Oubykh Mektupları Mayıs 2017

0
437

El alında…
Karanlık bir yerde, güneş ışığından korunarak daha uzağı görebilmek için el perde olmuş alna…
Meşe fıçı içinde beklemiş, beklemese içilmez…
Bir kan damlası girse fıçıya, erir meşe…
Girmediği için fıçıya, beklediği için senelerce, bir masada paylaşılır olmuş…
Gitmiş yavaş yavaş, soğuğu kesmiş…
Sevginin kökünü bulan kaç CAN varmış…
Kökünü bulduğu için, her mevsim kök çiçek açtığı için biliyormuş, hiç eksilmeyecek…
Kırmızı açarmış bir mevsim…
Turuncu olurmuş, sarı olurmuş…
Toprak, yağmur yedikçe renk değişir olmuş…

Epey geriden…
Tahkikat zamanı…
Ortaköy’ün denize en yakın yeri…
CAN dile geldi, önce sordu sonra anlattı…
Anlatırken bir esti, pir esti…
Öyle bir esinti oldu ki, rüzgar zayıf kaldı…
Nefes can aldı, kökü onda olan sevgi esti durdu…
Yatmıştım yatak döşek, meğer nefesin gücündenmiş…
Bir daha anladım, kök çıkınca ortaya, bir bağ bir yerde bir bağ bir başka yerde, toparlanan bir sevgi bağı…
Eksilmeden artan, paylaştıkça çoğalan…
Yine esti bir nefes, gücüyle
Bir tek kök kaldı geriye, silip süpürdü ortalığı…
Kimi çok, kimi az…
Nihayetinde herkese bir dokundu, bin nefes gücünde…
Geç saatte, güneşin olmadığı bir vakit bir ateş yandı…
Üç ayaklı sofrada, bir kalemle çizilmiş gibi üç alev sardı ortalığı…
Bir yudumu kaynatmayan alev, iç ısıtıyor…
Nefes, ateşe yetmiyor…
Kök saklandığı yerden çıktı, bir damla kan saklandı kök ile birlikte…
Üç defa söylendi, bir defa yazıldı…
Ne beklenmiş, üç vakte kadar olur denmiş…
Üç vakit, bir vakte sığmış…
Olur olmaz olmuş…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz