Bağımsızlık Demokrasi Özgürlük Eşitlik Birlik

“Boyun eğ Kafkasya, Yermolov geliyor!”

Rusya tarihinin önemli dönemlerini hatırlatmayı amaçlayan “Rusya-Benim Tarihim” adlı proje kapsamında zalim general Alexei Yermolov’un posterlerinin Moskova metrosu vagonlarına asılması Kafkasyalıların tepkisini çekti. Kafkasya halklarının celladı Yermolov’un posterlerinin birinin üst kısmında “Boyun eğ Kafkasya, Yermolov geliyor!”, bir diğerinde ise “1818’de Çeçenya fethedildi, 1822’de Kabarda bastırıldı, 1824’de asi Abhazlara seferler düzenlendi” gibi açıklamalar yer aldı.
Alexei Yermolov, 1812 Büyük Vatanseverlik Savaşı kahramanlarından sayılsa da Kafkasya halkları onu Kafkasya savaşının acımasız celladı olarak kabul ediyor.
Moskova metrosuna asılan Yermolov posterinin Kafkasyalılar tarafından nasıl algılandığı konusunda Karaçay-Çerkesli insan hakları aktivisti Ruslan Kambiev, İnguşetya Gençlik Örgütleri Koordinasyon Konseyi Başkanı Bagaudin Hautiev ve Dağıstanlı tarihçi Zurab Hajiyev’e sorular yönelttik.

-Moskova metrosuna Alexei Yermolov’un posteri asıldı ve üst kısmında “Boyun eğ Kafkasya, Yermolov geliyor” sözleri yer aldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce kim, hangi amaçla Yermolov’un tanıtımını böylesine üst seviyede yapıyor?
Ruslan Kambiev: Yermolov bazılarına göre mükemmel bir komutanken bazılarına göre zalim bir tiran ve savaş suçlusudur, bunun hükmünü tarih ya da tüm tarihsel olayların gerçek şahidi Tanrı versin.
Kafkasya cumhuriyetlerinin Yermolov algısı kesinlikle negatiftir. Dahası, Yermolov’un Kafkasya’daki savaşı adil yönetmediğini ve sivil halkı yok ettiğini ispat eden birçok tarihi kaynak var. Rehineler için toplama kampları kurulmuş ve tüm köyler kadın, çocuk ve yaşlılarıyla birlikte yakılarak yok edilmiştir. Yermolov’dan sadece yerli halk nefret etmemiştir, bu konuda onunla aynı dönemde yaşayanların yaptığı yorumlar da vardır. Yermolov için 1. Alexander, “Yermolov’un kalbi çizmesi kadar kara”, 1. Nicholas ise “Ermolov’a hiç güvenmiyorum” ifadesini kullanmıştır.
Mareşal Barclay de Tolly ise Yermolov’u ‘saygın ama sahte ve düzenbaz’ diye tanımlamıştır.
Onu değerlendirmek için bir başka ölçüt ise kütüphanesindeki kitapları Moskova Üniversitesi’ne satmış olmasıdır. Kütüphanenizdeki kitapları hediye edebilirsiniz ama satmazsınız.
Bagaudin Hautiev: Yermolov’u kahramanlaştırmak adına atılan yapılan ilk adım değil bu… Metroda bir reklam afişi gibi kullanılmış, oysa daha önce devletin en üst düzeyinde farklı girişimlerde de bulunulmuştu.
Her şeyden önce bu tip girişimler milliyetçi görüşü coşturur ve Kuzey Kafkasya halklarına uygulanan otoriter politika, seçmenlerin oylarıyla haklı çıkartılmış olur.
Yermolov Kuzey Kafkasya halklarına yönelik insanlık dışı ve zalim politikaları ile bilinir, kadın ve çocuklara bile acımamıştır, bu durum hakkında ne düşünmem lazım? Kullandığı yöntemler Hitler’in yöntemleriyle karşılaştırılabilir, bir Rus Hitler’in yaptıklarını faşizm olarak nitelendiriyorsa binlerce köyü yakan Yermolov’un yaptıklarını nasıl betimlemek gerekir?
Zurab Hajiyev: Şüphesiz ki şoke edici bir durum. Böyle posterler asmak etnik nefreti körükler. Birçok kronik sorunla boğuşan Kafkasya’nın da (ki o sorunların büyük bir kısmı Yermolov yüzündendir) dahil olduğu çokuluslu bir ülkede bu tip posterleri asmak ideolojik bir sabotajdır.

-Cumhuriyetlerinizdeki insanların Yermolov’a yaklaşımı nasıl? Halk bu haberi öfke ile mi karşılar ya da ilgisiz mi kalır?
Ruslan Kambiev: Tartışmalı bir figüre kitlesel düzeyde böylesine payeler verilmesi, çokuluslu bir ülkede halkların birliğine ve etnikler arası ilişkilerin kaynaşmasına katkı sağlamaz.
Etnikler arası saygıyı inşa etmek ve ortak bir vatandaşlık kimliği sağlamak için mücadele ediyorsak, metro vagonlarına böylesi posterler asmanın, Wilhelm Goering ya da Rudolf Hess gibi faşist generallerin posterlerinin İsrail’de sergilenmesinden hiçbir farkı yoktur. Çarlık generallerinin Kafkasya’daki anıtlarından bahsetmiyorum bile…
Böylesi posterler yerine Musa Manarov gibi bir astronotun ya da büyük şair Resul Hamzatov’un posterlerinin asılmasının zamanı hiç gelmeyecek mi?
Bagaudin Hautiev: İnguşetya halkının Yermolov’a ilişkin olumsuz düşüncelere sahip olduğu aşikar. Puşkin’in bir şiirinden alınan bu tip sloganlar çokuluslu Rusya’ya uygun değil.
Dağıstan’da katıldığım konferanslardan birinde Resul Hamzatov’un bir şiir kitabını vermişlerdi. Şiirlerinden birinde Puşkin’in “Boyun eğ Kafkasya, Yermolov geliyor” dizelerine karşılık veriyordu.
Zurab Hajiyev: Yermolov, Dağıstan’da da köyleri yaktı, binlerce insan topraklarından atıldı. Kendisinin “korku dersleri” diye adlandırdığı zalim eylemleri kadın ve çocuklara da uyguladı. Miatli, Ulluaya, Dadayurt, Aksai, Başlı gibi köy ve şehirlerin tümü yerle bir edildi.
(onkavkaz.com)

Çeviri: Serap Canbek

Not: Kısaltılmıştır.

Ne dediler

Suriye Çerkeslerinin vatanlarına dönmelerini kolaylaştırmak için Kabardey-Balkar’da kurulan bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olan Asker Bora, “Kavkaz.Realii” haber sitesine Suriye Çerkeslerinin son durumu hakkında bilgi verdi. Bora’ya göre Suriye’deki Çerkes nüfusunun tam olarak bilinmesi imkansız ama Şam’da 60 bin civarında Çerkes var. Şam’daki Adige Xase’nin şu anda üç ofisi var. Merkez ofis şehrin merkezinde. Yakın bir geçmişte AdigeXase tıbbi yardım isteyenlere hizmet verebilmek için bir bodrum katı satın almış, bir de ilaçların muhasfaza edildiği bir depoları var.
Asker Bora ilaç tedarikinin UNICEF tarafından karşılandığını belirtiyor.

-Şam ziyaretinizdeki ilk izlenimlerinizi anlatır mısınız?
-Her şeyden önce Çerkeslerin bizi çok sıcak karşıladığını söylemem gerekir. Neden oraya gittiğimizi bilmiyorlardı ama bu beklenmedik ziyaretimiz onları şaşırttı. Yetişkin Çerkeslerin neredeyse tümü Adigece biliyor. Birçoğu Sovyetler Birliği ya da Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde eğitim görmüş, bu nedenle Rusça da biliyorlar.

-Suriye ziyaretinizin amacı neydi?
-Bu ziyaretin nedeni Suriye’deki soydaşlarımızla bağ kurmaktı.

-Sınırı geçerken zorluklar yaşadınız mı?
-Suriye’de olduğumuz sürece bir engel ya da sorun yaşamadık, Rusya vatandaşlarına karşı saygılı bir yaklaşım var.

-Suriye genelinde ve başkent Şam’daki durum nasıl?
-Şam’da sakin ve barışçıl bir hava var. Okullar, dükkanlar, pazarlar, eğitim kurum

Ne dediler

Suriye Çerkeslerinin vatanlarına dönmelerini kolaylaştırmak için Kabardey-Balkar’da kurulan bir sivil toplum kuruluşunun başkanı olan Asker Bora, “Kavkaz.Realii” haber sitesine Suriye Çerkeslerinin son durumu hakkında bilgi verdi. Bora’ya göre Suriye’deki Çerkes nüfusunun tam olarak bilinmesi imkansız ama Şam’da 60 bin civarında Çerkes var. Şam’daki Adige Xase’nin şu anda üç ofisi var. Merkez ofis şehrin merkezinde. Yakın bir geçmişte AdigeXase tıbbi yardım isteyenlere hizmet verebilmek için bir bodrum katı satın almış, bir de ilaçların muhasfaza edildiği bir depoları var.
Asker Bora ilaç tedarikinin UNICEF tarafından karşılandığını belirtiyor.

-Şam ziyaretinizdeki ilk izlenimlerinizi anlatır mısınız?
-Her şeyden önce Çerkeslerin bizi çok sıcak karşıladığını söylemem gerekir. Neden oraya gittiğimizi bilmiyorlardı ama bu beklenmedik ziyaretimiz onları şaşırttı. Yetişkin Çerkeslerin neredeyse tümü Adigece biliyor. Birçoğu Sovyetler Birliği ya da Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde eğitim görmüş, bu nedenle Rusça da biliyorlar.

-Suriye ziyaretinizin amacı neydi?
-Bu ziyaretin nedeni Suriye’deki soydaşlarımızla bağ kurmaktı.

-Sınırı geçerken zorluklar yaşadınız mı?
-Suriye’de olduğumuz sürece bir engel ya da sorun yaşamadık, Rusya vatandaşlarına karşı saygılı bir yaklaşım var.

-Suriye genelinde ve başkent Şam’daki durum nasıl?
-Şam’da sakin ve barışçıl bir hava var. Okullar, dükkanlar, pazarlar, eğitim kurum

Serap Canbek
Serap Canbek
İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümündeki tahsilinin ardından sigorta sektöründe çalıştı. 2011 yılından beri Jıneps gazetesinde yayın kurulu üyesidir.

Yazarın Diğer Yazıları

Yeryüzünde güçlü izler bırakan kadın: Şamirze Ludmila

Avrupa Parlamentosu’nun Strazburg’daki binasının önüne 1994 yılında dikilen ve Avrupa Birliği’ni sembolize eden heykeli yapan sanatçı Ludmila Tcherina’nın babasının Çerkes olduğunu tesadüfen öğrenip de...

Sürdürülebilir kültürel miras

Sürdürülebilir kültürel miras Çocuklar, bir halkın kimliğini ve kültürünü yansıtan anadilleriyle kimlik kazanır ve sosyalleşir. “10 sene sonra bulamayacağımızı düşündüğümüz Adıgabze çocuk seslerini kayıt altına...

Savaşa dair iki film

Abhazya Savaşı’nın 30. yılında, Gürcistanlı yönetmen ve senaryo yazarı Nana Janelidze’nin “Devam Et Lisa” ve Tiflis’te yaşayan Abaza yönetmen Anna Dziapşipa’nın “Sınır Çizgisinde Otoportre”...

Sosyal Medyalarımız

4,890BeğenenlerBeğen
1,353TakipçilerTakip Et
4,000TakipçilerTakip Et

Son Yazılar

- Advertisement -spot_img