“Halk TV’de yayınlanan ‘Halk Arenası’ programında yaptıkları açıklamalar nedeniyle sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında soruşturma başlatıldı.
Metin Akpınar “Halkı T.C. hükümetine karşı silahlı isyana tahrik”, “Cumhurbaşkanına hakaret”, “halkın bir kesimini aşağılama”, “suçu ve suçluyu övme” ile Müjdat Gezen ise “Cumhurbaşkanına hakaret” ile suçlandı.
Haklarında yurt dışına çıkış yasağı ve karakola imza şeklinde adli kontrol hükümleri uygulanan oyuncular Akpınar ve Gezen, adli kontrol kararının kaldırılması için mahkemeye başvurdu. İtirazları değerlendiren İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, adli kontrol kararını veren İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin adli kontrol kararının yerinde olduğunu gerekçe göstererek sanatçıların adli kontrol kararına yaptıkları itirazı reddetti.
Ne demişlerdi?
Metin Akpınar
“Bireylerin özgür iradesiyle geleceklerini tayin edebildikleri rejim demokrasidir. Bizim polarizasyondan, bu kargaşadan kurtulabilmemizin tek çaresi de demokrasi diye düşünüyorum.
Oraya ulaşabilirsek ne ala, kavga dövüş olmaz, biz bu işin içinden çıkarız. Ulaşamazsak her faşizmin olduğu gibi, karşılaştığı gibi belki liderini ayağından asarlar, belki mahzenlerde zehirlenerek ölür, belki adı geçen başka liderlerin yaşadığı gibi kötü sonlar yaşayabilir ama bize yazık olur, biz harap oluruz.”
Müjdat Gezen
“Herkesi azarlıyor, herkese parmak sallıyor, millete ‘haddini bil’ diyor. Bak Recep Tayyip Erdoğan, sen benim, bizim vatanseverliğimizi sınayamazsın. Haddini bil.”
“Gözaltı değil gözdağı”
Tiyatro Sanatçıları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in Halk TV’de yayınlanan programdaki değerlendirmeleri üzerine, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamalar ve bu açıklama üzerine devam eden süreç, yargının kurucu unsuru konumunda bulunan savunma mesleğinin örgütlü gücü konumundaki İstanbul Barosu tarafından, son derecede kaygı ile karşılanmıştır.
Bu süreç, ülkemizde yargı alanında yaşanan bunalımı, giderek daha ağır boyutlara sürükleyen yeni bir örnektir. Sanatçılarımız hakkında tutuklama kararı verilmemiş olması, yaşadıklarımızın vahametini değiştiren bir gerçeklik değildir. Daha da önemlisi, tedbir niteliği taşıyan yurtdışına çıkış yasağı ve haftada bir imza atılması da hukuki özü itibariyle, bu örnekte kabulü mümkün bulunmayan bir karardır.
Anayasanın 138. Maddesi ile Türk Ceza Yasasının 277 ve 288. Maddelerinin açık hükmü yürürlüğünü korurken, özellikle de Cumhurbaşkanı tarafından “yargıya talimat” niteliği taşıyan ifadelerle, “Pazar günü” soruşturma açılması ve ceza muhakemesinde örneği görülmeyen bir uygulama ile “mevcutlu” olarak sorguya götürülmesi, hukuk okuryazarlığının dahi kabul edemeyeceği uygulamalardır. Geldiğimiz hukuksuzluk noktası, yeni usul ihdasına yönelen bir garabet taşımıştır. Fiili olarak savcının kolluk marifetiyle “gözaltı” yapması anlamına gelen bu uygulama, özü itibariyle de “gözdağı”dır.
Yargıya saygı, bir devletin en temel amaçlarından birisidir. Tarihsel gelişim süreçlerinde, bu saygının yerleşip pekiştiği ülkelerin, gerçek anlamda hukuk devleti olabilme yeteneği kazandığı, yurttaşlarına güveni de bu yolla verebildiği zaman, iddiasını hak edebildiği bilinmektedir. O nedenle de “Yargı Cumhuriyetin onurudur” sözleri ile bu inanç giderek bir bilinç düzeyine taşınmıştır.
İstanbul Barosu Başkanlığı
“Korkuyu egemen kılıyor”
“Tiyatro sanatçısı Metin Akpınar ve Müjdat Gezen, bir televizyon kanalında yaptıkları açıklamalar gerekçe gösterilerek bugün adliyeye götürüldü. İki sanatçının bilinçli bir şekilde ‘gözaltı’ görüntüsü verilerek ‘Örgütlü Suçlar Bürosu’na götürülmeleri, iktidarın, toplumun tüm ilerici kesimlerine ve emekçilere vermek istediği gözdağından ayrı düşünülmemeli.
Kültür sanat alanını gericilik ve piyasacılıkla kuşatmayı, yıllardır önüne temel bir hedef olarak koyan AKP, korkuyu egemen kılıp toplumun tamamı gibi kültür sanat alanını da sindirmeyi ve boyun eğdirmeyi amaçlıyor fakat yanılıyor. Nazım Hikmet Kültür Merkezi olarak iki usta oyuncuya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve bu karanlıktan ancak emekçilerin, aydınların, sanatçıların örgütlü ve kol kola mücadelesiyle çıkılabileceğinin altını çiziyoruz.”
Nazım Hikmet Kültür Merkezi
“Biat etmiyoruz”
Övmek serbest, yermek suç. Tüm toplumun yakından tanıdığı iki sanatçıya reva görülen bu muamelenin biricik amacıysa sanatçılara ve sanatseverlere korku salmak.
Öyleyse açıkça söylüyoruz. Korkmuyoruz. Düşüncelerimizi açıklamaktan vazgeçmiyoruz.
Aynı gemide olmadığımızı açıkça ilan ediyoruz. Sanatçılar aydınlığa yelken açarlar, karanlığa, baskıya karşı saçtıkları ışıkla, akıntıya karşı kürek çekerler.
Metin Akpınar da Müjdat Gezen de memleketimizin tiyatro tarihinin parçasıdır. Onlara yapılan baskı ve haksızlık tüm tiyatroculara yapılmış sayılır.
Korkmuyoruz, susmuyoruz, biat etmiyoruz!
Kadıköy Tiyatroları Platformu