Yunanistan’ın Kısa Tarihi…
Uzun Tarihi olsa idi…
Bulunurdu elbet…
Selanik yakınlarında küçük bir kütüphane…
Binlerce kitap…
…
Okuyup anlamamak mı yoksa anlamak ama okuyamamak mı iyi bilemiyorum…
…
Karamanlıca…
Selanik yakınlarında bir dağ kitap…
Okuyabilen yok…
Türkçe…
…
SOAS…
SOS arasında Avar, fazladan değil…
…
Kapaklı bira…
Ben, genç delikanlıya alayım, diyor…
Richard Clogg…
Rachel’in babası…
…
Bira ısmarlıyor bana…
Karamanlıca ile ilgileniyorum diyor…
Inaugural…
…
Höhlig var…
Casus kitaplarının yazarı var…
Lord var…
O zamanın akademisyeni, bugünün bakanı bile var…
…
Yakamızda rozet…
…
Yunanistan’ın Kısa Tarihi…
…
Girit var…
Selanik var…
Rodos var…
Atina var…
Meis var…
Kos var…
Santorini var…
…
Gittiğim her yer var…
…
‘Çok uzun zaman oldu…’
Kitabı elime alıp, kapağını açınca seslendi…
Hey Palikarya!
…
Artık değilim desem de, kafasında öyleyim…
…
Papazlar Rumca konuşanı bulunca, İmamın Arapça konuşanı bulması gibi, bizim için çok sevindirici dediler…
…
Ada vapuru kalktı…
Rumca konuşanı yok…
…
Buradan oraya gidenler, tek kaldılar, yanlarında kimse yok…
…
Buradan oraya gidenler, gitmek istemediler…
Keşke gitmeseydiler…
Medeniyeti de götürdüler beraberlerinde…
…
Buradan gidenlerin tarihi, öyle kısa filan değil…
Buradan gidenlerin tarihi, buraya gelenlerin tarihi ile aynı neredeyse…
…
Denizi seven mavi gözlülerin hikayesi…
Bir başlangıcı var…
Sonu yok, hikayede siz varsınız çünkü…
Sonu yok, hikayede biz varız çünkü…
…
Filiki Eteriya var…
Diaspora toplumunda…
…
Kardeşlik gibi…
Dört aşamalı…
Çok kısa, hemen atlanıyor…
…
Arada, Dişi Odessa var…
…
‘Abhaz Atatsa’ babası olduğunu, hemen belli ediyor…
‘Stalin’in ölümü ardından komünist sığınmacıların aksine sürgün edilenler Gürcistan, Abhazya ve başka yerlerdeki asıl evlerine geri dönebilmişlerdi, çoğu el konulmuş mülklerini geri alamadı…’
Yeter mi, dahası var…
‘…Gürcistan 1992 yazında Abhazya’yı işgal ettiği zaman bölgedeki Yunan nüfus kendini savaşın içinde bulmuş ve Yunan devletinin düzenlediği ‘Altın Post Harekatı’ ile Abhazya’nın başkenti Sohum’dan (Sukhumi) tahliye edilmişlerdi…’
…
Bir kadeh Lıhnı şarabı şerefine kaldırıyorum…
Oxi diyenlere de…