Biz bize!

0
742

“Çerkeslerin tarihini ilk Hamid devrinde tutuklu olarak Maçka kışlası bodrumunda gizli olarak yazan Ömer’in annesi Çerkes Figen hanımın, Manyaslı bir kardeşinin oğlu da Çerkes Hüseyin Tosun’dur. O Çerkes Hüseyin Tosun ki Manyas’ın başka bir köyünden bir kardeşinin oğlu da Hüseyin Kadri’dir. ”

“Ben Atatürk’ün devrinde Maarif de başmimardım. Son senelerinde de Sağlık Bakanlığı İskân İşleri Umum Müfettişi idim. Edirne’den Diyarbakır’a kadar, Romanya’dan, Bulgaristan’dan gelen iskânlı göçmenleri yerleştirmek, onlar için kurulan yeni köylerin inşaatını teftiş etmekle vazifeli idim. 1936’da bir gün Elazığ’da Sivrice istasyonunun kenarında Hazar gölü bitişiğinde birkaç evlik inşaat ilâvesi yapıyordum. (1) Onun bir gün evvel, Diyarbakır’a gitmek üzere oradan geçtiğini öğrenmiştim. Yine bir kaç gün Tunceli vali ve komutanı Abdullah paşa, Ankara’dan gelen Genelkurmay İkinci Başkanı Kâzım Orbay bir Çerkeslik münakaşası yapmıştık. Ben her iki komutanın da Çerkes olduklarını anlayınca ben de onların arkadaşı Çerkes Hüseyin Tosun’un yeğeni olduğumu belirtmiştim. Her ikisi de bu beyanım üzerine yerlerinden kalkıp beni kucakladılar. Bir kenarda bu komutanları dinleyen 3. Umumi Müfettişlik 1. Şube Müdürü Ragıp Gümüşpala, onun yanında Sağlık Müşaviri Dr. Faik Yargıcı şaşırdılar. (Meğer Faik Yargıcı da Çerkesmiş) Abdullah Kâzım Orbay’a hitaben:
Sen, bu beye anlat, Çerkes ne demek! Siz Hüseyin Tosun’dan öğrenmediniz mi?
Ben:
Çok küçüktüm, aklım almazdı! dedim.
Siz Komutan Alparslan’ın Malazgirt’te, imparator Konstantin Romen Diogenüs’le meydan muharebesini okudunuz değil mi? İşte bütün bu seferlerin gecelerinde öne sürülen pişdarlara, öncülere Çerkes denirdi. Kısacası, Çerkes demek öz Türkçede öncü demektir. Kılavuz demektir. Düşman içlerinde bir keşif yaptırmak istenilince, ileriye iki Çerkes salınız diye emir verilirdi. ”

“Elazığ’dan Abdullah paşayla Kâzım Orbay da otomobille yetişmişler. Hep birlikte salonuna girdik. Kâzım Orbay bir hafta evvelki Elazığ ovasında geçmiş Çerkeslik Kürdlük sohbetini aynen tekrar etti. Atatürk; Korkma çocuğum, her yerde Çerkes olduğunu ilân et, emrini verdi. ”*

Yukarıdaki satırlar, Çerkes Hüseyin Tosun ve Ömer Seyfettin’in akrabası olan Burhan Arif Ongun’un Gönen Öyküleri adlı kitabından alınmıştır.
“Çerkes” kelimesinin her türlüsünün yanında “Öz Türkçe”sini de bizatihi Çerkes kökenli paşaların yarattığını öğrenmiş oluyoruz.
Ömer Seyfettin, Ömer Naci…
Onlar Ziya Gökalp ile beraber “Türkçülüğün Esasları”nı yazmış kişiler…
İçimizden çıkan paşalar da başımıza vura vura Çerkes kimliğini yok ettirmeye gayret etmişler.
İnsan şüphe duyuyor, acaba Ziya Gökalp Kürt değil de Çerkes mi diye?
Tarihte hiçbir millet etmemiştir kendine bizim bize ettiğimiz kadar. Kendini inkar etmek ve başkalaşmak bize has bir hastalık olsa gerek.
Bugünlerde de Vatandaşlık ile halk kavramını karıştıranlar “Ben Kafkas Türküyüm”, “Ben Çerkes Türküm” diye geziyorlar ve “Ben Çerkesim”, “Ben TC vatandaşı ve Çerkesim” diyenlere “bölücü”, ”vatan haini” damgasını sıkılmadan yapıştırıveriyorlar.
Oysa bal gibi biliyorlar ki bu vatanda Çerkesler de yaşıyor ve bu vatanı bölmek gibi bir dertleri de yok!
Bu ülkedeki her vatandaşın, her halkın, her inancın tek derdi var; sayılmak, insan yerine konulmak, eşit yurttaş olmak, demokraside buluşmak!
Zor mu?
Evet zor, bu ülkede demokrasiyi kurabilmek gerçekten de pek zor.
Türkiye halkları ve inançları her şeye rağmen bu zoru başarmak zorundadır.
Çerkeslere gelince, onlar sürgündür!
Her şeye rağmen sürgün bir kez toprağa düştü mü kök salar, sürgün verir.
Gençlerimizde bu ışık görünüyor, Nart Sasrukua ve Nesren Jake’nin ateşi gibi Narthkesin içinden parlıyor:
Sürgün sürecek…
*Kaynakça:Gönen Öyküleri-Ömer Seyfettin’i Hatırlama ve Hikayelerim, Burhan Arif Ongun, Osmanlı Matbaası, İstanbul,1960.
(1) Atatürk demiryolu kurulurken bu göle Hazar Gölü ismini vermişti.

Önceki İçerikMitosların Anlattığı Gerçekler
Sonraki İçerik“Diktatörü durdur”
Jiy Zafer Süren
1951’de Samsun’da doğdu. Üniversite’yi terk etmiş ve muhasebeci olarak çalışarak emekli olmuştur. Çeşitli dergilerde şiir ve araştırma yazıları yayınlandı. Kafkasya üzerine yayın yapan, As Yayın’ın kurucuları arasında yer aldı. “Çipxe, Kafkas Aile Armaları” (derleme) ve “Tama Bahar Gelmeyecek” (şiir) isimli iki kitabı vardır. Nisan 2008 itibariyle Jıneps gazetesi yazarları arasında yer aldı, Ocak 2011 tarihinden bu yana yayın kurulu üyesidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz