Girit’in Efsanevi Kralı Minos ve Kardeşleri

0
1146

Girit’in efsanevi kralı olan Minos, Europe ile Zeus’un oğlu ve Sarpedon ile Radamantys’in kardeşidir. Europa’nın babası Agenor, Tyr ya da Sidon kralıdır. Europa, boğa kılığına giren Zeus tarafından kaçırılarak Girit’e getirilmiş ve burada Minos ve kardeşlerini doğurmuştur. Minos ve kardeşleri, Zeus’tan sonra Europe ile evlenen Girit kralı Asterios tarafından yetiştirilmiştir.

Minos’un Kral Oluşu

Üvey babası Asterios’un ölümünden sonra Minos ve kardeşleri arasında iktidar savaşı başladı. Minos krallığın kendisine tanrılar tarafından bağışlandığını iddia etti. Bunu ispatlamak için Poseidon’a bir kurban sunarak, tanrıya denizden bir boğa çıkarması için dua etti. Eğer duasını kabul ederse boğayı da kendisine kurban edeceğini söyledi. Poseidon, onun duasını kabul etti ve denizden çıkan bir boğa Girit ülkesine geldi. Böylece Minos, iktidarı ele geçirdi. Ne var ki Minos, boğayı Poseidon’a kurban etmeyerek sürüsüne kattı.

Minos ve Pasiphae

Minos, Kolkhis’te Phasis Nehri’nin üzerindeki Aia şehrinde (Aya krallığında) hüküm süren Aietes’in kız kardeşi Pasiphae ile evlendi. (Aietes, daha önce Korinth’te krallık yapıyordu, diğer kız kardeşi Odyseia’da bahsi geçen Kirke’dir.) Pasiphae, güneş soyludur. Babası Helios (güneş), annesi Okeanos’un kızı Perseis’tir. Minos ile Pasiphae’nın Katreus, Deukalion, Glaukos, Androgeos (diğer adı Eurygyes), Akalle (diğer adı Akakallis) Ksenodike, Ariadne, Phaidra, adlı çocukları oldu.

Pasiphae ve Minotauros

Poseidon, kendisine verdiği sözü tutmayan Minos’u cezalandırmak için Pasiphae’yı hedef seçmişti. Dünyalar güzeli talihsiz Pasiphae, Poseidon’un gönderdiği boğaya aşık oldu. Ama onunla birleşmenin yolunu bulamadı. Sonunda durumu insanların en hünerlisi olan Atinalı Daidalos’a açtı. Daidalos tahtadan bir düve yaptı. Pasiphae bu tahta düvenin içine girdi ve onu canlı sanan boğayla birleşti. Bu birleşmeden yarı insan yarı boğa bir çocuk doğdu. Bu çocuğa Minotaur (Minotauros) adı verildi.
Doğan çocuğu gören ve eşinin yaşadığı sapık ilişkiyi öğrenen Minos, durumdan halkın haberinin olmamasını istiyordu. Bu nedenle Daidalos’a başvurdu. Daidalos da içinden kimsenin çıkamayacağı bir saray inşa etti. Bu saraya “labirent” adı verildi ve Minotaur ile Pasiphae bu saraya yerleştirildi.

Mitolojik Anlatımın Şifrelerinin Çözümü

Zeus’un boğa kılığına girerek Europa’yı kaçırması ana erkil bir açıklamadır. Çünkü boğa, güneşin değil ayın hayvanı ve bereketin, toprağı (ana tanrıçayı) dölleyen gücün simgesidir. Zeus’un boğa kılığına girmesi, Zeus’un çok eski dönemlerde kutsal evlilik törenleriyle ilişkili olduğunu gösterir.
Esasen Gravers de Minos adının, Girit krallarının Knossos Ay rahibesi ile yaptığı kutsal evliliğin bir nişanı ve onun aya ait olduğunu gösterdiğni belirtmektedir. (Gravers, s.397) Yine de Minos adının kökeni ve ne zamandan beri kullanıldığı tartışmalıdır.
Minos ve kardeşleri Rhadamantys ile Sarpedon’un yaşadığı tarihsel dönem MÖ 1700-1400 olarak tahmin edilmektedir.(Alexıou, s.42) Girit’te Knossos kentini kazan Sir Arthur Evans’ın saptamalarına göre bu dönemde Minos Uygarlığı en görkemli dönemini yaşamıştır. Bu dönemin başlarında Mısır, Hiksoslar tarafından fethedilmiş, MÖ 1500 yılları civarında da Mısır’dan kovulmuşlardır. Baskın görüşe göre, Hiksoslar, Mısır’dan kovulduktan sonra Girit’i fethetmişlerdir. Bu görüşe karşı çıkan ve Mısır’la eş zamanlı olarak Girit’in de Hiksoslar tarafından fethedildiğini savunan araştırmacılar da bulunmaktadır. Kara Atena adlı meşhur eserinde Martin Bernal bu görüşü savunur.
Yukarıda da belirtildiği gibi Europa’nın babası Agenor, Hiksosların egemenliğindeki Tyr ya da Sidon’da kraldı. Bu nedenle Minos ve kardeşleriyle ilgili mitosun Hiksosların Girit’i istila edişlerinin mitolojik anlatımı olduğunu söyleyebiliriz. Büyük olasılıkla Minos, Rhadamantys ve Sarpedon öncülüğündeki üç Hiksos klanı, Asterios döneminde Girit’e gelmişlerdir. Zeus ve Girit kralı Asterios’la ilişkileri hakkında anlatılanlar, Zeus’un öz, Asterios’un üvey baba olarak kabul edilmesi, Hiksos liderlerinin Girit kralıyla anlaştıklarını, belki de paralı asker olarak adaya gelip yerleştiklerini göstermektedir.
Asterios’un, Hiksos liderlerini krallığının varisleri olarak ilan etmesi ve ülkesini üçe bölmesi, bu klanların güçlerini gösterdiği gibi, kılanlarla yerli halk arasındaki kültürel ve siyasal uzlaşmayı gösterir. Asterios’un ölümünden sonraki olaylar, Hiksos liderlerinin birbirleriyle ve yerli halkla çok çetin bir krallık mücadelesi yaşadıklarını kanıtlar. Bu mücadeleyi Minos’un, Poseidon’un gönderdiği denizden çıkan bir boğayla kazanması, Minos’a, Poseidon’u ululayan bir halk tarafından gemiyle yardım gönderildiğinin mitolojik dille anlatımıdır. Olasılıkla, Gravers’in “Minos’un savaşçıları” olarak gördüğü Pelasglar ve Poseidon’a tapan Aioller bu dönemde adaya gelmişlerdir. Ama aynı şekilde, Poseidon’u Sid/Set adıyla ululayan Hiksos kökenli Tyrlardan ya da Sidonlulardan (Sidlerden) da yardım gelmiş olabilir.
Zeus, oğlu Minos’un yardım için, Poseidon’un onuruna bir mabet yaptırması, dualar ederek denizden bir boğa çıkarmasını istemesi, bu boğayı daha sonra kendisine kurban edeceğini vaat etmesi, bu dönemde Girit’te ana tanrıça ve Poseidon inancının, ataerkil Zeus inancından daha baskın olduğunu gösterir.
Ana tanrıça ve kutsal boğa, tarımcı köy kültürünün en eski tanıdık ruhsal ifadesidir. Boğa tanrı ve inek tanrıça, Yakın Doğu’da binlerce yıl biçimini koruyup devam eden bir düşünce olarak doğadaki canlanışın ve verimliliğin simgeleridir. Europa ve Zeus Boğası, Pasipha ve Poseidon boğası, Minotaur’un öldürülüşüyle ilgili Girit mitoslarını bu bağlamda, ölen dirilen tanrı ve kutsal düğün inançlarıyla ilişkilendiriyor ve Neolitik Akdeniz halkı kültürünün devamı ve çeşitlemesi olarak değerlendiriyoruz. (Campbell, s.43-51).
Pasiphae ve boğa mitosunu Gravers, şöyle yorumlamaktadır:
“Pausanias’a göre “Pasiphae”, Ay’a atfedilen unvanlardan; Tanrıça’ya verilen diğer bir isim olan “İtone” “yağmur getiren” Tanrıça Athena’nın sahip olduğu unvanlardan biri olduğundan dolayı, Pasiphae ile aşık olduğu kutsal boğanın anlatıldığı efsane muhtemelen, inek boynuzları takmış Ay Tanrıçası’nın rahibesi ile boğa maskesi takmış Minos kralının meşe ağacı altındaki ritüel evliliğini simgeler. Hesykhios’a göre (sub Carten) “Gortys”, “inek” anlamına gelen Girit kökenli bir kelime olan Karten’i karşılamaktadır. Gortys’un Güneş Tanrı’ya ait kutsal sürülerin bulunduğu yer olduğu göz önünde bulundurulursa, Ay rahibesi ile kral arasında yapılan düğün, Güneş ile Ay’ın evliliği olarak düşünülebilir.” (Gravers, s.399)
Akdeniz kültürünün mirasçısı olan Kafkas halklarında bu inanç uzun yıllar yaşatılmıştır. Şimdi bu inancı görelim.

