Zengin Adige adam ölüm döşeğindeymiş. Oğlunu yanına çağırmış ve öğüt vermiş.
-Sana hayatın boyunca yapman gereken üç öğüdüm olacak. Asla ilk selamı sen verme, her akşam tatlı ye, her sabah yeni ayakkabı giy.
Bir süre sonra yaşlı adam ölmüş ve oğlu babasının nasihatlerini uygulamaya başlamış. Asla ilk selamı veren olmamış, her gece tatlı yemiş ve her sabah yeni aykkabılar giymiş.
Her şey tersine dönmüş. Köyde kimse onunla konuşmamaya başlamış, neredeyse tüm parasını tatlı ve ayakkabıya harcar olmuş. Annesine gidip akıl danışmaya karar vermiş.
-Anne, babam aslında benim düşmanımmış sanki, neden bana o şartları koştu?
-Baban sen sormadığın sürece yaptıklarına karışmamamı istemişti. İlk selamı veren sen olma demek; herkesten önce kalk ve tarlada çalışmaya başla, böylece ilk selamı tarla yakınından geçenler ilk selamı verecektir. Tatlı ye demek; tüm gün tarlada çalışırsan akşam ne yersen ye sana tatlı gelecektir manasına geliyor. Yeni ayakkabı giy demek ise giysilerine özen göstermen anlamında… Bir Adıge giysilerini temizlemeden yatağa gitmez, böylece sabah her şey ona yeniymiş gibi görünür.
Ertesi sabahtan itibaren annesinin dediklerini yapmaya başlayan genç adam bir süre sonra daha da zenginleşmiş. Çok güzel bir kızla evlenmiş ve babasının öğütlerini çocuklarına devretmiş. (hobobo.ru)
xxx
Ormanda dolaşan tilki ve porsuk, pişmiş etle dolu bir torba bulmuş. Tilki bir öneride bulunmuş.
-Ne yapsak şimdi? Bunu adilce bölüşmemiz lazım.
-Sen daha akıllısın, nasıl bölüşeceğimize sen karar ver.
-Daha yaşlı olanımız yesin hepsini…
-Kaç yaşındasın tilki?
-Yoooo, önce sen söyle.
-Dünya yaratıldığında üzerimizdeki gökyüzü henüz maviye çalarken yeryüzüne ilk düşen ışık kadar yaşlıyım…
Bu cevap üzerine tilki acı acı ağlamaya başlamış.
-Heyy, ne oldu? Neden ağlıyorsun?
-Tam senin bahsettiğin gün ölen tek oğlumu hatırladım da ondan…
Kurnaz tilki tüm eti yemiş ve yürümeye devam etmişler. Epeyce yürüdükten sonra bu kez de güneşte kurutulmuş koyun eti bulmuşlar yol kenarında…
-Eee, bunu kim yiyecek?, demiş porsuk.
Daha önce yediği et nedeniyle karnı tok olan tilki yine önerisini yapmış.
-Geç oldu, artık yatalım. En ilginç rüyayı gören yesin bu eti de…
Bir çalılığın yanına uzanmışlar. Tilki hemen uykuya dalmış. Karnı aç olan porsuğu uyku tutmamış. Kurutulmuş eti yemiş ve o da uykuya dalmış.
Tilki uyanmış ve porsuğu dürtmüş.
-Hadi rüyanı anlat.
-Önce sen anlat.
-Bir padişahın kızıymışım güya… Öyle bir ziyafet çekiyordum ki kendime… Hizmetçilerin ikram ettiği şaraplar eşliğinde müthiş lezzetleri tadıyordum durmadan…
Porsuk gülümsemiş ve cevabı yapıştırmış.
-İnanılır gibi değil ama ben de senin gördüğün rüyada seni izliyordum. Bu kadar leziz yemeklerin ardından kuru et yemek istemeyeceğini düşünüp uyandım ve kuru eti ben yedim.
(mirkavkaza.ru)
Çeviri: Serap Canbek