Sohum deniz fenerinin cazibesi

0
554

1861 yılında yapılan Sohum deniz feneri, bugün hala sahile yaklaşan gemilere rehberlik etmeyi sürdürüyor.

Fener, ünlü Fransız tasarımcı mühendis Ernest Gouin tarafından, Rus İmparatorluğu Donanması’nın siparişi ile Fransa’da yapıldı. Yapıldığı yıl Abhazya’ya getirilen fenerin montajı 150 gün sürdü. Giriş kapısının üzerindeki metal levhada üretim tarihi “1861 Ernest Gouin et compagnie” şeklinde yazılı olan bu harika yapı 37 metre yüksekliğinde. Tepesine 147 demir merdivenle tırmanılabiliyor ve bir kilovat iki lambasının ışığı 40 kilometre uzaklıktan görülebiliyor. En üst kata ulaştığınızda ise harika bir manzara karşılıyor sizi, öyle ki buradan tüm güzelliğiyle Novy Afon’u görebilmeniz mümkün. Fenerin bulunduğu semt de Rusça deniz feneri anlamına gelen “Mayak” olarak biliniyor.

İsmi, Eyfel Kulesi’nin yaratıcı 72 mühendis arasında geçen Gouin’in tamamını perçinli çelik sacdan imal ettiği bu özel tasarım fener, toprağın 17 metre derinine çakılan kazıklara dev vidalarla monte edilmiş. Buna rağmen, ilk zamanlar güçlü rüzgarlarla sallanan ve kandillerde yakılan yağlar ile mumların sürekli dökülüp dağılmasından sonra, etrafını çevreleyen çelik halatlarla özel bir sistem yapıldı, kandiller asetilen meşalelerle değiştirildi, böylece uzun yıllar hizmet verdi.

Bugün, tüm modern gemiler yüksek teknoloji uydu, navigasyonu ağıyla donatılmış olsa da, Sohum deniz feneri tüm cazibesiyle görevine devam ediyor, zamana direniyor ve bir yandan da turistlerin antik görüntüsünü izlemekten kendilerini alamadıkları, üst katından denizin ve şehrin güzelliğini izledikleri popüler bir yapı olarak itibar görüyor.

Bazı kaynakların verdiği bilgiye göre 1877 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Sohumkale’ye kadar gelen Osmanlılar, deniz fenerini ganimet olarak ülkelerine götürmek üzere gemilerden çengeller atarak feneri devirmek isterler. Bunu başarıp başaramadıklarıyla ilgili farklı bilgiler olsa da, bazı kaynaklar fenerin Osmanlı askerlerince götürüldüğünü ve bir yıl sonra aynısının yapılarak yerine konduğunu söyler. (Kaynak: Sputnik Apsny)

Bu ilginç bilgiyle ilgili Jineps Gazetesi’nde yayınlanan, Jiy Zafer Süren’in bazı kaynaklardan derlediği yazıda ise olay şöyle anlatılır:

“…… Ganita, bugün Kalepark denilen, Osmanlılar zamanında Güzelhisar, Romalılar, Yunanlılar ve Bizans zamanında da Bella Castron olarak anılan ve şiirlerde de Sarayburnu olarak geçen tarihi bir yer.

“Romalılar Trabzon’a konumundan dolayı özel önem veriyorlardı. Roma İmparatoru Adrian, MS. I. yüzyılda şimdiki Kalepark/Güzelhisar’ın denize doğru uzanan kayalarının altını oydurarak bir liman yaptırmıştı. Latince Bela Castron limanı olarak anılan bu liman, Avrupa-Asya ve Ortadoğu ticaretinde çok önemli bir yere sahipti. İçten veya denizden gelen transit emtia deve ve gemilerden, limanın tam üstündeki etrafı surla çevrili olan ve zamanına göre umumi mağaza mahiyetinde olan bu antrepoya boşaltılır, içeriye veya taşraya gidecek olan emtia dahi oradan yüklenirdi. Burası Avrupa’dan Asya’nın ortalarına kadar ulaşan tarihi ipek yolunun deniz ucundaki basamağında kurulan bugünkü manasıyla bir serbest bölge idi.”

İşte bu Ganita/Kalepark, Güzelhisar Kalesi olarak adlandırıldığı zamanlarda, Osmanlı döneminde buraya bir deniz feneri getirildi ve yerleştirildi. Size bu deniz fenerinin söylencesini anlatacağız:

Yıl 1835.Trabzonlu Pirağazade Mustafa Reis ve arkadaşları Sürmene’nin Soğuksu Mahallesi’nden Ahmet Cebioğlu Yusuf Ağa, Sürmene’nin Orta Mahallesi’nden Köseoğlu Zorali’nin Ali Osman Reis, Sürmene’nin Gölense Mahallesi’nden Şükrüoğlu Hüseyin Reis. Sürmene’nin Zarha Mahallesi’nden Kösepoğlu Motu Pehlivan Sohum Kalesi’ne denizden bir baskın düzenleyerek kaledeki dillere destan döner deniz fenerini alıp Trabzon’a getirirler. Fener Trabzon’ da Güzelhisar Kalesine yerleştirilir. Bu olaydan sonra Mustafa Reis bir halk kahramanı olur.

Bu olayın halk arasındaki söylencesi de şöyledir:

Pirağazade Mustafa Reis bir suç işler ve tutuklanır. Devrin valisi Hazinedaroğlu Osman Paşa’ya haber gönderir. Dillere destan Sohum Feneri’ni alıp getirir ise affedilip edilmeyeceğini sorar. Osman Paşa “Olur” der. Bu anlaşma üzerine Pirağazade Mustafa Reis denizci arkadaşlarını yanına alarak Sohum Kalesi’ne denizden bir baskın düzenler. Zorlu çatışma ve uğraşılardan sonra Sohum Feneri’ni alır Trabzon’a getirir. Döner deniz feneri Güzelhisar kalesine konur. Bu olayda gösterdiği olağanüstü kahramanlık ve başarısından dolayı Mustafa Reis Trabzon Valisi Osman Paşa tarafından affedilir…” (altinpost.org)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz