarıldıklarını, bu nedenle banttan yayın yapıldığını açıkladılar.
– RF’den gelen arabulucular her iki tarafla da görüştü, sorunun çatışmasız ve hızlı çözümünden yana olduklarını açıkladılar.
-Başkanlık ofisini ele geçiren muhalifler RF ile daha yakın bir ilişki tesis etmek istediklerini, örneğin yeni kurulan Avrasya Birliği'ne AC'nin katılımını istediklerini açıkladılar.
-Meclis ikinci kez toplandı. Toplam 35 vekilin 21’i oturuma katıldı. 1 çekimsere karşı 20 oyla Lakerbaya Hükümetine güvensizlik oyu verildi. Başkana istifa çağrısı yapıldı.
-Ankuab hükümete güvensizlik oyu verildiğinde Anayasa gereği başbakandan istifasını isteme yetkisinin kendisinde olduğunu ve bunu talep etmediğini, kendi istifası ile ilgili ise toplumun değişik kesimleri ile istişare etmeden bir karar vermeyeceğini açıkladı.
-Muhalefet 21 kişilik geçici Ulusal Yürütme Konseyi kurduğunu ve ülkedeki meşru yürütme organının bu olduğunu ilan etti.
-30 Mayıs’ta tekrar toplanan Meclis bu kez Cumhurbaşkanı’nı 24 oyla görevden aldığını açıkladı.
-1 Haziran günü bir açıklama yapan Cumhurbaşkanı görevinden istifa etti. 24 Ağustos’taki seçimlere kadar üç ay vekaleten Cumhurbaşkanlığı görevini yürütecek Valeri Bganba’ya devlet mührünü teslim etti.
-Geçici Cumhurbaşkanı Bganba, Gal ve Tkarçal valileri ile Abhazya Başsavısını görevlerinden azletti.
Geçici bir sonuç
AC’deki siyasi kriz henüz bitmiş değil. Bu yaz Canlar Ülkesi için oldukça sıcak ve sıkıntılı geçecek. Her yeni gün Ukrayna’daki krizin etkisi ile daha da ısınan Karadeniz Bölgesi’nde, giderek manevra alanı daralan AC, sadece erken bir seçimle Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet sorununu çözmek ile değil; RF ile ilişkilerin kapsamı ve derinliği başta olmak üzere Anayasal yapısı ve Gürcü azınlıkla ilişkisi gibi yaşamsal konularda geri dönüşü zor tarihi kararlar vermek mecburiyeti ile de karşı karşıya kalacak gibi gözüküyor.
Sayı : 2014 06
Yayınlanma Tarihi: 2014-06-10 00:00:00