Çalışma Hayatında İnsan Hakları İhlalleri

0
471

10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü, 10-17 Aralık Dünya İnsan Hakları Haftası olarak kabul edilmiştir. Bulunduğumuz coğrafyada ve Türkiye’nin her yerinde, hayatın tüm alanlarında dur durak demeden, hız kesmeden devam eden insan hakları ihlallerinden çalışma hayatı da payına düşeni fazlasıyla almaktadır. İşçilerin üye olduğu sendikaları aracılığı ile çalışma koşullarının iyileştirilmesi, devletin yürütme organı olan siyasi iktidar tarafından, işçilerin emekçilerin hakları ve çalışma hayatının demokratikleştirilmesi için verdikleri mücadeleler engellenmekte, yasal hakları olmasına rağmen bakanlar kurulu kararı ile grevleri yasaklanmakta, seçimlere müdahale edilerek sendika yönetimlerine mücadeleci kişilerin gelmesi engellenmekte, sendikalar işbirlikçi ve yandaş sendika konumuna dönüştürülmektedir.

Tüm bu olanların yanı sıra aralarında çocukların ve kadınların da olduğu yoğun emek sömürüsü, kayıt dışı, düşük ücretle, sendikasız, sigortasız, iş güvencesiz, örgütsüz, insanlık dışı koşullarda çalıştırmalar, işten atmalar yaygınlaşırken işçiler, çalışırken, “iş kazası” adı altında iş cinayetlerinde ölüyorlar, öldürülüyorlar. İşçilerin işten atılmadığı, iş cinayetlerinde ölmediği bir gün, hafta ve ay geçmemektedir. Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de çalışan 3 milyondan fazla insan işten atılma korkusu ile yaşamaktadır. Şüyuu vukuundan beterdir diye bir halk deyişi vardır. İşten atılma ve iş cinayetlerinde ölme korkusu ile akşam yatıp, sabah bu korku ile uyanma bile, başlı başına bir insan hakları ihlalidir. İşçilere insanlık dışı çalışma koşulları ile birlikte, işbirlikçi sendikalara katılmaları için baskı yapılmakta, kabul etmediklerinde kapı önüne konulmaktadırlar. Nitekim 2015 yılı mayıs ayında Bursa’da OYAK, RENAULT ve TOFAŞ’ta direnişe geçen işçilere iş başı yaptıklarında iş güvencesi sözü verilmesine rağmen,1500 işçi işten atılmıştır. Yine özlük, ekonomik ve demokratik hakları için mücadele eden Trakya cam işçilerinden 160’ı işten atılmıştır. İstanbul’da; Hyatt otel, Dora otel ve Koç grubuna ait Divan işletmesi ve Hilton otelde birçok işçi kölelik koşullarında çalışmayı kabul etmedikleri ve Tüm Emek Sen’e üye oldukları için işten atıldılar. İşçi arkadaşlarımızın avukatları aracılığı ile açtıkları işe iade davaları devam etmektedir. Ayrıca burada yazılı olmayan İstanbul’da ve Türkiye’nin dört bir yanında işçi kıyımları devam etmektedir.

Ülkeyi 14 yıldır yöneten siyasi iktidar, meclis çoğunluğunu da arkasına alarak, işçilerin emekçilerin, aleyhine sermayenin lehine işten atmayı kolaylaştıran, emekçilerin kazanılmış haklarını budayan, ortadan kaldıran, taşeronlaştırmayı ve güvencesiz çalıştırmayı yaygınlaştıran, kadrolu çalışmayı tasfiye eden kölelik yasalarını 4857 dahil torba yasalar eliyle meclisten geçirerek adeta çalışma hayatını sermayenin patronların emek cennetine dönüştürmüştür. Patronlar sermayelerini büyütürken, kârlarını azami arttırırken, işçilerin payına asgari ücret, insanca olmayan çalışma koşulları ve iş cinayetlerinde ölmek düşmektedir. Yine yapılan bir araştırmanın sonucuna göre, Aralık 2002-Mart 2015 döneminde iş cinayetlerinde ölen işçilerin sayısı 14 bin 555’e ulaşmıştır. 2013 yılının mayıs ayında 301 işçiye mezar olan Soma faciasının üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen acıları unutulmamış yaraları sarılmamışken sorumluların yargılanması ve adaletin gerçekleşmesi yönünde henüz bir mesafe alınmamıştır. Ermenek maden ocağı ve asansör faciası olarak bilinen Torunlar Center için de aynı durum söz konusudur. 2016 yılının Kadir gecesine yetiştirilmesi planlanan ve işçilerin baskılarla gece gündüz köle gibi çalıştırıldığı, Cumhuriyet tarihinin en büyük camisi olarak adlandırılan Çamlıca camii, Diyarbakırlı işçi Hasan Başkurt’a mezar oldu (Evrensel 17 Kasım 2015). Hasan Başkurt kubbe yapımı esnasında 15-20 metreden düşerek can verdi. İşçiler daha çok yüksekten düşme, ezilme ve göçük altında kalma, trafik servis “kazalarında” can vermektedirler. Ayrıca işçiler “iş kazaları” adlı ölümlerin dışında bir de tedavisi mümkün meslek hastalıklarından ölmektedirler. Tedavi edilmediği için bu ölümler de bir iş cinayetidir. Yapılan bir araştırma ve inceleme sonucu meslek hastalığından ölen işçilerin sayısı yılda 20 bin civarındadır. Geçtiğimiz kasım ayında en az 131 işçi ve bu yılın 11 ayında toplam 1593 işçi iş cinayetlerinde can vermiştir. Görüldüğü gibi savaştan daha beter dehşet verici korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız.

Başta iş kazası adı altındaki ölümlerin durdurulması olmak üzere,çalışma hayatındaki tüm insan hakları ihlallerinin ortadan kaldırılması, çalışma hayatının demokratikleştirilmesi, iş güvenliği önlemlerinin alınması ve denetlenmesi için Çalışma Bakanlığı; meslek hastalıklarından ölümlerin önlenmesi, tanı ve tedavi merkezlerinin, meslek hastalıkları hastanelerinin açılması için Sağlık Bakanlığı üzerlerine düşen görevleri zaman geçirmeden yapmalı ve sorumluluklarını yerine getirmelidirler.

 

Osman Özkan

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi/Çalışma Hayatı Komisyonu Üyesi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz