Derin Narkoz
Koyu narkoz altındayım
Göğsüme bıçak değdi açık yaralarım var
Onca uğraşan usta parmaklar
Kaldıramadı kalbimdeki yaramın kabuğunu
Gözlerim kapatıldı. Göz kapaklarım dikildi
Uzun bir rüyaya yatırıldım. Beklemedeyiz
Bana bir muhacir türküsü kim söyler şimdi…
Ne zaman bir Ermeni görsem, bir Surinamlı
Bir Kürdün acısını duysam
Aynalara koşarım, aynalarda dedemin hüznü
Büyük annemin ağıtı kulaklarımda
Derinden gelen garmon sesiyle
Kalbimdeki yaram kanıyor, yılları kim saysın
Zamana takılmış akıp giden dilimdir
Koyu narkoz altında, mevsimlerse önemsiz
Dünya dillerinde ağlamalıydık
Bütün dillerde acı çekmeyi
Kendi acımızı kendimizle paylaşmak
Ölümün başka türü müdür
Derin narkozdayız hepimiz; belkide, bekletilen…
Büyük annemin içinden akan ağıtı
Baksen’e gidin derken
Parmağı Terek vadisine doğruydu
Orada derin vadiler var, gözyaşımdan oluşan
Yurt olsun size. Biz derin narkozdayız
Yaramız kabuk bağladı, acılar taşıyoruz
Tüm rüyaları gördük, emzirdik kaderimizi
Bu topraklar acıya doymayacak, gidenlerden olun siz.
Kuban’a gidenlere. Maykop’u imar edin
Nalçik’te başkent kurun, tuzla ekmek dağıtın
Atlara iyi bakın, ağaçlar kutsalımızdır
Kartallar kardeşinizdir, kutsanmıştır suyunuz
Bir Ubıh evi kurun, dönen olursa diye…
Ne zaman bir Rum görsem, bir muhacir, bir mağdur
Yaram kanıyor. Koyu narkoz altındayım
Hünerli parmaklarla göğsümü kapattılar
Bu yara kalbimizde var, kabuk bağlamış dendi
Bir hastalık değil bu, bir insanlık durumu
Bütün dillerle ağlıyoruz hepimiz
Acı paylaşıldıkça azalır, öyleyse paylaşıyoruz…
Bana her dilden muhacir türküleri söyleyin
Yabancı devlet kapısında yetim bırakmayınız…
Yaralı kalbimi vatana gömün; göğsümde yara izim…
(Nalçik/ocak2017)