Çerkeslerde Denizden Çıkarak Kurban Edilen İnek İnancı

“Ahin (Akhin veya diğer bazı lehçelerde Ahim), hayvancılığı koruyup gözeten bir Çerkes tanrısıdır. Bu sıfatıyla, hayvanın birinci derecede iktisadi rol oynadığı bu toplumların tanrı kültünde çok önemli bir rol tutmaktadır. Öyle ki bazı kaynaklarda ondan Çerkeslerin baş tanrısı olarak söz ederler. O ayrıca,aşağıda özeti verilecek olan bir mitoloji parçasında yer alan tek Kuzey Kafkas tanrısıdır.
Çok eski zamanlarda, Karadeniz kıyısında, Tuapse yakınlarında yaşayan bir adamın eşsiz güzellikte bir kızı vardır. Adam kızını, bir dağdan öbürüne vadinin üzerinden tek hamlede geçmeyi başaracak birisiyle evlendirmeye karar verir. Yarışı sadece kullanmayı bildiği bir gereç sayesinde Ahin adında uzun boylu bir delikanlı kazanır: Bir yamaçtan öbürüne geçmek için vadinin dibine diktiği yüz “sajen” uzunluğunda (226 metre) bir sırık kullanır. Bu tuhaf hareket babayı tedirgin etmekle beraber kızın hoşuna gider ve gençle evlenir.
Daha sonra Ahin kayınpederini ziyaret etmek istediğini bildirir. Bu yaklaşımdan tedirgin olan baba, bütün eşyalarını alarak kaçar. Oysa Ahin, civardaki dağları kaplayacak kadar kalabalık olan sürüleriyle ihtiyatsızca yoluna devam etmektedir. Delikanlı, iki haftada bir hafta uyumaktadır. Bu uzun uykuyu fırsat bilen kayınpeder hiç tereddüt etmeksizin Ahin’in hareket etmek için kullandığı tahta bacakları birkaç yerinden testereyle keser. Uyandıktan sonra bir tepeden diğerine sıçramak istediği zaman kesilen tahta bacaklar dağılır ve Ahin bir daha çıkmamak üzere nehrin sularına gömülür. Kısa sürede o muazzam sürüsü de yok olur.
Denir ki, bu tarihten günümüze kadar bu olayı anmak ve Çerkeslerin yaptıkları bu hatayı bir kurban yoluyla ödemelerine imkân vermek üzere her yıl aynı tarihte bir inek, Ahin ineği ortaya çıkar. Ormanda belirir ve kutsal bir koruluğa yönelir. İnek nerede durması gerektiğini bilmektedir ve hiçbir şey ve hiçbir kimse onu yürüyüşünden alıkoyamaz. Herkes, kendiliğinden duracağı yere kadar onu saygıyla takip eder ve o kendisini kurban edecek kimsenin bıçağının alına kendiliğinden gelir. Kendi seçtiği yerde kurban edilen inek, derisinin yüzüleceği ikinci bir yere taşınır. Buradan da kesilip parçalara ayrılacağı üçüncü, pişirileceği dördüncü bir yere götürülür ve beşinci bir yerde de eti yenir.
Mitolojinin, Çerkeslerin deyimiyle “kendiliğinden gelen inekle” ilgili son kısmı yüzyılımızın başında yapılan birtakım ayinlerle iç içe girmiştir.Bu külte ve ayinlere bağlanan aynı inanç, Abhaz ve Mingrellerde (kolkhos’un en eski sakinleri) de yaygındır.
Ahin’in kayınpederinin entrikası sonucu ölümü efsanesine gelince, bu sadece Çerkeslerde değil, komşu Ubıhlarda da birçok değişkesi mevcuttur. G. Dumezıl daha 1930’larda, Anadolu Ubıhlarında yaşayan bir değişkesini nakletmişti.
Ahin’in değneği, Çerkes kaynaklarına müracaat etmeksizin açıklama imkânı bulunmayan önemli simgesel olayları açıkladığı gibi, özellikle Ahazların Abrıskil ve Gürcülerin Amirani efsanelerinde olmak üzere diğer Kafkas mitolojilerinde de yer alır.” (Bonnefoy Yves, s.695)
Kafkasya ve Girit arasındaki ilişkiler çok açık ve çarpıcıdır. Burada bu ilişkilere genel olarak baktık ama ayrıntılı olarak inceleyemedik. Daidalos efsanesinin son bölümünden hiç söz etmedik. Oysa Daidalos ile Ahin arasındaki benzerlik çok fazladır. Yer darlığından yazımızı sonlandırıyoruz. Konuya devam edeceğiz.

KAYNAKÇA
Bonnefoy Yves, Mitoloji Sözlüğü, (1. ve 2. cilt), Ankara
Joseph Camphell, , Batı Mitolojisi, Ankara
Stylıanos Alexıou, Minos Uygarlığı, İstanbul
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü, İstanbul
Robert Graves, Yunan Mitleri, İstanbul

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz